17 Şubat 2015 00:29

Eşitlik için mücadele!

Eşitlik için mücadele!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Meşhur 2023 hedeflerinden en dikkat çekeni: Türkiye’nin 2023 yılında ilk on ekonomi arasına gireceğiydi. 2023 bile gelmeden bu hedef bir yanıyla gerçekleşti! Türkiye işsizlik oranında ilk on ülke arasına girdi bile…
Bunu boş ver başka verilerden söz et, diyen varsa: Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan kadın-erkek eşitliği sıralamasında, sıralamaya dahil edilen 135 ülke arasında 124. sıraya gerilediğimizden söz edebiliriz. Birleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya, Katar gibi ülkelerden gerideyiz. Daha eşit olmayı başardığımız ülkeler ise; Suudi Arabistan, Suriye, Çad, Pakistan ve Yemen.
***
Dün TÜİK tarafından açıklanan verilere göre 2014 yılı kasım ayı işsizlik oranı yüzde 10.7’ye çıkmış durumda. 2011’den sonraki en yüksek işsizlik oranı. Yazının başındaki “ilk on” başarısını bu orana borçluyuz!
Bizi ilk ona sokan 10.7 oranına bir de kadın-erkek yönüyle baktığımızda eşitsizliğin ayak izlerini çok net görebiliriz. 10.7’lik oran, erkeklerde yüzde 9.7’ye inerken, kadınlar için işsizlik oranı yüzde 13.
Nasıl olmasın?
OECD ortalaması yüzde 62 olan kadınların iş gücüne katılımı bizde yüzde 30.5. 
Başka bir anlatımla; kadınların yüzde 70’i evlere hapsedilmiş durumda. Gerçi bu hapsolma hali sadece evlerde değil, sokakta, işyerinde, okulda ve Özgecan örneğinde olduğu gibi minibüste de kadınların yakasını bırakmıyor.
İktidar koalisyonu, fıtrat adı altında bu Orta Çağ karanlığının, mahalle baskısıyla, gelenek ve göreneklerle devamını gerici eğitim sistemini kökleştirerek “sürdürülebilir” kılmaktadır. Zorunlu din dersi dayatması, tek dilli eğitim zorlaması, karma eğitim karşıtı adımlar, dincilik eğitiminin anaokulu çocuklarına kadar götürülmesi nice kadın cinayetinin de toplum genelindeki meşruiyetinin kurumsal kaynaklarını beslemektedir. 
***
Kadınların yüzde 70’inin iş gücü dışına atılması yanında iş gücüne katılma “şansı” bulan yüzde 30’luk azınlık için de tam bir eşitsizlik hüküm sürmektedir. Yüzde 70’i iş gücüne katılan (iş arayan) erkeklerin yüzde 68.8’i iş bulurken, iş gücüne katılan yüzde 30 kadın nüfusun sadece yüzde 30’u iş bulmaktadır.
***
Demek ki, çalışabilir yaş ve yetenekteki kadınların yüzde 30’u çalışma “özgürlüğüne” sahip ve bunların da sadece yüzde 30’u çalışacak iş bulmaktadır. 
Çalışacak iş bulamayan kadın, evde kocasına, babasına, oğluna ekonomik olarak bağımlı kalmaktadır. Ekonomik bağımlılık, kadının siyasal ve toplumsal iradesine de yansımakta, seçim zamanları hangi partiye oy vereceğine kadar başındaki “ekonomik erkek” tarafından yönlendirilmektedir.
Çalışma şansı bulan yüzde 30’un yüzde 30’u ise sokakta, evde, işyerinde, sendikada her türden psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakılmakta ve ücret konusunda da erkeklere göre eşitsizliğe mahkum kılınmaktadır.
***
İktidarın, işsiz kadına çözüm önerisi; sosyal yarım ve mikro kredi uygulamasıdır. Her ikisi de kadının yoksulluğunun esas sebebi olan esareti kırmaya değil, aksine bu esareti kalıcı kılmaya yöneliktir.
İşin acı yanı, muhalefet partileri de “iktidar olduklarında”  benzer yardımları sürdürme sözleri vermektedirler. Bakmayın seçimlerde üç beş kadın aday göstermelerini, mesele üç beş kadın aday meselesi değildir!
Çözüm konusunda aslında Özgecan’ın vahşice katledilmesine karşı kadınların verdiği ve günlerdir devam eden bütünleşik tepki bir ipucu sunmaktadır. Birkaç günlük tepki bile, “toplumsal ahlak” normlarının toplum genelinde tartışılır olmasına olanak sağlamıştır.
Şimdi, Özgecan üzerinden toplumsal ahlak(sızlık)ın sorgulandığı bu mücadelenin, kadını “ikinci sınıf” yurttaş konumuna iten üretim ilişkileri bütününe yönelik hale gelmesi, 8 Mart’a giden süreçte mücadeleci kadınların kararlılığına bağlıdır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...