05 Eylül 2017 05:50

Yabancı sınırı operasyonu

Yabancı sınırı operasyonu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başkanlık referandumu sürecinde “Cumhurbaşkanlığı himayelerinde” 2. Futbol Zirvesi düzenlenmişti. Zirvede TFF Başkanı Yıldırım Demirören, “Güçlü Türkiye için Evet” dediğini ilan etmişti. Bunun yanı sıra yalnızca 1.5 yıl önce yürürlüğe giren yabancı kuralına dair değişiklik gündeme getirilmişti. Ne zamandır bekliyorduk bu ‘yabancı değişikliği’ lakırdısının önümüze yeniden servis edileceği günü. O gün bugünmüş. Operasyon başladı.

Önce niçin cürmünden fazla yer yaktığı herkesçe malum olan Rıdvan Dilmen söylenmeye başladı sonra şaibeli bir operasyonla koltuğa oturtulan ‘Milli’ hoca Mircea Lucescu.

Demirören topa dalıverdi, onu eski Kulüpler Birliği Başkanı, siyasi ilişkileri malum Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ izledi.
Araya pek çok “Mesajını aldım Rıdvan Abi”ci futbolcu sıkıştı ve son olarak da Başbakan Yıldırım: “Maç seyretmeye oturuyoruz, hanım 3 dakika sonra ‘Değiştir kanalı, bunların arasında hiçbir Türk ismi yok, başkasının maçından bize ne’ diyor.”

Operasyonda kullanılan argümanların hepsi Binali Yıldırım’ın vecizesi seviyesinde.

Kısaca hatırlayalım...

Mircea Lucescu: 9 yabancı 2 yerliyle oynayan takımlardan milli takım oluşturmak kolay değil.
Burak Yılmaz: Yabancı kuralından sonra 30-31 yaşındaki arkadaşlarım futbolu bıraktı.
Serdar Gürler: Yerli oyuncular maddi anlamda yabancı sınırının kalkmasının ardından sıkıntı çekiyor.
Selçuk Şahin: Bu kural geldikten sonra Türk oyuncular yeteri kadar şans bulamadı. İnsan dünya üçüncüsü, Avrupa üçüncüsü milli takımı özlüyor. Bir an önce bu kuralın değişmesi gerektiği ortada.

Görüldüğü üzere yerli futbolcular meseleye tamamen duygusal yaklaşıyor. Eskisi kadar para kazanamadıklarını, kadroya giremediklerini söylüyorlar. Selçuk Şahin vaziyeti “zekice” milli takımın başarısızlığına bağlayıp milletimizin analitik düşünme tembelliğinden faydalanmak istiyor. Mircea Lucescu ise ufuktaki hayal kırıklığına kılıf bulmanın peşinde ki kendisi teknik direktörlük kadar bu işin de ustasıdır.

Peki, operasyonu yürüten tepe ekibin yeniden yabancı sınırlaması getirme motivasyonu gerçekten “yerli futbolcuların gelişimi” olabilir mi?
Yerli futbolcunun böyle yetişeceğini, gelişeceğini düşünecek kadar hafızasızlarsa olabilir tabii. Ancak ben bu isimleri –Yıldırım Demirören hariç- o kadar hafife alma taraftarı değilim. Bu yüzden başka bir hedefleri olduğu aşikar. Ama gelin biz işimizi yapalım, spekülasyondan öte şu yabancı sınırı, yerli futbolcu gelişimi vs. meselesini bir kez daha masaya yatıralım.

Türkiye futbolu yabancı sınırını 14’e yükselten sisteme 2015/16 sezonundan itibaren adım attı. Karar, 18 kulübün onayıyla alındı. Yerli oyuncular için kulüplere teşvik sistemi getirildi. Buna göre transfer edilen yabancı oyuncular için ortak kasaya belli bir para konacak bu da yerli oyuncu oynatan takımlara teşvik olarak dağıtılacaktı. Ancak anlaşmanın bu kısmı, kulüpler bu parayı fazla bulduğu için hiç uygulanmadı.

Bu hatırlatmadan sonra devam edelim...

