Çağdaşlık için
Fotoğraf: Envato
Yurt dışından gelerek Ankara’ ya yerleştiğim günlerdeydi. 1960 ların başları…
Aşık Veysel uğramıştı Ankara’ ya.’Halk Evleri Genel Merkezi’ nde onunla buluşulacaktı
Lise yıllarımda ben tanıtmıştım arkadaşlarıma onu… Bir halk bilgesinin sözlerini aktarmıştım onlara.
Elbette koştum onunla yapılacak toplantıya…
Aşık, doğru bildiği yolda konuştu benim dinlediğim sonraki konuşmalarında da bu konuşmasında da. Örneğin bir sözünü ilk duyduğumda bir tepki duymuştum önce. Sonra düşündüğümde bu sözlerinin de doğru olduğuna inandım. “Köylü milletin efendisidir.” Denmişti ya... Aşık diyordu ki, köylü bu günkü durumuyla milletin efendisi olamaz. Okumuş yazmış, aydınlanmış, bu ülkenin nimetlerinden yararlanmış kişiler, köylünün kendi düzeylerine gelmesi için ellerinden geleni yapmak sorumluluğundadırlar önce. Ancak ondan sonra konuşulabilir bunlar…
Bu sözlerin doğruluğu kaç kez doğrulandı toplumumuzda…
“Köylü milletin efendisidir.” Sözü yanlış anlaşılınca, aydın kesimi yan çizmeğe götürüyor.
Örneğin arabesk müzikte böyle olmadı mı? Arabeski de bir halk gerçeği gibi görmeğe kalkışmıştı kimileri. Savlar, tezler bile yazıldı bunun üzerine… Arabesk, topluma acı biberli gözyaşlarından başka ne getirdi? Kendini aydın sananlar, halka şirin görünmek adına, ona hak veriyor gibi davranmadılar mı? Nasıl bu denli ileriye gidebildiler?
Aşık, bütün bilgeliği ile gerçeği biliyordu elbette. İçinde yaşıyordu çünkü… Köy köy kent kent dolaşıp dile getirdi bunu. Halkın kendi müziği ile, kendi şiiriyle… Yine halkın anlayacağı dille…
Son günlerde kimileri, gene bu teraneleri bir başka türlü dile getirir oldular. ‘Halkla bağını koparmamak’ derken yanlış, anlamalara neden oluyorlar. Halkla bağı koparmamak, Aşık’ ın dediği gibi, onun çağdaşlığa ulaşması için elinden geleni yapmakla olur. Ona şirin görünmekle, onu doğru buluyor gibi görünmekle değil…
Mustafa Kemal’in sözlerini doğru anlamak, doğru yorumlamak gerekiyor. Onun halkçılığı, çağdaşlık yolunda ilerlemenin gerçekleştirilmesi içindi elbette bütün sözlerinden anlaşıldığı gibi… Türkiye vatandaşları arasında tam bir eşitlikten yanaydı. “Birlik” için önce, elden geldiğince ivedi, eşitlik, çağdaşlık sağlanmalıydı elbette. Aşık da bunun böyle anlaşılmasının altını çiziyordu…
Mimarlık alanında da dile getirdiğim hep bu oldu. Her aşamada ‘geleneğe eklenmek’ diyordum. Geleneğe eklenmek ancak çağdaşlıkla olanaklıdır. Yoksa 4-5 yüzyıllık çözümleri bu gün yinelemekle değil. Bütün yurt düzeyinde eşitlikle…
Geçen pazartesi, bir kültür korumacısını toprağa verdik. Bütün yaşamını bu yola vermiş bir sevgili dostu, bir mimarı… Besim Çeçener’ i… Kültür varlıklarımızın korunmaları için elinden geleni ardına koymayan değerli bir kişiydi. Son yıllarda tanık olduklarının acısına sanırım ancak dayanabildi.
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08