15 Mart 2017 01:00

İkirciksiz hayır neden önemli?

İkirciksiz hayır neden önemli?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Toplumun bir kesiminde referandumda verilecek hayır veya evetin anlamsızlığı üzerine zihinlerdeki soru işaretleri varlığını koruyor. Özellikle Erdoğan sonrası iktidar alternatiflerine bakarak evet veya hayırın bir anlam ifade etmediğini savunanlar çoğunlukta. Türkiye’de statükoculuğun güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğünü söyleyen bu kesimler, HDP’yi iktidar alternatifleri arasında değerlendiremediklerinden olsa gerek AKP yerine gelecek herhangi bir hükümetin toplum yararına adımlar atacağına inanmıyor.

Referandumda hayır vereceklerin tek düze olmaması da bu kesimlerin kafasındaki soru işaretlerinden biri. Örneğin MHP’nin muhalif kanadı bunca milliyetçi söyleme karşı Erdoğan’ı hâlâ “Kürtçülükle” suçlayıp referandumda evet tercihinin bölünmeyi getireceğini söyleyebiliyor.

CHP’li bazı hayırcıların, özellikle de ulusalcı CHP’lilerin tutumu da umutsuzluğu büyüten etkenlerden biri. Evet ile hayır arasında fark olmadığını söyleyenler, AKP sonrası iktidara gelmesi muhtemel CHP’deki bu aklın Türkiye’nin demokratikleşmesine hizmet etmeyeceğini, aksine Kürt düşmanlığını sürdürmek başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerine dönük baskıcı politikaları devam ettireceğini söylüyor. Bu bakış açısını besleyen argümanlar da var. Nihayetinde CHP’nin eleştirilen bu aklı bugün Erdoğan’ın dilinden düşürmediği “tek millet, tek devlet, tek bayrak” politikasının mimarıdır. Bakmayın, AKP ve CHP’deki bu aklın savunucuları “utandıkları” için artık rahatlıkla “tek dil” diyemiyorlar. Ancak iktidarlarını fiilen dili tekleştirecek yaklaşımlar üzerinden sürdürmekten de imtina etmiyorlar.

Durum bu. Verdiğimiz bu ve daha başka örnekler, evet veya hayırın farklı bir sonuca yol açmayacağını, anlamsız olduğunu söyleyenleri, bunlardan da özellikle de yurtsever Kürtler ile sol/sosyalist bakış açısına sahip olanları besliyor.

Ancak bir de şuradan bakalım; cidden hayır ile evet arasında fark yok mu? Bunlar arasında tercihte bulunmak anlamsız mı?

Bir kez şunu aklımızdan çıkarmayalım; Türkiye’deki tüm hükümet krizleri esasen Kürt sorununun çözümsüzlüğünden çıkmıştır. Hükümetler çözüm üretemeyince, daha doğrusu Türkiye’ye Kürtlerin de kendilerini yönetebilecekleri yeni bir kod yazamayınca kriz baş göstermiş ve nihayetinde o hükümet gitmiştir.

Erdoğan’ın iktidara gelmesi, uzun süre toplumun geniş bir kesiminden destek alması aslında farklı bir bakış açısının savunuculuğunu yapmasındandır. O, cumhuriyetin kurucu aklının dışında bir akılla, hatta başlangıçta sosyal demokratların kullanması gereken argümanlarla iktidarını yürüttü. Bugün Batı ile kanlı bıçaklı olan AKP’nin başlangıçta yüzünü Batı’ya dönmesinin nedeni budur. AKP’nin gelip dayandığı nokta biat geleneği üzerinden yürütülecek Sünni İslam devleti anlayışı olmasaydı, pekala toplumun diğer kesimleriyle de uzlaşarak farklılıkları buluşturup Türkiye’nin herkesin kendini özgürce ifade edebileceği kodlarını yeniden yazmak mümkün olabilirdi.

Nedenlerini uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Ancak Erdoğan bunu yapmak yerine fırsatı bulunca kendi kodlarına döndü ve nihayetinde milliyetçi İslamcı bir bakış açısı ile iktidarını zor ve baskı yöntemleriyle sürdürmeyi yeğledi. AKP esasen bu tercihi öne çıkardığı için 7 Haziran’da iktidarını kaybetmişti zaten. AKP’nin 7 Haziran’da HDP’den yediği tokat diğer statükocuların Kürt korkusunu da açığa çıkardığı için Erdoğan iktidarını hâlâ sürdürebiliyor.

O zaman eğri oturup doğru konuşalım. Kimin hayırı ne anlama gelirse gelsin fark etmez, esasen 16 Nisan’da hayırın sandıktan çıkması 7 Haziran’ın rövanşı anlamına da gelecek. Yani Erdoğan referandum tokadını asıl olarak Kürt sorununu çözmek yerine baskıcı, diktatoryal yöntemleri tercih ettiği için yiyecek. Bu da açıktır ki hayır cephesindeki devrimcilerin, ilericilerin, demokrat liberallerin, Müslüman demokratların, demokrasi yanlılarının, sorunların barışçıl yöntemlerle çözülmesini isteyenlerin, daha öz bir tanımla toplumun ötekileştirilmek istenenlerinin elini güçlendirecek.

Madem eli güçlenecek olanlar bu kesimler, o zaman iktidar alternatifi neden bunlar olmasın; neden bunlar Türkiye’de, Kürdistan’da ortak yaşamın kodlarını yeniden yazacak, sorunları demokratik, barışçıl yöntemlerle çözecek adımları atanların öncüleri olmasın.

Evet ile hayır arasında fark yok mu, deniyor!

Evetin, şu an yaşananları kalıcılaştıracak, Erdoğan iktidarının elini güçlendirecek ve ona yeni olanaklar sunacak sonuçlarının olacağı görünmüyor mu?

Bu durum bizi ilgilendirmiyor, diyebilir miyiz?

Doğrudur, hayırın tüm sorunları bir anda çözeceğini iddia etmek mümkün değil ancak hayırın baskıcı iktidar anlayışının önünü kesip toplumun demokratik-barışçıl çözüm ümidini yeniden büyüteceğini söylemek mümkündür.

Bu nedenle ikirciksiz bir şekilde hayır demeliyiz...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...