16 Aralık 2014 01:00

Kalkınma üzerine: Üretkenlik sorunu

Kalkınma üzerine: Üretkenlik sorunu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İzzettin Önder Hocam, konuyla ilgili cumartesi günkü ikinci yazısında, -haklı olarak- her ekonomik gelişmenin maliyeti olduğuna ve hatta doğrudan ölçülebilir ekonomik çıktı yaratmayan faaliyetlerin bile alternatif maliyeti olduğuna değiniyor.
Bu gerçeklik, bilimsel sosyalizmi diğer bazı sosyalist yaklaşımlardan (ütopikler gibi) ve anarşistlerden ayıran en temel kırılma noktalarından biridir. İşçiler ve üretici köylüler, sosyalist iktidarın inşa ve kalkınma sürecinde, çarlık rejiminde çalıştıklarından daha fazla çalışmışlardır. Fakat bu çalışma, kapitalist tarzda bir tür “üretkenlik artışı” arayışının sonucu değildir. Sovyet halkları bir bütün olarak kendi gelecekleri için çalışmışlar ve bu çalışmanın sonucu sadece sosyal hizmet artışı değil, gelir ve refahlarında da artışa neden olmuştur. Bu refah artışıdır ki, o dönemde tüm kapitalist ülkeler krizle boğuşurken sosyalist üretimin çıktısının halk tarafından alınabilmesini ve kapitalist ekonomilerdeki “aşırı üretim” krizinin yaşanmamasını olanaklı kılmıştır.
1929-1933 ve 1933-1937 beşer yıllık planlarında büyük role sahip Walter Polakov, bilimsel yönetimin temelindeki farklılaştırılmış ücret sisteminin Taylor’un “prim sisteminden” farkının, bu ödemenin yönetim tarafından işçilere verilen bir “bonus ödemesi” olması değil, işçilerin kendi emekleri sonucunda kazandıkları bir ücret olduğunu söyler. Değil mi ki, Stahanovist işçiler, daha çok ücret elde etmek amacı olmaksızın kendi istekleriyle, şarkılar ve marşlar söyleyerek daha uzun süre çalışmışlar ve verimlilik açısından o güne kadar var olan tüm değerleri alt üst etmişlerdir. Bu akıma ismini veren Alexei Stahanov’da, ekibiyle birlikte geliştirdiği iş bölümü yardımıyla 19 Eylül 1935’te, o güne kadar 102 ton olan günlük kömür kırma rekorunu 227 tona taşımıştır. Stahanov ve ekibi belki prim almamıştır ama 1936 yılı Stahanovizm yılı ilan edilmiştir!
Stalin, Bolşevik Partideki “sağ sapma” üzerine gerçekleştirilen tartışmalarda, Rikov’un “Beş Yıllık Plan’ın merkezi düşüncesinin ulusal emeğin üretkenliğinin artması” iddiasına karşı şunları söyler:
“…Bizim ihtiyacımız olan, ulusal emeğin üretkenliğinin herhangi bir artışı değildir. Bizim, ulusal emeğin üretkenliğinin belirli bir artışına, ekonominin sosyalist sektörünün, kapitalist sektör üzerinde üstünlüğünü sistematik olarak güvence altına alan bir artışa ihtiyacımız var. Genelde emek üretkenliğinin artmasına, gerek kapitalist gerekse de kapitalizm öncesi bütün toplumlar ilgi duyar. Sovyet toplumu, bütün öteki toplumlardan tam da, emek üretkenliğinin herhangi bir artışıyla değil, öteki biçimler karşısında, özellikle de ekonominin kapitalist biçimleri karşısında, ekonominin sosyalist biçimlerinin üstünlüğünü güvence altına alan, böylece kapitalist ekonomik biçimlerin alt edilip geriletilmesini sağlayan bir artışa ilgi duymasıyla ayrılır”.
***
Bu yazıda kısaca bir konuya daha değinelim: Sosyalist ekonomiyi kapitalist ekonomiden ayıran temel unsur kamusal mülkiyetin varlığı değildir. Eğer öyle olsaydı, gerçekten de kamuyu temsilen devlet bürokrasisi gelişir ve artığa el koyarak “kamusal çıkarlara” uydurulmuş yeni bir tip ayrıcalıklılar zümresi oluştururdu. Nitekim Stalin sonrasında,  Kruşçev  ve onun takipçisi revizyonistler, tüm bu hastalıkları ortaya çıkartıp yaygınlaştırmışlardır.  Sosyalist ekonomide (bilimsel sosyalizm uygulamasında) üretim araçlarının mülkiyeti kamusal değil toplumsaldır. Çıkarlar da kamusal çıkarlar değil, toplumsal çıkarlardır. Tartışmayı beslemesi için kamusal ve toplumsal çıkar/yarar arasındaki fark ile ilgili benim 24 Aralık 2013 tarihli “Kamu Yararı İçin Yolsuzluk!” (http://www.evrensel.net/yazi/70142/kamu-yarari-icin-yolsuzluk) yazımı ve Özgür Müftüoğlu’nun 12 Aralık 2014 tarihli “Kimin Yararı, Kimin Düzeni? Kamunun mu? Toplumun mu?” (http://www.evrensel.net/yazi/72935/kimin-yarari-kimin-duzeni-kamunun-mu-toplumun-mu) yazısını önerebilirim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa