25 Ağustos 2015 01:00

'Ben söylüyorum' kuramı

'Ben söylüyorum' kuramı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP Koalisyonunun “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” ilkesinden hareketle soyunduğu “yeniden seçim” sürecine bakanlar düzeyinde start verdiği anlaşılıyor. Bir yanda Mehmet Şimşek’in içinde bulunulan kriz ortamına ve kaçan yabancı yatırımlara hayıflanarak ettiği ver yansını ve bu ver yansına ilişik olarak, çarenin -krizi yaratan- AKP iktidarının yeniden inşasında olduğunu iddia etmesini izlerken öte yanda Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’dan başımıza gelen her derdin başkanlık sisteminin gelmemesinden kaynaklandığını dinlerken bu derdin çaresinin de seçim sandığında olduğunu öğreniyoruz.
***
Bakanlar seçim hamlelerini yapadursun, konumuz olan ekonominin bakanı doğal olarak en önemli açıklamayı yaptı ekonomik durumumuz hakkında.
Nihat Zeybekci diyor ki:
“Vay şu olmazsa Türkiye’ye kriz geli… Gelmez arkadaşlar. Allah aşkına ben söylüyorum. Türkiye’nin toplam borcu 400 milyar dolar özel ve kamu. Özel sektörün kısa vadeli borcu 120 milyar dolar.”
Nihat Zeybekci bir yandan ekonomik krizi bir yerden gelen bir şey gibi (Örneğin yabancı bir ülkenin gönderdiği bir cisim, zehir veya ekonomik haset gibi) tanımlarken bir yandan da krize girilmediğine dair kriz verisi sunuyor. Sayın Zeybekci’nin kriz yok diyerek örnek verdiği özel kesim sermayenin 120 milyar dolarlık kısa vadeli dış borcu başlıca kriz belirtisidir. Gerçekten de “kırılgan ekonomiler” içerisinde Türkiye’yi en kırılgan yapan temel “kırılma noktalarından” birisi budur.
“Cari açığa bakıyorsunuz, son 2 yıldan beri muhteşem bir iyileşme var. Dış ticaret açığı iyileşmede tarihi zirveye doğru gidiyor.”
Cari açıkta gerçekten de bakanın söylediği gibi -dış ticaret açığındaki daralmaya bağlı- iyileşme var. Aynı 2001 krizi ve 2008 krizinde olduğu gibi! Evet, kriz dönemlerinde dış ticaret hacmi anormal biçimde düştüğü için dış ticaret açığı da düşüş eğilimi içerisine giriyor. Dış ticaret hacmi ülkenin toplam dışsatım (ihracat) ve dışalım (ithalat) gücünü gösterir. Türkiye gerçekten de son iki yıldır “tarihsel” biçimde dış ticaret daralması yaşıyor. Nasıl yaşamasın? Kan gölüne dönen Ortadoğu, Rusya’daki daralma, Turizm gelirlerinde rekor düşüşler…
“Türkiye’de kurun bu spekülatif zıplamaları veya hareketlenmeleri ve diğer yaratılan bütün olumsuz ortamın bir gerekçesi yoktur. “Gerekçesi vardır” diyen bana “Şu şu gerekçelerden dolayı Türkiye’de şöyle bir olumsuz beklenmektedir” demek zorundadır. ‘Ekonomi yorumcuları’ diye adı geçen ama ‘finans yorumcuları’ yani borsa ve kur yorumcuları, ne olur spekülatörlere çanak tutmasınlar. Şu andaki durum normal midir? Normal değildir. Ama dediğim gibi anormalliğin gerekçesi yoktur. Sadece ortam olarak son günlerde yaşadığımız, hiçbirimizin istemediği, gerek siyasi gerek terör gerekse toplumda yaratılmaya çalışılan olumsuz bir ortam vardır. Yani gerekçesi, tabanı yoktur.”
Sayın Zeybekci’ye kurun “zıplamalarının” nedeni anlatacak çok sayıda danışmanı muhakkak vardır. Pazar alışverişindeki Zehra’nın da, atölye tezgahındaki Ali’nin de bildiğini danışmanları sayın bakandan saklamazlar. Bakan kabaca şunu demiş oluyor “Ortam karışık gençler, olaylara karışmayın, her şey normalmiş gibi yapın, bizi de fazla zorlamayın, verin oyu gerisini bize bırakın”.
Sayın Bakan şöyle bitirmiş İzmir’deki konuşmasını:
“Nâzım Hikmet’in dediği gibi, sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? Yanacağız. Siz de biz de yanacağız. Hep beraber yanacağız…”
Zaten, Sayın Bakanın “Vay şu olmazsa Türkiye’ye kriz gelir…Gelmez arkadaşlar. Allah aşkına ben söylüyorum” diyerek sıraladığı kriz emareleri de yanmakta olduğumuzun resmidir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...