16 Mayıs 2014 00:23

Mücadele nereye bağlanacak?

Mücadele nereye bağlanacak?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

13 Mayıs 2014 günü saat 15.10’da Soma’da meydana gelen büyük maden “kazası”ndan beri Türkiye’nin her yerinde, emekçiler geçler, emekten yana çevreler sokağa çıkarak bu büyük işçi katliamını ve iş cinayetlerini protesto ediyorlardı. Dün ise Türk-İş, DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin çağrısıyla işçiler ve kamu ekçileri bir günlük greve çıktı. Başlıca kent merkezlerinde buluşan işçiler ve emekçiler, dün gün boyunca Hükümetin, patronlarla iş birliği içinde onların kârlarını artırma politikalarının kaçınılmaz sonucu olan iş cinayetlerini lanetlediler; Hükümetten işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda denetim artıracak önlemler almasını istediler.
Sendikaların emek çevrelerinin tepkilerine paralel olarak birçok lise ve üniversitede öğrenciler dersleri boykot ettiler. Çeşitli emek çevreleri, basın açıklamalarıyla, bu konuda tepkilerini dile getirdiler.
Bu tepkilere hükümetin yanıtı; TOMA’larla, çevik kuvvet şiddetiyle, cop, gaz ve suyla yanıt vermek oldu; gözaltılar yaşandı. Bu polis şiddetinden Somalılar bile azade tutulmadı; Başbakanı protesto eden ve bu büyük işçi cinayetinden hükümeti sorumlu tutanlara karşı polis bilinen vahşi yöntemleriyle saldırdı.
Yüzlerce işçinin bu büyük işçi katliamının kurbanı olması elbette başta işçiler olmak üzere halkın her kesiminde büyük bir infial uyandırmıştır. Bu vesileyle Türkiye’nin nasıl bir vahşi sömürü cennetine dönüştürüldüğü ve işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesinin işçi sınıfının yaşam ve insan yerine konma mücadelesi olduğu bir kez daha yaygın biçimde gündeme gelmiştir.
Bu nedenle de;
1- Şu günlerde Meclise gönderilme hazırlıkları olan ve taşeronlaştırmanın zeminini genişleten, “kiralık işçilik”, “özel istihdam büroları” düzenlemeleriyle de birleşen “Taşeron Yasası”nın yeniden ele alınması önem kazanmıştır. Çünkü bu son büyük işçi katliamıyla çalışma yaşamının nasıl bir iş güvenliği ve işçi sağlığı sistemine ihtiyacının olduğu, taşeron sisteminin tümüyle kaldırılmasının gereği geniş işçi yığınları için daha görülür hale gelmiştir.
2- Hükümetin emek düşmanı politikalarına ve patronların keyfi uygulamalarına karşı işçiler ve kamu emekçileri arasında bir öfke birikiminin olduğu her vesileyle ortaya çıkmaktadır. Sendikal mücadele hattının bu öfke birikimini de dikkate alarak; işçilerin, emekçilerin haklarına ve canlarına yönelen sermaye güçlerinin vahşi saldırılara karşı grevlerle, direnişlerle yanıt verecek bir mevziye girmesinin gereği mücadeleden yana işçiler ve sendikacılar için artık tartışılmaz olmalıdır.
Elbette sendikal mücadelenin bugünkü koşulları dikkat alındığında konfederasyon ve sendikaların Soma’daki büyük işçi katliamına verdikleri yanıtın hem boyutları hem de pratikte uygulanışı elbette birçok yönüyle tartışılabilir ve tartışılmalıdır da.
Örneğin DİSK ve KESK’in ortaya konacak eylemin en geniş emek cephesini kapsayan bir çıkış olması için hangi girişimleri yaptığı, daha nelerin yapılabileceği, tartışılmalıdır. Özellikle de en büyük konfederasyon olarak Türk-İş’in önce “Bir hafta boyunca günde üç dakika iş bırakma” gibi hiç bir anlamı olmayan kararlar almasının, ancak tepkilerden sonra “bir günlük iş bırakmaya karar vermesi” ile Türk-İş üst yönetiminin Hükümetle ilişkileri şiddetle sorgulanmalıdır.
Ancak bu gün burada Hak-İş, Memur Sen gibi sendika merkezlerinin Türk-İş kadar bile sorunu gündeme almamalarının hiçbir açıklaması olamaz. Tabii “Hükümetin arka bahçesi olmuş olma” ötesinde! Kamu Sen de bu büyük iş cinayeti karşısında bir tutum almayarak nerede olduğunu göstermiştir.
Artık şu açık ki bir yandan özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı (taşeronun tümden yasaklanması) mücadele öte yandan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini uygulanması ve denetiminin nasıl olması gerektiğine karşı mücadele emek mücadelesinin en önemli iki gündemi haline gelmiştir. Bu ise bu iki konunun artık bir yandan işyerlerinde ve ülke sathındaki günlük sendikal mücadelenin öte yandan da TİS’lerin en önemli maddeleri olmasının bir zorunluluk haline gelmesi demektir.
Bundan sonra da gerek gazetemizde gerekse bu köşeden tartışmaları bu çerçevede sürdüreceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...