18 Haziran 2018 00:04

Kervansaraylar - 3

Kervansaraylar - 3

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kervansarayları anlattım son iki yazımda.

Ayrı ayrı da okunabileceklerini düşündüğümden, yazımı üçe bölmekte bir sakınca görmedim.

Anlattıklarım özetin özetiydi.

Yaklaşık otuz yıl önce, konuyu oldukça kalın bir dosya içinde, o günlerin turizm bakanı sn Mesut Yılmaz’a götürdüm. “Turizm” konusunda yatırımlar yapan yine o günlerin ünlü bir kuruluşunun iyesi, başındaki kişiyle birlikte… Kısacası yatırımcı ile birlikte…

Sayın bakana anlattım. İlerideki bir masayı göstererek,

        “Oraya bırakın.”

Dedi. Bıraktım.

Sonra hiç bir ses çıkmadı. Oysa umutluydum… Gençlerimizin yurdumuzu tanımaları konusunda iyi bir tasarım olduğuna bu gün de inanıyorum.

Bakanlığımızdan gelmeyen ses UNESCO’ dan geldi.

Tasarımımdan bilgiliydiler. Bu, Unesco Büyük Elçimizin işiydi besbelli. Bu kültür duyarlığı ancak onun işi olabilirdi.

Unesco bana 8000.- dolar yolluyordu. Çalışmamı betik (kitap) leştirmemi istiyorlardı.

Daha önce eksik kalan Ağzıkara Han üzerine çalışmak istiyordum. Bütün işlik arkadaşlarımla yerine gidip, yanındaki köyde de çalışma yapacaktım. Bir hafta–on gün kalacaktık orada… Yol, yeme içme giderleri için 8ooo.- doların bin dolarını alıkoydum. Geri kalanın tümünü Yapı Endüstri Merkezi’nin YEM Yayın kuruluşuna verdim. Onlar betik yayınlama işini elbette benden daha iyi yaparlardı…

Yaptılar.

1999 da basıldı…

“Kervansaraylar” betiğinin bu ilk baskısından şimdi hiç kalmadı.

O yapıtımda, bütün tasarım (plan) larıyla, fotoğraflarıyla, çok ayrıntılı anlatmıştım olan yapıları. Hangilerinin ayakta, sağlam olduklarını da belirterek…

Bugün bunları özetleyerek yazmamın sanırım nedenini mi soruyorsunuz?

Aşağı yukarı yirmi yıl oldu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar üniversitesinde “yüksek lisans” öğrencilerine, bir yıldır da İstanbul Üniversitesinde yine “yüksek lisans” öğrencilerine “Kültürümüzün Oylumları” dersi veriyorum.

Saptadığım şu oldu: Bu derste konu ettiğim yapılarımızı gençlerimiz hemen hemen bilmiyorlar. Ne kervansaraylarımızı, ne medreselerimizi, ne hamamlarımızı… Gerisini saymama gerek yok. Eskil kentlerimizden hele hiç söz etmeyeyim…

Öğrencilerimizin bu durumunu yıllardır düşünür dururum.

Onların tüm düşündükleri Batıya gitmek… “Buraları kimlere bırakacaksınız?” diye sorup duruyorum ya yazılarımda. Önce kendi yurtlarını tanısalar ya…

Kervansaraylar bir kolaylık olmaz mı bu konuda?

Cumhuriyetimizde üretim yerlerinin yapı izlencelerinde büyük toplantı oylumları, sinema, spor,  betiklik vb bölümler de yer almış. Ayrıca işçilerine bir hafta geçerli tren bileti, bir hafta paralarını kesmeden izin veriyorlar. Ülkelerini tanısınlar diye… Bu gün bunu en azından yüksek öğrenim gençliği için tasarlayamaz mıyız?

Şu seçimler, bu karanlık bitsin, bunun üzerinde birileriyle toplanalım düşünelim diyorum. Ayrıca “turizm” imiz neden yalnız kıyılarda olsun? İçerilerde daha çok yerimiz var görülecek…

Yanlış mı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...