06 Ağustos 2015 01:00

Hıfzı Bey yaşıyor mu?

Hıfzı Bey yaşıyor mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aşağıdaki iki bölüm Servet-i Fünun gazetesi sahibi, gazeteci Ahmet İhsan Tokgöz’ün “Matbuat Hatıraları” kitabından alınmıştır, sonrasını “bazı isimler”den biri anlatacak.  “Saraçhanebaşı’nda bahçe içinde bir beyaz konak. Her gün güneş battıktan sonra bu konak kapısının çıngırağı sık sık çalınır. Her çalışta kapıdan içeri elinde ya da koltuğunda tomar halinde sarılı kâğıtlarla bir hamal girer. Hamal yolu bilir; hiç kimseye bir şey sormadan doğru konağın kahve ocağına gider, elindeki yarı ıslak kâğıt tomarını oradaki uşağa uzatır, kendisi kahve ocağının bir köşesine çöker. Her akşam gelen hamallar iki olur, üç olur, dört olur, bazen ona kadar çıkar. Bu hamallar, gazete matbaalarından gelirler. Konak, Abdülhamit’in Matbuat Müdürü ve Başsansörü Hıfzı Bey’indir.
Beyefendi yukarıda odasındadır. Gazete provalarını ilk gelen hamallar sırasıyla Sansür Bey’in önüne dizerler. Hıfzı Bey, hepsini okur, beğenmediği yerleri bozar, kuruntuya dokunacak şeyleri kaldırır, bazen üç dört sütunluk yazıyı baştan aşağıya kırmızı mürekkeple çiziverir ya da makalenin başına ‘istizan’ (sorulması) yazar çünkü ‘istizan’ ya da ‘sual’ işaretiyle gelen yazılar o gece matbaada kullanılamaz. Bunun içindir ki gazete matbaaları Sansür Bey’in konağına en az iki sayfa fazla gönderirlerdi.”
O Saraçhanebaşı’daki “ak konak”ın yerine şimdi Ankara Beştepe’de bir “Ak Saray”ın yapıldığını biliyorsunuz. Saraçhanebaşılı Hıfzı Bey’in ruhuna rahmet ama onun sansürüne rahmet okutan Kasımpaşalı bir başsansör oturuyor o sarayda.  Uşaklar da İkitelli’nin medya plazalarında.
Yüze yakın gazeteci kodeste, demir parmakların ardında gün sayarken ne demişti Ak Saray’ın Hıfzı Bey’i?
“Türkiye’de gazeteci kimliği altına sığınmış tutuklu ya da hükümlülerin yazılarından, fikirlerinden, yayınlarından dolayı değil, asker katletmekten, hırsızlıktan, ateşli silahlar bulundurmaktan, terör örgütlerine faaliyet göstermekten dolayı tutuklu olduklarını defalarca belgeleriyle ortaya koyduk.”
Tarih: 27 Temmuz 2013.
Tayyip: Başsansör Eski Başbakan.
İki yıl sonra başbakan yardımcısı Bülent Arınç, bir kanalda açıklama yapıyor:
“Özgür Gündem ve Evrensel’in de içinde olduğu, diğerlerini saymayayım birçok gazete, bunlar suç makinesi. Bunlara dava açsak cezalara boğulurlar. Terör örgütlerinin eylemlerini öven ifadeler kullanıyorlar. Bazı isimlerle köşe yazıları yazıyorlar. Ama biz onlara bu kadar çok dava açsak bu davaları da kullanırlar. Yine çıkar aynı şeyleri yazarlar.”
Tarih: 24 Temmuz 2015
Arınç: Müzmin BaşbakanYardımcısı.
İki açıklama arasındaki farkı boşuna aramayın ancak şu “bazı isimleri...” biliyorsanız  bana da söyleyin de bileyim. Üç yıldır bu köşede yazıyorum. Adım belli, sanım belli. Köşenin kıyıcığında piyanist şantör gibi de fiyakalı bir fotoğrafım...
Başka adım var da ben mi bilmiyorum.
Veremeyecek ne hesabım var ki! Üzerime alındım. Terör örgütünü övmüşüm.   
Ne örgütüm var ne suçum günahım.
On üç yıldır palazlandırmadıkları örgüt kalmadı. IŞİD’i mışidi... Şimdi de kulakları üstüne yatıp faturayı benim ödememi istiyorlar. Demek onun için yeni başbakan, yeni Başsansör Ahmet Bey, gazetecilerle Dolmabahçe’de  yaptığı “ bilgilendirme toplantısı”na beni çağırmadı. Çağırsaydı bir çift sözüm olurdu elbet.
Neyi mi sorardım?
Abdülhamid, mezarında ters dönmüş müdür?
Hıfzı Bey yaşıyor mu?     
Zoilus kim?
Hani, İsa’dan sonra 40-102 yılları arasında yaşamış Antik Romalı şair Martialis’in “Kaplıcada” epigramında ismi geçen Romalı.
Ne demişti Martialis?
“O suyu kirletmeye kıçın yetmez,
Kafanı daldır, Zoilus, kafanı.”
Ne topum var ne tüfeğim. Barış ırmağını ben kirletmedim.
Kafam da vicdanım da pırıl pırıl, püfür püfür.
Ben değilsem şu Zoilus kim öyleyse?

Basının iki temel görevi, haberleriyle kamu adına her tür iktidarı denetlemek ve gerçeğe ulaşmak için her türlü görüş ve sesin kamuya ulaşmasını sağlamaktır. Bu görevlerden biri sınırlamaya uğrarsa ülkede basın ve ifade özgürlüğü, dolayısıyla demokrasiden söz etmek imkansız hale gelir. Bugün gazetelere, haber ajanslarına, televizyon ve internet sitelerine getirilen sansür, kısıtlama ve baskılar özgür medyanın işlevini hedef almaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...