22 Ağustos 2016 01:00

Evrenimizi büyütenlere

Evrenimizi büyütenlere

Fotoğraf: Envato

Paylaş

En çok kendisiyle didişmek yoruyor kişiyi.
Elbette durup dururken söylemedim bu sözü.
Felsefecimiz Nermi Uygur’u okuyorum son günlerde.
Evrenimizi büyütenlerden biri olduğu için…
Bunu yapabilmek için kendisini de didik didik ediyor.
Bir sayrılıktan kurtulmasını anlatıyor…

Ondan söz etmek, ya da alıntılar yapmak için yazmıyorum bu yazıyı. Ama onu okurken açılan pencereleri de yadsıyamam. Açtığı pencereler beni düşündürüyor ya…  Sağ olsun bile diyemiyorum, çünkü yaşamıyor… Ama benim nesnel dış dünyamın bir parçası olduğu kesin…

Pencerelerden biri “benim dünyam” ile benim dışımdaki “nesnel dünya” arasındaki ilişkiler üzerine düşünmek. (Günlük yaşamımızda çoğu kez atladığımız…)

Felsefe konularına girecek değilim. Girmeğe kalkışsam fincancıya giren filin durumuna düşerim.
Uygur’un yaptığı ayrım önemli geldi bana. Bunu susmağa gerek var mı?

Mimar olarak düşününce, doğduğum günden beri, kendimi kurmam (yapmam) başlamış. Tuğla tuğla…
Adım adım… Bu eylemimle dışımdaki nesnel evren arasında sürekli bir gerilim olmuş.
Kimi kez uyuşur gibi görünmüşüm… Oysa değil! Çoğu kez tam tersi…

Giderek dışıma da, insanlara da bu pencereden baktığımı bile söyleyebilirim. (Dışımdaki nesnel ortamın bir parçası olmayı “başarı” sayanlara kuşkuyla baktığım kesin.)

Kendi mi kurarken, nesnel ortama da bir şey katıp katmadığım, başarı ölçütüm benim. Çevreme de, çevremdekilere de öyle bakıyorum sanırım.

Yurt dışındaki bir okurum, bir dostum ile “selam” yollamıştı bundan beş- on yıl önce. Ondan, şu sözünü bana iletmesini istemişti:

-Cengiz ağabeye söyle, bizim dünyamızı büyütüyor:

Ne yalan söyleyeyim, sevinmiştim. Demek ki bunu önemsediğimin ayrımına varılmıştı.
Gerçekten yazmaktaki amacımdı bu…

Kendimi kurarken bana bir tuğla bile vermeyen bir betikle ilişkim de bu… Evrenimi büyütmeyen bir yazıyı, örneğin bir romanı okuyamıyorum.

Benim evrenimi büyütenler, kendi evrenimi büyütmemde bana yardımcı olanlar, (kişiler, betikler, müzeler, sanat yapıtları- resim, yontu, seramik, sinema, tiyatro yapıtları vb) elbette benim için değerli. Beni bundan, bunlardan yoksun bırakanlar da üzerinde pek iyilikle düşünmediklerim…
Doğal değil mi bu?

Kısacası böyle kişiler kendi öznel yapılarını hem de dış dünyanın nesnel yapısını eksiltiyorlar.
Bu kişilerle savaşımda olmak hem kendi evrenimize hem de dışımızdaki nesnel evrene karşı sorumluluğumuz değil mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...