07 Temmuz 2016 00:51

Bomba gibiyiz

Bomba gibiyiz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tapu Kadastro Müdürü Recep Bey, iftardan önce karşı dairenin Muhasebe Şefi Ramazan Bey’le şehir kulübünde karşılaşıyor:
“Nasılsın?”
“Bomba gibiyim!”
 Vay sen misin “bomba gibiyim” diyen, Tahrirat Kâtibi Şaban Bey’in jurnaliyle Ramazan Bey, soluğu çarşı karakolunda alıyor.
Polis, Maltepe’de TEM Otoyolu’nda hıyar yüklü bir kamyonu durduruyor.
Kamyonun alınlığında bir yazı:
“Bomba”
Belli ki bıçkın şoförün lakabı.
Sorgu sual derken “Bomba”, brandayla örtülüyor, kamyoncu yola revan... Hıyarlar fora...
Ümraniye Semt Pazarı’nda bir adam bağırıyor:
“Bomba var!”
Esnaf, mahalleli birbirine giriyor.
Arife teyze, altın dişini yitiriyor, Bayram Efendi’nin  üç aylığı sizlere ömür...   
Adana Sabancı Merkez Cami’de teravi namazında bir emekli IŞİD’ci höykürüyor:
“Canlı bombayım!”
Cemaat, üçüncü rekatta selamını çakıp çakma canlı bombaya yumuluyor:
Yer misin yemez misin!
Bombacı meczup, üçüncü rauntta nakavt...
Cemaat, kalan on yedi rekat için rükuda.
Sabiha Gökçen Havalimanında kontrol memuru, yolcuyu çeviriyor:
“Çantanda ne var?
Yolcunun keyfi yerinde, şaka yapmak istiyor:
“Bomba!”
Ötesini siz düşünün.
Havaalanı karakolunda komiser soruyor:
Niye öyle dedin?
Muzip yolcu:
“Keyfim yerindeydi, şaka yapayım, dedim.
Komiser, öfkesi burnunda kükrüyor:
“Ulan, keyif eşekte olur, böyle eşek şakası yapılır mı?
Yolcu, bu memlekette “şaka” ile “kaka”nın aynı şey olduğunu anlıyor da keyifle eşek meselesine aklı pek ermiyor.
Eşek demişken yazıyı bir eşek hikayesiyle bağlayalım.
Osmanlı paşalarından biri maiyetiyle ava çıkar. Av dönüşü susarlar. Bir bostan görürler. Su içmek için bostana girerler. Bostanda gözleri bağlı, boynuna çan asılmış bir eşek, bir kuyunun çevresinde dönmekte, sahibiyse bir kavak gölgesinde kestirmektedir. Paşa, bostancıyı uyandırır ve sorar:
“Bu eşek, ne yapıyor böyle?”
Bostancı, mahmur:
“Kuyudan çıkrıkla su çekiyor.”
“Gözleri neden bağlı?
“Hep aynı yerde döndüğünü anlamasın diye.”
“Peki, boynuna neden çan astın?”
“Beyim, gördüğünüz gibi ben bazen bir kavak gölgesinde azıcık kestiriyorum, hayvanın boynuna çan astım ki hayvanın dönüp dönmediğini, su çekip çekmediğini anlayayım.”
“Anladım da ya eşek, dönmeyip de hep aynı yerde başını sallayıp seni yanıltırsa...”
Bostancı, gülümser:
 “Senin kadar zeki bir eşeği nereden bulayım, beyim!”
 “Bomba” meselesine de o Osmanlı paşası gibi bakıyoruz. Her işte bir hile olduğunu düşünüyoruz da başımıza gelenleri “bomba” patladığında anlıyoruz.
 “Bomba” diyene karakol, “bomba”yı patlatana yol geçen hanı...
“Neler yapmadık şu vatan için
Kimimiz öldük,
Kimimiz nutuk söyledik.” diyordu “Vatan İçin” şiirinde  Orhan Veli.
Cümbür cemaat ölüyoruz.
Cümbür cemaat nutuk atıyorlar.
Tedbir yok.
Zafiyet yok.
Fazilet yok.
İstifa yok.
Siz siz olun, haliniz hatırınız sorulduğunda “bomba gibiyim” demeyin. Osmanlı paşaları dolaşıyor bağda bostanda.
Bir Şeker Bayramı yazısı yazayım, dedim ama ağzımın tadı mı var?
“Bomba” demek bile “terör suçu” sayıldıktan sonra, varın siz anlayın şu bayram gününde yaşadığımız korkuyu, kaygıyı, tedirginliği...
Bu yazı da “terör suçu” sayılabilir, iyisi mi başımı derde sarmadan sözü Can Yücel’in “Euzküru Mevtaküm Bilhayr” şiirindeki “iyimser kötümserliği”ne bırakayım:   
“Hatırım sordular karşı masadan
Yuvarlanıp gidiyoruz, dedi cesedim.”  
Hâlimiz ahvalimiz budur. Yine de “bomba gibi” bayramlar!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...