26 Ocak 2017 00:13

İş, aş, Haydar Baş!

İş, aş, Haydar Baş!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu kaçıncı teşvik/yatırım paketi, sayısını artık biz de bilmiyoruz. Önceki gün Başbakan Yıldırım, amacını “özel teşvik programı ile Doğu ve Güneydoğu’yu cazibe merkezi yapmak” olarak açıkladığı ‘Cazibe Merkezleri Programı’nın tanıtım toplantısını yaptı. Yıldırım, tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada hedeflerinin “terörle mücadele ile ekonomik ve sosyal gelişmeyi paralel olarak yürütmek” olduğunu söyledi. Başbakanın Bölge’nin 23 kenti için açıkladığı teşvik programına göre toplam 200 projeye 19 milyon 600 bin TL yatırım yapılacak ve 112 bin 400 kişiye istihdam sağlanacak. Bu kapsamda yatırımcılara sıfır faizli kredi ve hazine arazisinden yatıma uygun arsa verilecek ve üretim sırasında harcanan elektriğin yüzde 30’unu devlet karşılayacak.

Başta da belirttik, son 30 yılda artık sayısını bilmediğimiz yatırım/teşvik programlarında açıklanan hedefler gerçek olsaydı, bugün Kürt illeri dünyanın en fazla yatırım yapılan yeri ve halkı da gelir düzeyi bakımından dünyanın en iyileri arasında yer alırdı. Oysa tablo tam tersidir. Bırakalım dünyayı, Bölge’nin 23 kenti Türkiye’nin gelir düzeyi endeksinin en sonlarında ama işsizlik endeksinin de hep en başlarında yer almaktadır.(*)

Başbakanın açıkladığı son teşvik paketinin kaderinin öncekilerden farklı olmayacağını söylemek için öyle derin analizler yapmaya gerek yok. Bu paket de öncekiler gibi başarısız olacaktır, çünkü yanlış bir denklem üzerine kurulmuştur. ‘Terörle mücadele ve yatırım denklemi’ olarak adlandırabileceğimiz bu denkleme göre, Kürt sorunu bir “terörle mücadele” sorunu olarak tanımlanmakta ve “yapılacak yatırımlarla terörün önüne geçilebileceği” varsayımına dayanmaktadır. Oysa evveliyatı GAP’ın kuruluş dönemlerine kadar götürülebilecek bu denklemin gerçekçi hiçbir yanı bulunmadığı defalarca ispatlanmıştır.  Çünkü Kürt sorunu ne “ekonomik geri kalmışlık” ne de “terör” sorunudur. Bir ulusun varlığı ve hakları temelinde ortaya çıkmış ulusal-demokratik bir sorundur. Bu nedenle çözümü de ekonomik değildir, ancak siyasi taleplerin karşılanmasıyla mümkündür. Öte yandan Kürt sorununun çözülmediği koşullarda sermaye de riskli gördüğü için Bölge’ye yatırım yapmamaktadır. Bölge’ye en fazla yatırımın Kürt sorununun çözüm beklentisinin olduğu 2013-15 yılları arasında olması da bunu göstermektedir. Bu dönemde sermaye çevrelerinin en büyük hayali, Bölge’yi Türkiye’nin Çin’i yapmaktı. Elbette burada sermaye yatırımlarının Kürt yoksullarının yaşam koşullarını ne kadar iyileştirip iyileştirmeyeceği, GAP başta olmak üzere bütün proje ve yatırımların sermayenin değil; emekçi halkın ihtiyaçları ve refahı merkezli olarak yeniden ele alınması zorunluluğu başka bir tartışma konusudur.

Evet, ‘Cazibe Merkezi Programı’ da önceki paketler gibi yanlış bir denklem üzerine kurulmuştur. Ancak, bu yanlış denklemin hiçbir alıcısı yok da diyemeyiz. Zaten iktidar da paket açıklarken öncelikle bu alıcılara güvenmektedir. Kim mi bu alıcılar? Elbette iktidarla işbirliği halindeki Kürt sermaye çevreleri. İktidar, önemli bir kısmı son bir buçuk yılda yaşanan kuşatma ve çatışmalarla yıkılmış Kürt kentlerinin yeniden inşası sürecinde Kürt sermaye çevreleri içindeki dayanaklarını güçlendirmenin hesabını yapmaktadır. Bu teşviklerin öncelikli hedefi de budur.

Ancak bu projelerin bırakalım yoksul halkın derdine deva olmasını, hükümetin büyük vaatler verdiği esnaf bile perişan haldedir. Hatırlanırsa Başbakan Yıldırım, Eylül 2016’da Diyarbakır’da başta Sur esnafı olmak üzere Bölge’nin mağdur olan esnafı için bir destek paketi açıklamıştı. Bu paketin sonuçlarını geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu açıkladı. Ebedinoğlu, 2016’da Bölge’de 10 bin esnafın kepenk kapattığını ve kredi başvurusu bankalar tarafından reddedilen 16 bin esnafın iflasın eşiğinde olduğunu söylüyor. Başbakan’ın açıkladığı mağdur esnafa 50 bin faizsiz kredi uygulamasından ise sadece 112 esnaf faydalanabilmiş.

Sonuç olarak, Kürt halkının talep ve mücadelesini yadsıyan, dahası ekonomik vaatleri bu taleplerin yerine geçirmeye çalışan, yani tek kelimeyle Bölge gerçekliğinden uzak bu paketin de vaziyeti öncekilerden farklı olmayacaktır. Vaziyet buyken Başbakanın Bölge’yi cazibe merkezi yapma gibi kulağa hoş gelen vaatleri, bize BTP Başkanı Haydar Baş’ın seçim dönemlerinde hiçbir dayanağı olmadığı için herkesin gülüp geçtiği vaatlerini ve o ünlü sloganını hatırlatıyor: İş, aş, Haydar Baş!

(*) Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) 2015 verilerine göre gelir düzeyi en düşük iller Diyarbakır, Urfa, Mardin, Batman, Siirt, Van, Muş, Bitlis, Hakkâri biçiminde sıralanırken İşsizlik oranın en yüksek olduğu iller de Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, Diyarbakır, Urfa, ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan biçiminde sıralanıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...