06 Ağustos 2014 00:10

Neşe ile çile arasında Dionysos’un kızları

Neşe ile çile arasında Dionysos’un kızları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

O vakitler kadınların içindeki ziller, erbaneler, borazanlar çalar, şarabın ve barışın tanrısı Dionysos’un çağrısı karanlık mutfaklarda yankılanır; elinin hamurunu, mutfak önlüğünü, memedeki bebeğini, despot kocasını, bütün günlük gaileyi gözü görmeyen kadınlar akın akın yollara düşerlerdi. Kimsenin anlamadığı dilde konuşan Maenad, kadınları esriyip kendilerinden geçene kadar, uzun ve açık saçlarını savura savura dans etmek, kahkahalarla gülmek için neredeyse bu dünyayı bir süreliğine terk ederlerdi. Anaerkil kültürün izleri henüz taptazeyken neşe, eski mutlu günlerin sebebi unutulmuş bütün ritüellerinde kadınlığın bir tezahürüydü. Bu yüzden kadını köleleştirmek, zapturapt altına almak, anaerkinin altın çağlarının bütün izlerini belleklerinden silmek için önce onun neşesine, savrulan saçlarına gem vurmak isteyen egemen sınıflar kolay bir işe girişmemişlerdi. Maenad, ruhu yerin altına gömüldükçe artan uğultusuyla hep tehdit edici, düzen bozucuydu bu yüzden.
Kadınlığın dize getirilmesi zaman aldı. Euripides Bakkhalar adlı kitabında dişil maneviyatın fethinin başladığı ilk zamanlardaki çatışmaları anlatır bir güzel. Sonrası da bildiğimiz gibi tufandır zaten.
Böylece kendisini Dionysos kolonisinin bir parçası gören kadınların İsa’ya nişanlanmasının, neşenin yerini çileciliğin almasının, özgür kadın ruhunun giderek cadılıkla itham edilerek ateşlere atılmasının zamanları geldi. Şarap İsa’nın kanına dönüşerek yeni düzene ait ritüelin bir nesnesine dönüştü. Roma İmparatorları Dionysos dininin kadınlarını kovuştururken önce onların salık, uzun saçlarını bağlamıştı; şenliklerde “anlaşılmayan diller konuşan” kadınları Hıristiyanlığın bedensel hazzı reddeden, kadının neşesinin kahkahasının duyulamaz olduğu kilisede buhurdanların, tütsülerin, ağır başlı törenlerin basıncı altında tarihin uzak geçmişine gönderdi.
Yıllar yıllar geçti sonra. Kapitalizmin fabrikalarının ihtiyaç duyduğu emek disiplini, zaman ve mekân algısı farklı tebaayı kontrol edilebilir kadın ve erkek bedenlerinin toplamı haline getirmeye giriştiğinde, beklenmedik bir araya gelişlerin yol açacağı siyasallaşmadan korktuğu için öğretilmiş ciddiyeti çok önceleri teklifsizce birbirine temas eden insanların arasına bir bariyer olarak dikti. Neşe, kahkaha, karnaval, şenlik vb. şimdi tümüyle sermayenin bir parçası haline gelerek yeniden inşa edilen insan bedeni ve ruhunun tehlikeli kaçış alanlarıydı ya, şimdi bunun yasaklanması da gerekmiyordu artık; fabrikaya görünmez transmisyon kayışlarının sürüklediği bir meta haline gelmiş insan evladının bedeni, ruhu ve hafızası da ele geçirilmişti.
Di’li geçmiş zamanlarda bunlar oldu.
Dünyanın hiçbir yerinde insan etinden beslenen iktidarlar kendi atalarının ezilenlerin, tabii en önce kadınların neşesinden duyduğu korkuyu unutmadı. Kadınların kahkahasına dayanamayan, bizdeki zamane aklı evveller, kendi sınıflarının zaman içinde gelenekselleştirdiği geçmiş pratiklerden hiç ders almamış gibiler. Bir şeyi üzerine hiç konuşmayarak yok sayma veya içini boşaltarak kapsama eğilimini atalarını mezarlarında ters döndürecek biçimde ihlal ediyorlar. Bu iyidir ama. Şimdi kadınlar hiç yoktan, durup dururken kahkahalar atmaya başladılar. Üzümler Dionysos’un şarabına dönüşmeye, bağlı saçlar çözülmeye, kadın neşesinin olmazsa olmazı ironi ve alay dizginlerinden boşalmaya başladı.
Neşenin ve kahkahanın ahmakça ve önünü arkasını düşünmeden yapılan bir müdahalenin değil, sadece muhafazakar bir hükümetin sapkın müdahalesinin değil; muhafazakar ve kof kendine güvenin denetimsizce ve üstelik burjuvanın birikmiş deneyimlerinden azade koyverdiği sınıfsal bir refleksin muhatabı olduğu görülüyor. Etki tepkiyi doğurur. Aynı sınıfsal refleks ezilenlerin kadın cinsinin saflarında da görülüyor. Kahkaha ve neşe hakkı bu hantal, kaba ve künt iktidarın kalelerini sarsmak için savunuluyor.
Kim tahmin edebilirdi ki gülüşümüz, gergefteki özgürlük bayraklarını işleyecek ince ve narin iğnelere dönüşecek? Burjuva aklını muhafazakar bönlükle harcayan Arınç’ın benzerleri, düzenin etine batacak bu iğneleri kadının zarif parmaklarının arasına kendi elleriyle yerleştirecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa