16 Ağustos 2017 01:04

Bağımsızlık referandumunun iç açmazları

Bağımsızlık referandumunun iç açmazları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kürdistan Federe Bölgesi Yüksek Seçim Kurulu, hafta başında hem bağımsızlık referandumuna hem de ardından kasım ayında yapılacak başkanlık ve parlamento seçimlerine hazır olduklarını açıkladı. Gelen haberlere göre ‘evet’ ve ‘hayır’ seçeneklerinin 4 dilde hazırlandığı pusulalar da basıma verilmiş durumda. Buna rağmen referandum tartışması hâlâ bitmiş değil. Referanduma ilişkin propaganda çalışmaları yerine, referandum yapılacak mı, yapılmayacak mı, ABD’nin talebi ne anlama geliyor, Goran Hareketi ve Komeleya İslami ne yapar, Türkiye, İran ve Irak’ın tutumu ne olur, müdahale ederler mi, soruları tartışılıyor.

Bu tartışmaların hem dış hem de iç nedenleri var.

Dış nedenler önemli ancak iç nedenler ne yazık ki dış nedenleri de besler nitelikte olduğu için ağırlıkla iç nedenlere ve olası risklerine değinmekte yarar var.

Siyasi partiler arasında henüz istenilen düzeyde bir uzlaşının sağlanamaması, parlamentonun kapalı olması, bir partinin darbevari yöntemlerle hükümetten dışlanması, ekonomik sorunlar, yolsuzluklara dönük bitmek bilmeyen tartışmalar iç nedenlerin en başta gelenleri.

Bu tartışmaların neden olduğu sorunların çözümü için de partiler, özellikle de Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ardı ardına görüşüyor.

Geçtiğimiz hafta KYB yöneticilerinden Mele Bahtiyar, parlamentonun en geç 12 ya da 13 Ağustos’ta açılarak göreve başlayacağını söylemişti. Bu açıklamayla eş zamanlı şimdiye kadar bir araya gelmeyen Goran Hareketi ile KDP’nin sorunların çözümü için görüşeceği açıklandı. Parlamento söz konusu tarihte açılmadı. Goran Hareketi ile KDP en azından bağımsızlık referandumunun yapılması konusunda seçmeni rahatlatacak, Kürtlerin elini güçlendirecek bir açıklama yapmadı.

Tüm bu sorunların çözümü için adım atılması beklenirken referandum tarihinin belirlendiği toplantıya katılmayarak protesto eden Goran Hareketi ile Komeleya İslami gruplarının referandumda ‘hayır’ oyu vereceklerine dönük sinyaller geldi. KYB’nin üst düzey yöneticilerinden Sadi Ahmed Pire, hafta başında Kürdistan Federe Bölgesinin Süleymaniye kentinde düzenlenen bir panelde, her iki örgütün tutumunu, “Goran Hareketi ve Komeleya İslami, referanduma karşı değiller, hayır oyu ile referanduma katılıyorlar, o da sürece katılmaktır” sözleriyle açıkladı. Her iki örgütle de sorunların çözümü için çokça görüşen Sadi Ahmed Pire’nin söyledikleri, hiç kuşku yok referandumda her iki örgütün merkezi eğiliminin ne olacağı konusunda önemli ipucudur. Görünen o büyük bir değişiklik yaşanmaz ve son dakikada referandumun ertelenmesi gibi bir durum söz konusu olmaz ise Goran Hareketi ile Komeleya İslami, referandumda karşı oy kullanma eğilimindeler. Bu iki örgütün ‘hayır’ oyu vermek yerine referandumu boykot edebileceği de tartışılıyor. Hatta KYB içinden bir grubun da boykot eğilimi taşıdığını belirtenler var.

Açık demek gerekirse, kalan kısa sürede sorunların çözümü için acilen önlem alınmaz ve taraflar arasında geçici de olsa çözüm geliştirilmez ise bağımsızlık referandumu, sonucu ne olursa olsun problemli olacak. Sonucun ‘evet’ olacağını şimdiden söylemek mümkün ancak özellikle Kerkük ve Şengal gibi ‘ihtilaflı’ bölgelerde ‘evet’ oranlarının düşük çıkması, Kürtler açısından ciddi sorunların da başlangıcı olur.

KDP’nin ‘ben merkezci’ tutumunun yanı sıra KYB içindeki bir eğilimin hâlâ Goran Hareketine husumet taşıması, KDP ile Goran Hareketi arasındaki çelişkilerden nemalanmak istenmesi de sorunlar çözülmeden, daha doğrusu bağımsızlık referandumu gibi alabildiğine ciddi bir konuda uzlaşı sağlanmadan adım atılmasını beraberinde getirdi. Kuşkusuz, KDP ve KYB isteseydi referandum kararı sadece parlamentodaki 3 partinin yani KDP, KYB ve Yekgirtu İslami’nin kararıyla değil, olması gereken biçimde, Parlamentoda çoğunluğu bulunan 5 partinin kararıyla, hatta tüm parlamenterlerin oy birliğiyle bile alınabilirdi. KDP ve KYB’nin işi yokuşa sürmesi, Goran Hareketinin uzlaşı sağlamak için bir kerte olsun aşağı inmemesi sorunları azaltmak yerine büyüttü ve günümüzdeki noktaya taşıdı.

Kabul etmek gerekir ki gelinen aşamadaki durum risktir. Hele Türkiye, İran ve Irak başta olmak üzere bunca referandum karşıtı bölge devleti ile ABD gibi hâlâ “Irak’ın bütünlüğünden yanayız” açıklamaları yapan batılı devletler varken, bu riski görmezden gelmek, küçümsemek doğru değil. Referandum, bağımsızlığın ilanı değil ancak referandum sonrasında Kürtlerin elini zayıflatacak her olasılık arzulanan ilanı zora sokar.

KDP ve KYB’nin siyasi hamaseti, Goran Hareketinin ise bağımsızlık referandumunu kendi öznel hesaplarına kurban etme gibi bir yanlışı tercih etmek yerine Kürtlerin elini güçlendirecek olasılıkları da hesaba katarak kısa sürede uzlaşmalarında ciddi yararlar var. Eğer hesap iyi yapılırsa sadece bağımsızlık referandumunu yapmanın değil aynı zamanda referandumdan özellikle de ‘ihtilaflı’ bölgelerde güçlü bir sonuçla çıkmanın öneminin de farkına varılır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...