Bankalara salkım
Fotoğraf: Envato
Avro, TL karşısında her gün rekor tazeliyor. Dün en son 4.18 TL seviyesini gördük. Son bir yılda TL, Avro karşısında tam olarak yüzde 25 değer yitirdi. Avronun dolardan bile sert artış göstermesinin ardında elbette başta Almanya olmak üzere, AB ülkeleriyle yaşanan siyasi problemler ve bu problemlerin ekonomi ilişkiler üzerinde yarattığı etkiler var.
İlişkiler bu düzeyde seyrettikçe, durumda herhangi bir iyileşmenin ortaya çıkması beklenemez.
Dün Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, temmuz ayında dış ticaret açığının yüzde 80 oranında arttığını duyurdu. Neden bu ani artış? Geçen yılın ayını ayıyla karşılaştırıldığında ithalatın yüzde 45 arttığı ancak ihracattaki artışın yüzde 30’da kaldığı görülüyor. Bu durum ihracatın ithalatı karşılama oranını yüzde 67’den yüzde 59’a kadar düşürüyor. Bu ticaret bir ülkeyi ekonomik sona yaklaştırır. İhracat ithalatı karşılayamadığı sürece dış ticaret bağımlılık yaratmaktan öteye geçmez.
İhracat olanaklarını geliştirmesi beklenen Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesi çalışmaları da Almanya’nın direktifleriyle askıya alınacak gibi görünüyor. Sadece bu da değil, Almanya ile yaşanan dalaşma, AB’nin genişleme kapsamında Türkiye’ye kullandırmayı öngördüğü 4 milyar avroyu aşan hibeyi de durduracak gibi… Oysa üyelik müzakerelerinin Türkiye için en önemli mali katkısı bu hibeler olmuştu. Özellikle Anadolu’da birçok belediye ve bakanlıkların il müdürlükleri bu hibeler aracılığıyla “icraatlarını” sürdürür durumda idi. Eğer hibe kesilirse, AB, Türkiye’ye “dur bakalım hem paramı alıp hem bana saldıramazsın” demiş olacak. Elbette siyasal müzakereler hibenin tamamen kesilmesini engelleyebilir ama fiilen artık bu fon kaynağının kuruduğunu söylemek yanlış olmaz.
Tüm bu sıkışmışlık içerisinde Türkiye’deki Almanya kökenli şirketlere yönelik inceleme söylentileri ve muhtelif rivayetler pamuk ipliğinde seyreden ekonomik yapıyı nitelikli biçimde sarsıyor.
Tüm bunların üzerine; vergi yapılandırmasında hedeflerin çok gerisinde getiri elde edilmesi, Varlık Fonunun bütçe açığını artıran sonuçlar doğurması (kamu gelirlerinin azalması), zorunlu BES sistemiyle yaratılmak istenen fonun hedefin çok gerisinde kalması, bugün açıklanacak enflasyonunun çift haneye erişeceği beklentileri ve bunlar da yetmiyormuş(!) gibi erken seçim dedikodularının yayılıyor olması geminin aldığı suyu boşaltma konusunda yeterli cevvalliğe sahip olmadığını gösteriyor.
Gemi su alırken bir taraftan da bankalar ilk altı ayda rekor kâr elde ediyor: 25 milyar TL!
E bu da ekonominin kuralı… Birileri hastalanırken nasıl güçleniyorsa sağlık sektörü, birileri ödeme güçlüğüne düştükçe de artıyor bankaların kârı!
Mevcut durumda ekonomiden geniş kesimlere düşen talkım, bankalarınki ise salkım!
- Kadının adı var! 08 Mart 2018 00:56
- Sefalet endeksinde zirveye 22 Şubat 2018 00:15
- Teknolojik asimetri 08 Şubat 2018 00:54
- Merkez Bankası bağımsız! 18 Ocak 2018 00:58
- Enflasyon nereye 04 Ocak 2018 00:54
- Rant azaldıkça kavga büyüyor 28 Aralık 2017 00:34
- Rekorlu ekonomi 14 Aralık 2017 00:56
- 2018 gelirken… 07 Aralık 2017 00:22
- Davul zurna az! 23 Kasım 2017 00:53
- Kurdan kaleler, kırılgan beşler... 09 Kasım 2017 00:15
- Sanal ama gerçek! 25 Ekim 2017 23:09
- İstikrarın faturası kadın ve gençlere... 19 Ekim 2017 00:15