Türkiye, yabancı sınırlaması daha katıyken yerli oyuncuların değerinin mecburen arttığı, “gerçekçi” olmayan bir piyasaya sahipti. Tarık Çamdal’ın dahi 4.5 milyon avro bonservis bedeliyle transfer yaptığı bu tablo, güdük altyapılardan zaten sorunlu gelen yerli oyuncular üzerindeki rekabeti azaltan bir atmosfer yaratıyordu. Bunun sonucu olarak da kendisini geliştirmek için çaba sarf etmeyen ya da 20’li yaşlarının ilk dönemindeki formunu bir daha hiç yakalayamayan pek çok oyuncuyla karşı karşıya kalıyorduk(örneğin Semih Kaya, Sabri Sarıoğlu).
Yabancı sayısının artırılması bu sorunları ortadan kaldırdı mı?

Konuya dair 27 Ocak 2015’te yazdığım ‘Yabancı meselesi’ yazısında şöyle demişim:
“Kanımca yabancı sınırı anlamsız olmakla ve ülke içinde baş aşağı duran bir ekonomi yaratmakla birlikte (Oyuncu kıtlığı içerisinde vasat yerli futbolcuların dahi bonservis bedellerinin 3’e, 5’e katlanması) bugün Türkiye futbolunun başarısızlığının arkasında yatan ‘sporcu üretememe’ halini değiştirebilecek bir şey değil. Almanya, Belçika vb. ülkelerde de yabancı sınırı kaldırılırken yerli ve kaliteli futbolcu üretiminin tavan yapması bu ülkelerin futbol altyapılarına yaptıkları yatırımla alakalıydı.”

Buradaki iddiaları değiştiren bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Vasat yerli oyuncuların halen yüksek bedellere transfer yapabildiğini(Serdar Aziz 4.5 milyon avro) görüyoruz. Buna karşılık yerli oyuncu mecburiyeti olmadığı için bu transferlerin sayısı azalmış durumda. Takımlar artık bir Tarık Çamdal fiyatına Mariano getirmeyi –haliyle- tercih ediyor. Vasat yerlileri zengin etme mecburiyetleri de kalmadığı için artık bu paraları da yabancılara döküyorlar. Daha mı iyi? Evet. Türkiye sporunun, futbolunun oyuncu yetiştirme sorununu çözer mi? Hayır.

Peki Türkiye’nin sorununu ne çözer?

2015’teki yazıda yazdıklarımı bir kez daha tekrarlamayacağım. “Altyapı” diye bağırıp çağırmanın alemi yok. İşte, Türkiye futbolunun kelaynak kuşuna, Altınordu’ya bakmak yeterli.

Altınordu’nun herhangi bir maçtaki ilk 11’ine göz gezdirince Türkiye futbolu 1 dakikalığına gözünüze Almanya gibi görünüyor.

20-21 yaşında oyuncuların domine ettiği bir ekip. Neredeyse hepsi İzmirli. Konaklı, Bornovalı, Bucalı. Sağa sola el atan değil kendi çevresini kalkındıran bir futbol modeli. O modelden çıkanlar mı? Projenin genç yaşına rağmen işte Çağlar Söyüncü, işte rekortmen transfer Cengiz Ünder. Almanya ve Belçika örneği vermemize gerek yok artık. Bu takımı yabancı serbestliği etkileyebilir mi? Kim kesecek Cengiz Ünder’i? Başakşehir’de kim kesebildi?

Derdiniz gerçekten yerli oyuncuların önünü açmaksa önce yeni Altınordular yaratın. Hatta olmayan futbol politikanızı buna göre kurgulayın. O zaman “yabancı sınırı” diye 2 senede bir taklalar atmanıza gerek kalmaz.

Bakarsınız bu modeli başka sporlara da uygulayasınız gelir. Hatta bir bakmışsınız, Olimpiyatlar’da madalya alacağım diye dünyanın dört bir yanından lejyoner transfer eden bu asalak spor düzeninden de kurtulmuşsunuz!

Fena mı? Böylece Binali Yıldırım ve eşi de futbol hatta atletizm seyretmeye başlar!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa