12 Mart 2018 01:00

Düşünceyi açıklama

Düşünceyi açıklama

Fotoğraf: Envato

Paylaş

4 Mart (2018) günü “Vedat Günyol Deneme Ödülü”nün verilmesi günüydü. Avukat Celal Ülgen'in “Düşünce Özgürlüğü” konulu konuşmasında açıkladığı bir konu beni şaşırttı... Vedat Günyol'un “Düşünceyi Açıklama Özgürlüğü” başlıklı bir yazısını bulmuştu bilgisunarda Sayın Ülgen... Bu yazı... Yazı bana adanmıştı. Ben nasılsa atlamışım. Okuyanlar da sanırım nasıl olsa görmüşüm diye düşündüklerinden bana söylememişlerdi. Yazıyı okuyunca “adama”nın bana neden yapıldığı da anlaşılıyordu. O günlerde, giderek bugünlerde de yapıldığı gibi Düşünceye Özgürlük deniyordu. Ben de bir ya da birkaç yazımda düşünce, isteseler de yasaklanamaz diyordum. Belki bir gün onu da becerebilirler. Ama bugünkü koşullarda, düşünceyi kim nasıl engelleyebilir. Engelledikleri, düşüncemi açıklamamdır. Kimileri için bu da söz konusu değildir. Onlar korkmazlar. Vedat Bey de bu kişilerdendir. O nedenle elbette beni destekleyecekti. Elbette mutlu oldum. Daha önce de mutlu olabilirdim. Her neyse bugün de bu yazının yeniden, ya da her evrede okunmasında yarar var. Size de sunuyorum bu yazıyı:

DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Vedat GÜNYOL

“ Cengiz Bektaş dosta”

Plaise Pascal “İnsan düşünen bir kamıştır.” Demiş. Bunu derken de insanı saz gibi dayanıksız ama düşüncesiyle maddeye egemen olan bir varlık diye tanımlamak istemiş. Rene Descartes ise bununla kalmayıp “Düşünüyorum, öyle ise varım.” Diyerek insanı insan yapan şeyin düşünce olduğu gerçeğini dile getirmiş.

Düşünce, insanın kendini ve çevresini tanımaya, yargılamaya yönelik beyinsel bir çabadır. Ne var ki düşünce salt düşünce olarak kaldığı, açığa vurulmadığı sürece hiçbir önem taşımaz ve bu durumda insan alabildiğine özgürdür. Ama kafada oluşan düşüncelerin dile getirilmesi, yani başkalarına iletilme ve açıklama söz konusu olunca iş değişiyor.

Düşünce derken temelsiz düşüncenin çok ötesinde olumlu, bilimsel temele dayalı düşünce geliyor akla. Bu tür düşünce, B. Shaw'un savunduğu “taze ve canlı” düşüncedir, zamana karşı koyan, uzağı yakına taşıyan, iyiden, güzelden yana gürbüz düşünce...

Bu tür düşünce ancak ve ancak özgürce açıklandığı zaman etkin ve üretken olabilir. Ne yazık ki bu yolda özgürlük çağımızın faşist dünya görüşüne bağlı ülkelerinde yasaklanmıştır.

Türkiye'mizde 30-40 yılı aşkın süreyle, düşünceyi açıklama eylemi insanlık dışı baskılara uğramış, özellikle soğuk savaş günlerinde solcu aydın kıyımına yol açmış, hapishaneler onlarla dolup taşmıştır.

Bu düşünce kıyımı sıkıyönetimlerle desteklenip, daha doğrusu beslenip faşist yöneticiler ve bağnaz dincilerce yürütülmüştür. Düşünceyi açıklama özgürlüğü günümüzde de baskı altında sinsice sürüp gitmekte...

İnsanların düşüncelerini açıklamalarından rahatı kaçanlar değil mi ki Köy Enstitülerini kapattılar, klasiklerin yayınına son verdiler; yurt düşmanlığının doruğunda.

Aynı yasakçı kafanın son günlerde de etkili olduğunun hazin örneğini, ömrünün yarısını düşünceleri yüzünden hapislerde geçiren Ayşenur Zarakolu örneğinde buluyoruz.

Yazımı, Atatürk'ün “Biz, daima gerçeği arayan ve onu buldukça söylemekten korkmayan insanlar olmalıyız.” Sözüne ek olarak Victor Hugo'nun şu sözüyle bitirmek istiyorum. “Hiçbir ordu, zamanı gelmiş düşünceye karşı koyamaz.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa