24 Eylül 2017 23:14

Kimlere kalacak bu ülke?

Kimlere kalacak bu ülke?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Foça’dayım.

Kıyı boyunda yürüyorum.

Küçük denizin başındaki alana ulaştığımda Foça’lıların koca bir halka oluşturduklarını görüyorum. Halkanın ortasında eski belediye başkanlarından Nihat Dirim var.

Söz dağıtıyor Nihat Dirim.

Her söz alan eğitim karmaşışından yakınıyor. Gerçekleri anlatıyorlar.
Atatürk’süz eğitimden…
Laik olmayan eğitimden…
Genç bir anne iki çocuğunu alana sürüyor.
Soruyor:

Bunlar ne olacaklar?

Çocuklarımız, onların geleceği, bizim geleceğimiz ne olacak?

Kim yanıtlayacak bu anneyi?
Soğuk terler akıyor sırtımdan…
İmam - Hatip’ten başka yol bırakmayanlar mutlular mı?

Nihat Dirim bir ara, benim de aralarında bulunduğumu söyleyip büyüteci bana uzatıyor.

Foça’lılara kısa tümcelerle, kısa bir konuşma yapıyorum. Üniversitelerdeki durumu anlatıyorum. Öğrencilerin yüksek okulu bitirir bitirmez yurt dışına kaçmayı (evet kaçmayı) tasarladıklarını anlatıyorum.
Kime kalacak bu ülke?
İmamlara mı?

İlköğretimden, giderek okul öncesinden başlayan, geri kalmış ülkelerin dilini öğretmeye çalışanlar ne yapmak istiyorlar belli değil mi? Bu ülkeyi çağ gerisine düşürmek isteyenler ne yapmak istiyorlar gerçekten?

Buna hiç mi karşı çıkmayacağız?
Geleceğimizin karartılmasından kimin, kimlerin çıkarları olabilir?

Gençlerimiz bu ülkeden kaçıp nereye gidecekler?
Bu ülke gibi başka ülke var mı? Kime, kimlere bırakılacak bu ülke?

Nihat Dirim’in bu toplantıların süreceğini bildirmesinden sonra dağılındı.

Foça’da “komando” okulu var biliyorsunuz. Burada eğitim görenler doğuya gidiyorlar. Dönüp dönmeyeceklerini bilmiyorlar.

Foça’da karşılaştığımız her delikanlıya bu gözle bakmak acı verici. Yediğimiz, içtiğimiz ağu oluyor. Hepsini oğlummuş gibi görüyorum. Dayanmak gerçekten zor.  Buradaki yaşama tanık olduktan sonra doğuda her şey onlar için daha zor olacak elbette…

Eşimle ben sayrıydık. Düşündüğümüzden erken bitirdik, doktorun zorunlu gördüğü dinlencemizi.

Ağzımızı, burnumuzu kapatıp uçağa bindik. Döndük İstanbul’a… Uçak yolculuğundan da tedirginiz. Çünkü uçakta aldığımız “mikrop” ile sayrılanmıştık. Uçaktaki iklimleme aygıtı, içerdeki havayı dönendiriyor besbelli. Aygıtın temizliği iyi yapılmazsa sayrılıkları bulaştırıyor kimi yolculara. Bunun önlemleri var. Ağzınızı burnumuzu bir bezle kapatıyorsunuz.

Bunlara ister istemez alışıyorsunuz. Alışamadığımız öyle şeyler var ki, bunlar onların yanında eften püften kalıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...