13 Şubat 2017 01:00

Yanlıştan dönmek

Yanlıştan dönmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir önceki yazımda (geçen hafta) Kuzguncuk Deresinin üstünün kapatılıp kalın barsak durumuna getirilmesini anlatmıştım.
Gerçekte Kuzguncuk ne tek örnek ne de birkaç örnekten biri… Türkiye’mizde sayısız örnek var bu konuda… Bunlardan birini daha anlatmak istiyorum size…
Bu örnek Muğla’dan…

Muğla’nın ünlü bir deresi vardır. Osmanlı kent dokusunun ortasından geçer…
Bu derenin üstü de Kuzguncuk deresi gibi açıktı. Kente giren bölümünün üstü kapatılmıştı, anlattığım örneklerde olduğu gibi… Yıllar önceki, belediye başkanına açılması gerektiğini anlatmıştım.
Dedim ama açılamadı.
“Burada adam ölebilir” dediğimde de kimselere anlatamadım.
Oysa durum apaçıktı. Sel suları, sürüklediği, kuru ağaç dalları ile, üstü kapanınca oluşan tüneli tıkadı mı elbette patlatacaktı üstünü…
Kısa bir süre sonra da oldu da söylediğim. Bir Muğlalıyı alıp götürdü sular.
“Zararın neresinden dönülse kardır.” Denmez mi? Ama olmadı işte.

 Şimdi, benim Muğla’da danışmanlığını yaptığım bir iş de bu. Derenin üstü açılacak…

Suyun durumuna göre dere çukurunun altı üstü kullanılacak..

Bunun için pis su kanalı olmaktan kurtarılacak önce… Su azken tabanında kimi kullanımlar olacak. Düzenlenmiş alanlarla yeşil donanımla gözlere bir şenlik olacak.
Bütün bunlar işin temeli değil…
işin temeli burada yaşamlarını sürdürecek olanların, daha sağlıklı, daha iyi olanaklara kavuşmaları.

Bütün Saburhane sosyal- kültürel donanıma kavuşacak. Kısacası yaşanılır bir ortam olacak.

Elbette yalnızca dışarıdan gelecek birilerinin yapıverecekleri işler değil bütün bunlar. Önce orada yaşayanlar isteyecek bunların böyle olmasını. Derenin üstünün açılması, pis su kanalının düzenlenmesi işi oralıların boyunu aşacak bir yatırım olabilir. Kendileri geçinme zorluğu içinde olanların hepsi bir araya gelse bunu başaramayabilirler. Ama sonrası elbette onlara bağlı… İyi, güzel doğru seçmelerde bulunacaklar her şeyden önce...

Sonra da orada oturanların yediden yetmişe hepsi bu güzel düzeni korumak, sürdürmek için ellerinden geleni yapacaklar. Çocuklar böyle yetişecekler…

Darısı öteki kentlerimizin başına…

Bütün bunlar varsayım değil. Benim bire bir yaşadıklarım çocukluklarımdan beri.

Bizim de Denizli’de Çaybaşı mahallemiz vardı. Kimseler değerini bilemedi. Bilemedik Çaybaşı’mızın değerini… Ona ayakyolunu ilk bağlayan da bir hukukçuydu. Aydın olacak diye yetiştirilenlerden… Çaybaşı’nın da üstü kapatıldı daha ben çocukken…

Bu gün de süren bu yanlışlardan dönmeyi bilmedikçe uygar bir toplum olmamız olası değil.
Kimileri altın kaplamalı oturaklara işlerini görürken, kimileri dereleri pisletirse buna çözüm nasıl bulunur.

Elbette olmaz… Olmuyor işte…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa