09 Ağustos 2016 01:00

Demokrasiyi beklerken...

Demokrasiyi beklerken...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İETT sponsorluğundaki “demokrasi nöbetleri” pazar günkü Yenikapı “milli cephe” mitingiyle nihayetlenecek derken, cumhurbaşkanı bu sefer de nöbetleri -Putin ile bugün yapacağı görüşmenin “önemi” nedeniyle- çarşamba akşamına kadar uzattı. Akşam denildiğine göre nöbet 20:00 sonrasına taşacak ve böylelikle İETT’nin bedava tarifesi olan 20:00 – 06:00 periyodu devam edecek ve milletimiz ülkeye bir önceki gün demokrasi gelmiş ve darbe tehdidi bertaraf edilmiş olmasına rağmen, demokrasiden sonraki günün ertesi sabah 06:00’sına kadar da parasız taşınacaktır.
2023’de ilk on ekonomi arasına girecek ülkemize de bu yakışır…
Neticede bugün bu ülkeye ya demokrasi gelecek ya demokrasi gelecek!
Nasıl gelmesin ki? Darbe girişiminden birkaç hafta önce ansızın İsrail ile anlaşan, kanlı bıçaklı olunan Rusya’dan özür dileyen ve Suriye konusunda her türlü çözüme hazır olduğunu beyan eden bir ülkeye düzenlenen bu ani ve beklenmeyen darbe girişimi 280 yurttaşın canı pahasına savuşturulmuştur!
***
Bugün Erdoğan’ın Putin ile St. Petersburg’da düzenleyeceği görüşme, esasen son bir ayda yaşadıklarımızın sonucu gibi gözükse de muhtemelen “genel resim” içerisinde yeri oldukça önceden belirlenmiş bir adımdır.
Bu adım ne anlama gelmektedir?
Türkiye AB ve ABD’ye, NATO ve AB’ye karşılık Shangai İşbirliği Örgütüne (Shangai Beşlisi) dâhil olabileceği sinyalini vermektedir. Peki, Türkiye için bu seçim rasyonel bir tercih midir yoksa bir zorunluluk mu? Böyle apar topar leğende fırtınalar kopartıldığına göre durum rasyonel bir tercihten ziyade bir zorunluluktur. Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye için evi (AB ve NATO müttefikliği) bir anda terk ettiren çok ciddi siyasal durumlar vardır.
***
AB, sadece kapitalist-emperyalist batı ülkelerinin birliği değil, aynı zamanda Türkiye’nin en önemli ekonomik partneri. Eğer “beraber yürüdük biz bu yollarda” denilecek birileri varsa bu Fetullah’dan önce AB’dir!
2015 verileriyle toplam ihracatımızın yüzde 43.5’i AB üyesi ülkelere, yüzde 9.6’sı da AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerine. Yani Avrupa ülkelerine olan ihracatımız toplam ihracatımızın yarısından fazla. İhracatta AB’yi Ortadoğu ve Arap Coğrafyası ülkeleri izliyor: 2015 yılı ihracatımızın yüzde 21.6’sı bu ülkelere gerçekleşmiş. Rusya’nın da içinde olduğu Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) ihracatımız toplam ihracatımızın yüzde 7.3’ü kadar. Shangai beşlisinin Rusya dışındaki amiral gemisi olan Çin’e ihracatımız ise toplam ihracatımızın sadece yüzde 1’i (2,4 milyar dolar).
***
Neticede bugün Rusya ile gerçekleşecek görüşme yeni bir başlangıç olabilir ama bu ekonomik alanda bir milat veya bütün uluslararası ekonomik ilişkileri değiştirecek nitelikte olmayacaktır.
Geniş halk kesimleri açısından Avrupa Birliği ile Shangai Birliği arasında bir fark yoktur. Bu tip uluslararası düzenlemeci birlikler, çevrelerinde topladıkları ülkelere derebeylik yapmaktadır. Bu birliğe “kabul edilmesi” de belli bir müzakere süreci gerektirecektir. Bu süreçte demokrasimizi de Çin ve Rusya tipi demokrasiye daha fazla yakınlaştıracak önlemler almamız beklenecektir. Bütün bunlar yapıldığında da,  AB’ye 29’uncu ülke olarak alınmayan Türkiye Shangai Beşlisine ilk sıradan alınmayacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...