20 Ocak 2016 00:52

Türkiye’nin ‘yeni’ Rojava planı

Türkiye’nin ‘yeni’  Rojava planı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Suriye’de istediklerini elde edemeyen, el attığı her işi yüzüne gözüne bulaştıran, Suriye’nin bir kan gölüne dönüşmesinde yadsınamaz bir payı olan Türkiye, Rusya’nın devreye girmesinden sonra Suriye’nin geleceğinde hedeflediği sonuçları elde edemeyeceğini gördü. Çoğu çeteci olan radikal gruplarla iş birliği üzerinden yaşama geçirmeye çalıştığı Suriye planları elinde patlayan Türkiye, şimdilerde yüzünü Rojava’ya dönmüş durumda.

Türkiye, hem Batı’nın tepkisini azaltmak, hem de Rojava planlarını yaşama geçirmek için IŞİD’le yolunu ayırma noktasına gelmiş olsa bile henüz IŞİD benzeri çeteci gruplardan vazgeçmiş değil. Bunun yanı sıra başını ABD’nin çektiği batılı devletler ile Suudi Arabistan ve Katar’ın desteğini alıp Kürtlerin Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmasını engellemeye yönelik çabalar da geliştiriyor.

Türkiye’nin iç siyasetle atbaşı yürüttüğü politikasını anlamak için Suriye’deki muhalif gruplar ve çeteci örgütlerle iş birliğinin kısa kronolojisini hatırlamakta yarar var.

Türkiye ilk olarak Müslüman Kardeşler ipine sarıldı. Onları dizayn edip Esad’ı kısa sürede bir halk ayaklanması ile devirmeyi planladı. Bu tutmayınca, 2012’nin başlarında el Kaide’nin Suriye kolu olan el Nusra’nın bölgeye geçmesine destek verdi. Bu arada el Nusra ile Kürtlere de yöneldi; Rojava’daki gelişmelerin önünü kesmeye çalıştı. 2013’e doğru el Nusra ile Irak İslam Devleti’nin birleşme girişimleri başladı. Henüz bu süreç tamamlanmadan Irak İslam Devleti birleşmenin IŞİD adı altında gerçekleştiğini, artık el Kaide’ye biat etmeyeceklerini açıkladı. Bu gelişmeden sonra Türkiye’nin en sıkı sarıldığı ip IŞİD ipi oldu. Her geçen gün alan hakimiyetini artıran IŞİD’in, Rojava’yı işgalde zorlanmayacağına, Kürtleri engelleyeceğine ve Türkiye ile birlikte hareket edeceğine inanılıyordu.

Türkiye, bu ilişkilerini iç gelişmelerle atbaşı yürüttü, dedik. 2013’ün ilk günlerinde PKK ile görüşmelere başlayıp Kürtleri Rojava’da yanına çekme planlarının da, bunu başaramayınca 2015’in 24 Temmuzu’nda çözüm sürecini bitirip Kandil’i bombalamaya başlamasının da tüm bu gelişmelerle yakından ilgisi var.
Yaşananlar bize gösterdi ki Türkiye’nin Suriye ve Rojava’da yaşama geçirmeye çalıştığı her yayılmacı plan, gidip gelip Kürt duvarına tosladı.

Peki, Türkiye emellerinden vazgeçti mi?

Türkiye, emellerinden vazgeçmiş değil. Şimdilerde yapmaya çalıştığı da revize ettiği Suriye planlarını, ağırlıkla da Rojava’ya dönük emellerini yeni aktörlerle yaşama geçirme çabasından başka bir şey değil. Efrin’e dönük işgal girişimleri de revize ettiği Suriye planının bir parçası olarak önümüzde duruyor.
Bu kez Türkiye’nin yeni partnerleri var karşımızda; IŞİD gibi kendisini uluslararası alanda zorlamayacak partnerlerle hareket etmeyi planlıyor. Bu partnerlerin önde geleni de Sultan Murat Tugayları.
Türkiye’nin ABD ile geliştirdiği eğit donat projesi ile eğitilip donatılıp sahaya sürülen Sultan Murat Tugayları tam anlamıyla Türkiye’nin uydusu. Sultan Murat Tugaylarında çokça Türkiyeli milliyetçi Türk’ün yanı sıra Türk subaylarının da yer aldığı iddia edilmekte.

Türkiye, YPG ve YPJ’nin ağırlıklı gücünü oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) Fırat’ın batısına geçerek Cerablus’a ilerlemesini ve giderek Azez’de etkili olmasını, Suriye’nin geleceğinde rol oynamasını IŞİD dışındaki diğer gruplarla, Sultan Murat Tugaylarının öncülüğünde engellemenin planlarını yapıyor.
Peki, niye IŞİD dışındaki diğer gruplarla...

Türkiye, Batı’nın tamam dediği andan sonra da IŞİD’le iş birliğini sürdürdü. Bu, IŞİD’le hesaplarını tamamlayan ABD ve Batı’nın kabul etmediği bir durumdu. Türkiye’nin at değişikliği yapması ve IŞİD’e yönelmesi karşılığında Batı ve ABD, Türkiye’nin direkt olmasa bile endirekt olarak Sultan Murat Tugayları gibi örgütlerle iş birliği içinde bölgede etkinlik kurmasına ‘izin’ vermiş olabilir.

Görünen o Türkiye, kendi politik kulvarına çekemediği, çıkarlarına alet edemediği Kürtlerin Rojava’daki küçücük nefes borusunu kesmeye yemin etmiş. Bunun için Suriye planlarından vazgeçti, IŞİD gibi bir örgüte sarıldı, şimdi ise IŞİD ile savaşıp onu da Türkiye’nin içine çekmeyi düşünecek kadar gözü kara davranıyor. Hatta bu nedenle Esad’la bile aynı masaya oturabilir. Ancak hatırlatmak gerekir. Nasıl ki Türkiye’nin Suriye politikaları, yayılmacı-hegemonyacı yaklaşımları 2011’den bu yana adım adım çöktü ise IŞİD’le savaşıp Sultan Murat ile yürütülecek ‘yeni’ Rojava planları da çöker, çökmeye mahkumdur.
Bir kez daha hatırlamakta yarar var: Adı ne olursa olsun, IŞİD, el Nusra, Ahrar-ul Şam, Sultan Murat ya da Hazreti Sultan Murat fark etmez, hiçbir güç inancından ve direnişinden kuvvet ve destek alanları yolundan alıkoyamaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...