16 Temmuz 2017 00:15

Değer bilmeyen, veda edemeyen bir kulüp

Değer bilmeyen, veda edemeyen bir kulüp

Fotoğraf: Envato

Paylaş

NBA’in en sevdiğim yanlarından biri oyunculara karşı gösterilen saygı, vefa. Lig yönetiminden takım idarecilerine, oyunculardan seyircilere herkes, zamanı geldiğinde ligi var eden isimlerin hakkını vermeyi çok iyi biliyor. Bizim kuşak Magic Johnson ve Michael Jordan’ın son All-Star’ını hiç unutmaz herhalde. Keza Kobe Bryant’ın 20 yıllık kariyerini sonlandırırken ligin ikinci yarısında son kez ayak bastığı her deplasman salonunda rakip takım ve seyircileri tarafından özel etkinliklerle uğurlanması, Tim Duncan için San Antonio Spurs’un düzenlediği muhteşem veda, geçtiğimiz yıl Paul Pierce’a eski takımı Boston Celtics’in gösterdiği vefa... Son 2 yıl içerisinde unutulmayanlar arasına girdi.

Ne kadar büyük bir rekabet yaşanırsa yaşansın sahadaki o biricik, asla tekrarlanamayacak enstantaneleri yaratan yeteneklere gösterilen saygı, hatta bizzat bu oyuncuların birbirlerine karşı duydukları teveccüh, rekabetin yarattığı her türlü geçici “düşmanlık” ve kızgınlıkları törpülemesi bakımından önemli. Teniste de kazansın ya da kaybetsin, Roger Federer’in, Rafael Nadal’ın maç sonu açıklamalarını, rakiplerine gösterdikleri saygı sebebiyle hayranlıkla izlemiyor muyuz?

Bu atmosfere ülkemizde rastlamaya hasretiz. Ancak değerlerine veda etme konusundaki en başarısız, en kaba kulüp kesinlikle Galatasaray’dır. Son 30 yılı hesaba kattığımızda Galatasaray’ı Türkiye futbol tarihinin en başarılı kulübü yapan başarılara imza atan isimlerin hemen hepsi kulüple sorunlu ayrılıklar yaşamıştır. Pek çoğuna bir jübile bile çok görülmüştür. Bülent Korkmaz gibi tüm kariyerini sarı kırmızılı formayla geçiren bir kaptanına bile hak ettiği değeri vermemiş, jübile yapamamış bir kulüp hangi oyuncusuna güven verebilir? 

Jübile yapılmayanlar, camiaya küstürülenler, taraftarın önüne atılanlar, tüm hatalarına rağmen sahip çıkılmayanlar... Bu liste Hasan Şaş’tan Ergün Penbe’ye, Hakan Şükür’den Gheorghe Hagi’ye kadar uzanıyor.

Hakan Şükür’ün sinsi, din bezirganı, darbeci, taşeron Fethullah Gülen’in elinde bir oyuncağa dönüşmesinde bu kulübün hiç sorumluluğu yok mudur? Hakan Şükür’ün, Arif Erdem’in UEFA Kupası resimlerinden dahi kaldırılmasıyla komik duruma düşülmüyor mu?

Galatasaray’ın eşsiz değerbilmezlik, vefasızlık tarihinde tanık olduğumuz son örnekler Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya ve Wesley Sneijder’dır.

Biliyorum kendi hayatındaki tüm beceriksizlikleri, hayal kırıklıklarını Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya gibi futbolun en üst seviyesindeki isimlerin saha içi başarısızlıkları üzerinden tatmin etmeye bayılıyoruz. Ama kendi işimizi ne zaman Sarıoğlu ve Kaya gibi yüksek seviyede yaptık ki bu kadar pervasızca bu futbolculara hakaretler yağdırabiliyoruz? Tüm kariyerlerini bir kulüpte geçirmiş bu oyuncular, yönetimleri tarafından nasıl bu kadar kolay gönderilebiliyor? Semih Kaya nasıl Sparta Prag’da oynamayı Galatasaray’a tercih edebiliyor?

Herhalde bunun cevabını Wesley Sneijder’i, yani Galatasaray tarihinin gördüğü en kariyerli 5 futbolcudan birini göndermek için yırtınıp duranlarda aramak lazım. 

Wesley Sneijder’le yollarını ayırabilirsin. Teknik olarak haksız da olsan bu senin tasarrufundur. Ancak taraftarın tepkisini azaltmak için medyaya “Oyuncuya dayalı düzen inşa etti. Bunu yıkacağız” gibi ifadeler sızdırırsan, Sneijder’in kazandığı yıllık ücreti hatırlatıp durursan yalnızca komik duruma düşersin.

Sneijder, “Oyuncuya dayalı düzen inşa etti” ise bunu kimin döneminde yaptı? Nihayetinde kulübün sözleşmeli futbolcusu olan Sneijder’in inşa ettiği iddia edilen düzeni düzeltmenin yolu olarak tek bulabildiğin yöntem bir dünya yıldızını kulüpten göndermekse bu da senin acizliğini, yönetme beceriksizliğini gösterir. Ücret meselesine gelince, sözleşmesinin bitimine 1 yıl kalan Younes Belhanda’ya 8 milyon avro bonservis+yıllık 3 milyon avro veren, Sneijder’e bir sezon daha 5.3 milyon avroyu haydi haydi verir. Kimseyi kandırmayın.

Wesley Sneijder, Galatasaray taraftarıyla önemli bir bağ kurdu. Şampiyonluklar, kupalar kazandı, derbiler kazandırdı, Avrupa başarılarında rol oynadı. Galatasaray büyük ihtimalle Sneijder kalibresindeki bir oyuncuyu 30 sene daha göremeyecek. Bu çok dert değil, dert edilmesi gereken Galatasaray’ın şimdiden efsanesi olmuş bir isme böylesi bir ayrılığı uygun görmesi. Bir oyuncusuyla daha çirkin bir ayrılık yaşaması. 

Bir kez daha taraftara geçmişteki yıldızlarına yaptığı gibi “Unutamam seni” şarkısını söylemek düşecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...