24 Nisan 2017 01:00

17 Nisan

17 Nisan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yüreğim titrer her 17 Nisan'da...

Köy Enstitülerinin kuruluş günüdür 17 Nisan.

Anadolumuza, doğudan batıya dengeli dağılımlarına özen gösterilerek yayılan Köy Enstitülerini hep bu günümüze bağlantılı bir biçimde düşünürüm.

Bu yazıyı “şaibe”li dedikleri günün hemen ertesinde 17 Nisan Pazartesi günü yazıyorum... İşte yine, Köy Enstitülerinin yasayla kurulmasından bu güne her şey kafamın içinde dönüp duruyor. İki çift çorabından birini kurulmakta olan orduya veren ana-babayla, çarığını çamura kaptıran çocuklarıyla, “ya onlar ya biz” diyen Van’lı senatörle dolu kafam...

Anadolunun batısındaydım. Gençler ne bilsinler bu ülke kimlerin elindeydi yakın geçmişe dek...

Batıda yaşayan görece en varlıklı kesim bile bilmiyordu doğruyu. Kara somunu, yoktan var edilen Amerikan bezini, üstünü başını berbat etmeden kullanabileceği ayak yolunu...

Ayağını burkup kırmadan yürüyebileceği yolları...

(Bugün de kimi yerlerde öyle değil mi?)

Biliyor musunuz?

Bildiğinizi sanıyorsunuz besbelli.

Bilmek başka yaşamak başka.

Mahmut Makal’ın yazdığı köyünü okumakla bilmek başka...

Orada yaşayarak bilmek başka...

Bir zamanlar oralarda yaşayanlar bile

Canım şimdi öyle köy mü kaldı diyebilirler.

Neden böyle söylüyorum? Dünkü günün sonuçlarından...

Doğu ile batının ayrımından...

Canımı en çok sıkan, Batıda Türkiye için ahkam kesenler.

İkinci Cumhuriyet diyenler... Alın size tek adam Cumhuriyeti.

Ne de bilmiş bilmiş Türkiye üzerine bilgiçlik taslıyorlar. Bunlar içinde oradan gelmiş kimi kişiler de yok mu? Alın diyorum alın da görün gününüzü.

Sokakta yağ damlatılmış ya da sürülmüş bir dilim ekmek yemeğe utandığım, daha doğrusu yiyemediğim günleri unutmamak için uğraştım bütün yaşamımca... Buna izin vermeyen annemin en çok öteki o bir dilim yağlı ekmeği canları çekmesine karşın yiyemeyen insanları düşünmesi etkiledi beni o yıllarda... Şimdi bile öyle çoğu kez annemi düşünmem bundan...

Yırtık, delik ayakkabılı arkadaşımın yanına yeni ayakkabımla nasıl dikilirdim? İnsanlığa sığar mıydı bu?

Dünkü pazarı düşünün bir de, okulu, doktoru, sağlık evi bile olmayan bir köyle, İstanbul’un granit döşeli sağlık evlerinin yan yana durduğu ülkeyi...

Az daha uzadı özlediğimiz günlere ulaşmamız.

Olsun!

Elbette dayanırız…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...