Unutulacaklar listesi!
Fotoğraf: Envato
Beynin en önemi fonksiyonlarından biri hafızada sürekli temizlik yapmasıdır. Eski bilgiler yerini yenilere bırakırken, acı anılar da “unutulanlar” kısmına atılır.
Acıyı biriktirerek yaşayamaz insan doğrudur.
Bazı acıları, kanayan yaraları unutmadan geleceğe bakmak da mümkün değil. Bu da doğru...
Ancak insanın birey olarak yaşadığı acıları/anıları unutması ile toplum olarak unutması ve nihayet devletin unutması(?) birbirinden farklı sonuçlar doğurur.
İki buçuk yıl geçti Roboskî’nin üzerinden. Neredeyse unutuldu…
Henüz bir ay olmadı Soma katliamı yaşanalı ama çoktan gündemdeki önemini yitirdi.
Beyin unuttukça geçmişi ya da hatırlanamaz dehlizlere attıkça acıyı, onunla yüzleşmesi de mümkün olmuyor insanın.
Yüzleşme olmadan hesaplaşma, hesaplaşma olmadan da dersler çıkartılamıyor daha güzel günleri örgütlemek için.
Oysa iktidar toplumun unuttukları üzerine yeniden ve yeniden inşa ediyor acıları!
301 işçinin nasıl katledildiği unutulduğu(!) içindir ki, bugün taşeron batağını kurutacak adımlar değil, taşeronu yaygınlaştıracak düzenlemeler tartışılıyor Mecliste.
Otuz yılda yitirilen on binlerce insan unutuldu ki, bugün yeniden duvarlar örebiliyor devlet halkıyla kendi arasına.
Bu unutma oyununda en önemli rol, devlet ile birey arasında konumlanan siyasal ve toplumsal hareketler oluyor.
Yaşanan neredeyse her belanın, devam etmekte olan sınıf savaşında tekelci burjuvazinin işçi sınıfına karşı “kazanımı” ile sonuçlandığının unutturulması,
Kapitalist üretim ilişkilerinin yarattığı “gerçek boyunduruğun” insanları demokrasi mücadelesine yöneltmesinde, sınıfsal çelişkilerin ve sınıf mücadelesinin unutturulması ve sınıfsal/toplumsal hareketlerin “orta sınıf isyanı” olarak tanımlanması,
Uluslararası tekelci burjuvazinin ve kapitalist devletin sermaye birikimi için talan ettiği doğanın savunusunu ideolojiden “bağımsız” bir doğacılığa indirgemesi,
Sendika bahsi açılınca “sınıf sendikacılığının” klasiklikle suçlanıp unutturulması ve yerine toplumsal hareket sendikacılığının yapıştırılması.
İçinden geçilen süreç -yaşanan tüm saldırılara rağmen- işçi sınıfının kölelik düzenine karşı irili ufaklı hareketlenmelere giriştiği bir süreçtir.
Yukarıdaki “unutulacaklar” ya da “unutturulacaklar” listesi ne kadar uzunsa, Türkiye işçi sınıfının acı ve mücadele belleği o kadar güçlüdür!
Kavel direnişinden 15-16 Haziran’a, Zonguldak madenci yürüyüşünden TEKEL direnişine unutulacak listelerini silip atmıştır.
İçinden geçtiğimiz dönem, sınıfın sadece “tam karşısında duran(lar)” ile değil, yanında gibi gözüküp “unutulacaklar listesi” hazırlayanlarla da hesaplaştığı bir süreçtir.
- Kadının adı var! 08 Mart 2018 00:56
- Sefalet endeksinde zirveye 22 Şubat 2018 00:15
- Teknolojik asimetri 08 Şubat 2018 00:54
- Merkez Bankası bağımsız! 18 Ocak 2018 00:58
- Enflasyon nereye 04 Ocak 2018 00:54
- Rant azaldıkça kavga büyüyor 28 Aralık 2017 00:34
- Rekorlu ekonomi 14 Aralık 2017 00:56
- 2018 gelirken… 07 Aralık 2017 00:22
- Davul zurna az! 23 Kasım 2017 00:53
- Kurdan kaleler, kırılgan beşler... 09 Kasım 2017 00:15
- Sanal ama gerçek! 25 Ekim 2017 23:09
- İstikrarın faturası kadın ve gençlere... 19 Ekim 2017 00:15