Panama Belgeleri

Emperyalist yeniden paylaşım çatışması sadece cephede değil, ekonomik alanda da, “çoğulcu” niteliğini koruyarak devam ediyor. Panama’yı 80’li yıllarda Kuru Yük Gemileri ile tanıdık. Vergiden kurtulmak için Panama bandıralı seyre çıkan gemilerin önemli bir kısmı hayali ihracat yapıyordu.
Panama bu kez Panama Belgeleri (Panama Papers) ile gündemde.
Panama, adından büyük bir ülke. Kapitalist emperyalist ülkelerin ve tekelci finans kapitalin vahalarından birisi. Burada Off-Shore Bankacılık gelişkin bir sektör. Bu bankalar aracılığıyla paravan şirketler kurulup, paravan kişiler kullanılarak dünyanın en kirli paraları kimseye sezdirmeden para-sermaye olarak dolaşıma sokuluyor. Off-Shore Bankacılık, vergi istisnası getirdiği gibi, bu hizmeti vereceğini garanti eden ülke veya kurumlar müşterilerin bilgilerini de sır gibi saklıyor. Ya da saklıyorlardı diyelim.
***
Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) isimli, aralarında Soros’un da bulunduğu çok sayıda foncunun desteklediği kuruluş, Panama’da Off-Shore işlemlerini yürüten hukuk bürosunun (Mossack Fonseca) 11,5 milyon belgesini ele geçirdi. Ele geçirilen belgeleri Alman devleti satın aldı ve ardından bedelsiz olarak ABD ve İngiltere ile paylaştı. Şimdi veriler Panama Belgeleri (Panama Papers) adıyla parça parça yayımlanıyor.
***
Yayımlanan belgelerin -aradan geçen 4 gün içinde- en görünen etkisi, belgelerde ismi geçen  İzlanda Başbakanı’nın istifası oldu. Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin gibi dünya siyasetinin temel aktörleri ile ilgili de iddialar bulunuyor.
***
Yayımlanacak belgelerle kirli para temizlenecek mi?
ABD Başkanı Barack Obama belgelerle ilgili konuşarak kayıt dışı işlemlerin daha fazla denetime alınması gerektiği konusundaki doktrinlerinin haklılığını vurguladı. Yani, ABD uluslararası finans kapitalin kara para ticaretinden rahatsızmış!
Tabii buna inanacak birilerini bulabilirse...
ABD, yanına Almanya ve İngiltere’yi de alarak “doğruculuk” oynasa da gerçekler tam tersi. Panama’yı bugünkü haline (kayıt dışı finans kapital cenneti) getiren bizatihi ABD’dir. Ayrıca ABD dışında İngiltere de hem Virgin adalarında hem de garantörü olduğu Kıbrıs’ta bu işin geçmişten beri fikir babası olageldi.
Panama Belgeleri’nin ilk olarak İzlanda’yı vurması da ayrıca ironik. Charles Ferguson’un 2008 Küresel Kapitalist Krizini ortaya çıkartan koşulları ve tekelci finans kapitalin kanlı ayak izlerini gösterdiği bol ödüllü belgeseli İşin Kıyısında (Inside Job) da İzlanda’nın aynı Panama gibi ABD ve diğer kapitalist emperyalist ülkeler tarafından parlatılan bir “konsept” ülke olduğu ve bu ülkenin adını aşan büyüklüğünün 2008 kriziyle birlikte nasıl çöktüğü anlatılmaktadır.
***
Panama Belgeleri ile aslında tekelci kapitalist finans ile değil, mevcut emperyalist paylaşım çatışmasında ABD-İngiltere-Almanya cephesinin karşısında yer alanlarla hesaplaşmaya girilmektedir. Çatışma anında hegemonlar İzlanda gibi kendi besledikleri ülke sistemlerini de çökertebilirler.
***
Buradan bize ne çıkar?
Rıza Sarraf soruşturmasının ABD’nin ambargosuna karşı işlem yapan bankalara uzanma ihtimali düşünüldüğünde, bu bankaların olası işlem yollarından birisinin Panama olduğu aşikar. Sadece bu durum bile ekonomik anlamda yeri yerinden oynatacak güçtedir. Moody’s’in dün Türk bankalarının görünümünü negatif açıklaması da bu senaryoyu güçlendirmektedir. Bu nedenle dün Dolar’da sert çıkışı gözlemledik.
***
Şunu unutmayalım ki, gözümüzün önünde yaşanan, hem askeri hem de ekonomik savaş ve çoklu çatışma durumu, işçi sınıfı ve emekçiler tarafından kendi haline bırakıldığında bu kapışma sadece sistemin şahlarının değiştirecek ama ezilen her ülkeden işçi ve emekçiler olacaktır.
Kapitalist yolsuzluğu temizleyecek Panama Belgeleri değil, halkların ortak mücadelesidir.