16 Aralık 2017 00:57

Suriyeli kabile reisleri ‘ordu kurmak’ için İstanbul’da toplandı!

Suriyeli kabile reisleri ‘ordu kurmak’ için İstanbul’da toplandı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Haber, Kudüs, İsrail, Filistin etrafındaki yüksek volümlü tartışmalar ve açıklamaların gölgesinde kaldı. Ama “gölge”de kalan haberin, “Suriye krizi”nde gelinen aşama ve Türkiye’nin rolü dikkate alındığında, çok önemli bir gelişme olduğu da apaçık.

CNN’de yer alan bu önemli haber, ‘Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Yüksek Kurulu’nun İstanbul’da topladığı “kongre” ile ilgili. Haber özet olarak şöyle: 50’si Arap 5’i Türkmen aşiretlerin bir araya geldiği kongrede, bazı Kürt, Dürzi ve Ermeni aşiretlerinin temsilcilerinin de yer aldığı belirtiliyor. 

Kongre sonrasında bir açıklama yapan Yüksek Kurulun Başkanı Rafi Ukla Raco, kongrede Putin-Esad görüşmesinin değerlendirildiğini ve ÖSO ile Suriye ordusundan kaçan subayların komuta edeceği bir “Ulusal ordu” kurulmasına kadar kararlar alındığını açıkladı. Kongrede bir de “genel sekreterlik” oluşturulduğu, ikinci toplantının 25 Aralık’ta Samandağ’da yapılacağı ve bir “siyasi ve askeri yürütme ofisi” oluşturulacağı belirtildi.

Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Yüksek Kurulu, 2017 yılının başında Urfa’da kurulmuştu.

TÜRKİYE’NİN HİMAYESİNDE
O toplantıda “Hep birlikte çabalarımızı Esed-Rus-İran ve Hizbullah ile DEAŞ ve PYD işgalini bitirmek için birleştirelim” görüşünde birleşen aşiretlerin, “El Cezire ve Fırat aşiretleri ordusu” kurulması kararını aldıkları duyurulmuştu.

Şimdi bu ordunun “Suriye Ulusal Ordusu” adıyla genişletildiği anlaşılmaktadır.

Bir yandan Astana, öte yandan Cenevre’de Suriye krizine siyasi çözüm aranırken, İstanbul’da toplanan “Suriye Kabile ve Aşiretler Yüksek Kurulu” gibi şaşaalı bir ad altında toplanan ”reislerin” bir “ulusal ordu” kararı almaları, PYD-YPG’ye, Esad rejimine, Rusya’ya ABD’ye karşı savaşacaklarını ilan etmelerinin hayra yorulacak bir yanı olmadığı apaçıktır.

Diğer bir tartışılamaz “açıklık” da; Bu “reisler”in, önce Urfa’da, sonra İstanbul’da (üçüncü toplantıyı da Samandağ’da yapacak), bir “ulusal ordu kurdukları”, dolayısıyla bütün bu faaliyetin Türkiye’nin himayesinde yapıldığıdır.

Bu organizasyonun yapıldığı tarih de önemli. Çünkü 2017’nin başı; IŞİD’in yenilgisinin kesinleştiği bir zaman dilimidir. Bu da açıkça, IŞİD sonrası Suriye’sinde, IŞİD’in boşluğunu doldurmak amacıyla, Sünni aşiretlerin organize edilmesi, dahası bir ordu oluşturmaları girişimidir. Ki, bu aşiret reislerinin geçen altı yıl içinde “IŞİD devleti” ile hiçbir sorun yaşamadıkları, hatta ona en azından yataklık ettikleri, IŞİD’in militan devşirmesine olanak sağladıklarını söylemek için de çok neden olduğu da bir gerçek.

SURİYE’NİN EN GERİCİ GÜÇLERİ SAHNEYE ÇIKARILMAK İSTENİYOR
Kuşkusuz ki, bu aşiretler organizasyonu ve herkese savaş ilan etmiş görünen “ulusal ordu” sorunu, Türkiye’nin Suriye politikasının bir ürünü, hatta bu politikanın “dibi” olduğu kadar, Türkiye’nin ”IŞİD sonrası” girişimleriyle ilgilidir. Kullanılan jargon ve aşiret ordusunun belirlenen hedefleri bunu açıkça göstermektedir. Ne var ki, bu girişimin Türkiye’nin Suriye politikasını ayağa kaldıracak bir girişim olmadığı gibi tersine Türkiye’yi ABD ile olduğu gibi Rusya ve İran’la, dahası Suriye krizine siyasi çözüm bulmaya çalışan tüm ülkelerle karşı karşıya getireceğinden de şüphe edilemez.

Bütün bunların ötesinde böyle bir “ordu” kurulsa ve ÖSO ve öteki cihatçı örgütler etrafında toplansa bile; PYD-YPG’nin içinde yer aldığı SDG’nin ve Esad rejiminin Suriye’nin hemen hemen tamamını denetim altına aldıkları koşullarda, bu ordunun hiçbir başarı şansının olmadığı, “bir nehirde iki kere yıkanılmayacağı” kadar gerçektir.

Ve İstanbul’da toplanan Suriyeli kabile ve aşiret reisleri kongresinin temsil ettiği aşiretler hem sınıfsal olarak hem de siyasi olarak Suriye’deki en gerici güçlerdir. Bu en gerici güçlerin üstünde birleştikleri değerler de IŞİD’in savunduğu, Ortaçağ değerleridir. Türkiye bu en gericilerin kongresini himayesi altına alarak bölgedeki en gerici güçlerle ilişkisini de teyit etmiş olmaktadır. Bu da “aktif dış politika” adı altında girilen yolun çıktığı yerdir. 

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mc Master’in, “Türkiye ve Katar cihatçı, radikal İslamcı teröristleri destekliyor” derken Türkiye’nin bu ilişkilerini de kast ediyor olması şaşırtıcı olmaz. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...