28 Aralık 2017 00:34

Rant azaldıkça kavga büyüyor

Rant azaldıkça kavga büyüyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

17 Aralık operasyonu sonrası görevden ayrılan ve ayrılırken de “Başbakan da istifa etmeli” diyen Erdoğan Bayraktar, görevden ayrılmadan bir hafta önce “rantsal dönüşüm” sürecine ilişkin eleştirilere karşı bakanlığının icraatlarını “Rant olmadan, kalkınma olmaz” sözüyle savunmuştu. Eski bakan görevden ayrıldıktan sonra Bayraktar İnşaat’ın başına döndü. Mevcut durumunu geçen yıl verdiği bir röportajda şöyle özetliyor: “İlk travmayı atlattım. Şimdi 3-5 inşaat işi var onları kovalıyorum’’. (hürriyet.com.tr, 28.01.2016).  Bayraktar mülakatın devamında: “Vatandaş dönüşümü yapamıyorsa devlet devreye girmeli. Durup beklemek değil, atmaca gibi kurt gibi bir modelle süreci hızlandırmak gerek” dedi.

***

Bayraktar görevden ayrıldı ama ne devletin ‘atmaca gibi, kurt gibi’ hali ne de yönetim anlayışı değişmedi. Yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki de geçen yıl katıldığı ve Sabah gazetesi tarafından düzenlenen “Bursa’da Kentsel Dönüşüm Rüzgarı” isimli panelde Bayraktar’ı da aşan bir söylemle: “Rant olmadan hayat olmaz” sözleriyle, mevcut kentsel dönüşüm politikalarını savundu. Bir gazete(?) neden kentsel dönüşüm üzerine panel tertipler ve hangi rüzgar, bakanı rantı bu kadar derinden sahiplenmeye iter bilinmez ama rant konusunun iktidar koalisyonunun ezelden beri temel ekonomik dayanağını oluşturan bacak olduğu kesin!

***

İlahi ve kutsal bir birikim aracı olarak görülen rant, esas olarak “haksız kazanç” anlamına geliyor. Onu ‘haksız’ bir kazanç türüne dönüştüren ise sınırlılığıdır. Yani bir alanda birileri için rantın ortaya çıkması için, geri kalan herkesin o birikimden mahrum bırakılması lazım. Diyelim ki, bir ırmak üzerine HES kurma hakkı sadece bir firmaya tanınıyorsa, o HES’ten elde edilecek kazançtan rakip firmalar mahrum bırakıldığı için, HES’lendirilen firmanın kazancı ranttır. Rantın bu birikimi belli bir alana sıkıştırarak, toplumun geneline ait olabilecek kazancın bir gruba aktarılması, kalkınmaya olanak sağlamayacağı gibi hayat memat meselesi de değildir…

*** 

Toplumun geneli için hayat memat meselesi olmayan rant, gelmiş geçmiş tüm iktidarlar ve artırılmış olarak da mevcut iktidar koalisyonu için abıhayattır. Rantın ırmak olup aktığı dönemde, iktidar koalisyonunun irili ufaklı 12-13 bileşeni, bu ranttan nasiplenmiş ve tabir-i caizse ‘ne istedilerse!’ verilmiştir. Ulusal ölçekte KİT’lerin satışı -tabir-i caizse peşkeşi-  aracılığıyla yaratılan rant ve inşaata dayalı rant ile yerel ölçekte de belediyecilik hizmetlerinin rant alanlarına dönüştürülmesi süreci ile karşı karşıya kaldık. 

Neredeyse son KİT de ‘babalar gibi’ satılıp da huzura erilince ve yıkıp yeniden yapacak konut rantı azalınca gözler belediyelerdeki rantçılık faaliyetlerine çevrildi. Adeta yazboz tahtasına çevrilmiş Yerel Yönetim Yasa’sı ile zaten bir süredir bizim oy verdiğimiz kişilerle bize hizmet sağlayan firmalar birbirinden ayrılmıştı. Bu ayırım özenli bir ayırımdı. Yani belediyeye su fıskiyesini hangi firmanın takacağı ya da reklam panosunun hangi firmadan kiralanacağı, rantsal liyakat(!) ile belirleniyordu. 

*** 

 Seçim harcamalarıydı, örtülü harcamalardı falan derken kalbura dönen bütçe, kamunun elindeki rant alanlarının da birer birer erimesiyle birleşince yeni bir paylaşım kavgasının fitilini ateşledi. Bazı belediye reisleri istifa etmeliydi! Öyle de oldu, daha da olacak gibi. Görünürde, bu belediye başkanları kişisel zaafları nedeniyle seçmen kitlesini olumsuz etkilediği için istifaya davet edilmişti. Ama işin aslı, operasyonun sadece belediye başkanlarıyla sınırlı olmadığını ve paravan, taşeron, iştirak tüm belediye şirketlerinin de mercek altına alındığını, bazılarının kapatıldığını gördük. 

Son olarak geçtiğimiz pazar çıkartılan 696 sayılı KHK ile oluşturulan BİT’ler (belediye iktisadi teşekkülü) ile rantın doğrudan merkezden yönetilmesinin düşünüldüğü anlaşılıyor. Rant azaldıkça kavga büyüyor!

Belediyelere hizmet veren taşeron firmaların durumu belirsiz. Bu firmalarda çalışan işçilerin özel taşeron firmadan kamu taşeron firmasına (BİT) geçmeleri ise emeklilik şartına bağlanıyor. Yani taşeron kaldırılırken, taşeron işçiyi olduğu gibi sistemden kaldıran bir yaklaşım var. Bir tarafta yeni rant alanlarının tesisi ve paylaşımı sorunu, diğer tarafta ise sayısı milyonu aşan taşeron işçilerin durumu… 

2018 yılı gelmeden, çelişkisi geldi!

İyi yıllar!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...