01 Ekim 2015 00:56

Perşembenin gelişi (yeniden)

Perşembenin  gelişi (yeniden)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başlığı genellikle yazıyı yazarken belirlerim. Bu kez baştan attım. Aslında başlığı atarken biraz tereddüt etmedim değil. Bu başlığı 4 Ekim 2008’de yine atmış(t)ım (yeniden ifadesi onun için). Başlıklara kıran mı girdi de aynı başlığı atıyorum diye de düşündüm. Peki, ne deseydim? Çıkmaz ayın son çarşambası mı? Hayır elbette, fazla karamsar olurdu. Salı sallanır da olabilirdi ama onun da deyimlerdeki kullanımı dışında fazla bir anlamı kalmadı. İlla ki perşembe ile ilgili olmalı diye düşündüm. İki sebebi var bunun: İlki, bundan böyle salı günleri yerine perşembe günleri yazacağım. İkincisi, içinde bulunduğumuz ekonomik ve politik durum ve önümüzdeki aylarda “bizleri” nelerin beklediği gün gibi ortadayken başka hangi başlık olabilirdi?
***
Başbakan ABD’de açıkladı: “Seçimlerden hemen sonra bizler ekonomik reformlara odaklanacağız” diye. Başbakana göre “bizler” içerisinde sadece AKP koalisyonu var. Yani, 1 Kasım seçimlerinde yeniden tek başına AKP koalisyonu iktidarı öngörüyor. En azından böylesi bir ihtimalin bizler (işçi ve emekçiler, ezilen halklar) için yararlı ve inandırıcı olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bizleri bir tarafa atın, hiç bir kamuoyu araştırma şirketi de başbakanın öngörüsüne yakın bir tahmine sahip değil.

Neyse artık onları da atıverin!

Başbakan açıklamayı uluslararası tekelci sermayeyi Türkiye ekonomisi konusunda rahatlatmak için yapıyor. Güven telkin etmek istiyor. Bizler de bunu anlayabilecek düzeydeyiz. Biz bu düzeydeyiz ama uluslararası tekelci sermaye ve yerli ortakları bizler kadar iyimser olmayabilir. Ardı ardına hem Fitch hem IMF ülke ekonomisinin kırılganlığıyla ilgili açıklamalar yaparken, Fed’in faiz artırımı yavaş yavaş ihtimal olmaktan çıkıp gözümüzde canlanmaya başlarken, hızla gerileyen ticaretten “Yaşasın dış ticaret açığımız düşüyor” sonucu çıkartan sermayenin organik iktisatçıları bile iyimserliklerini korumakta zorlanıyorlar.
***
2008’deki yazıma da tekrar baktım bu yazıyı yazarken. O zaman neymişiz şimdi ne olmuşuz diye... 1 ABD doları 1.30 TL’ye (o zamanki adıyla YTL) yükselmiş. Küresel kapitalist krizin tam da başlangıç günleri. Bugüne benzettim ben, şimdi 1 ABD doları neredeyse 3.10 TL. Rakamlar tutuyorsa (yeri değişse de) ekonomi “tıkırında” olabilir!  

Tıkırında olmayan şeyler de var. ABD’de ilk -sermayeyi- kurtarma paketi temsilciler meclisinde reddedilmiş ama ikinci paket hemen hazırlanmış. Bunun ilk etapta ABD işçi ve emekçilerine daha sonra da tüm ezilen dünya halklarına yansıyacağını söylemişim. Daha o günler, ne Arap Baharı ne Suriye iç savaşı(?) ne de İslam Devleti (nam-ı diğer, DEAŞ, IŞİD ve ne kadar kombinasyon varsa) vardı.
Bunların hiçbiri yoktu ama AKP koalisyonunun “bizler” için hazırladığı reformlar vardı! O günlerdeki gündemimiz SSGSS (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası) yasası idi. Şimdi tartışma gündemimizde değil, çünkü gündelik hayatta (hastane kapıları, eczane köşeleri gibi) yaşayarak idrak etmekteyiz.
***
Netice itibarıyla, perşembenin gelişi dün olduğu gibi bugün de bellidir. Mesele onu beklemek değil, onu değiştirmek için birlik ve mücadelenin her alanda yeniden üretilmesidir. İşte, o zaman “bizler” için gerçekten yaşanabilir bir ülke ve bölge hayal olmaktan çıkacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...