08 Mayıs 2014 07:14

Kültür suikastı

Kültür suikastı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hani Tayyip Efendi, şekeri zıplayınca olur olmaz yerde “Vandallar yine yaktılar, yine yıktılar” diyor ya, şu “vandal” kim ola ki diye sözlüğe yeniden bakayım dedim.
Şöyle diyor devletin TDK’si: “Miladın başlangıç yıllarında yaşayan ve Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlarda acımasızlığı ile ün salan bir Doğu Germen halkı.” Mecazı da şu: “Eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan; bunların değerini bilmeyen kimse ya da halk.”
İster gerçeğini alın, ister mecazını parmak iktidarı gösteriyor. 1 Mayıs bir savaş, İstanbul da bir savaş alanı değildi ama iktidar polis gücünü kullanıp güzelim şehri kuşattı ve halkına  vandal Germenler gibi gün boyu saldırdı.
Söze böyle girdim ama bu yazı, bir 1 Mayıs yazısı olmayacak. Geçen yılki yazımı okuyun, üzerine de kırk bin sivil, resmi, çevik, trafik, kasklı kasksız, Tomalı akrepli, yılanlı çıyanlı  polisi koyun, işte size bu yılın 1 Mayıs’ı… Yeni bir şey yok!
Vandalların savaş kıyıcılığını biliyoruz, gelelim sanat kıyıcılığına! Heykeller, anıtlar, sanat galerileri bu iktidarın on iki yıllık marifetiyle mi yıkılıyor? Hayır. Gürdal Duyar’ın “ Güzel İstanbul” heykelinin Hoca Erbakan’ın hışmıyla başına gelenleri yazmıştım. Ankaralı Melih’in tükürük salya heykel değerlendirmesini biliyorsunuz. Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı”, Başbakanın “kellesi vurula” buyruğundan sonra insanlık adına utancından zaten yıkılmıştı. İlk kepçeyi beklemeden.  
Refah Partisi, 1993 seçimlerinde İstanbul’a oturduğunda efendilerin ilk tartıştığı konu, yeteri kadar “milli” olmadığını düşünerek “Bizans surlarını yıkalım mı yıkmayalım mı?” olmadı mı? Vandallar, surları yıkamadılar ama on iki yılda yakılan yıkılan, çöplüklere atılan heykellerin çetelesi tutulacak gibi değil.
Bay Erdoğan’ın Yenikapı sahilini doldurtup yaptırdığı “Yenikapı piknik-miting alanı”nda bir mezbeleliğe atılmış Heykeltıraş Metin Yurdanur’un Yaşar Kemal Heykeli’ni görmüşsünüzdür. Görmediyseniz gidin görün. Türkiye Yazarlar Sendikası yöneticileri, ilk başkanlarını o çöplükte gitti gördü. Yetkililerle görüştü. Siz evinize gidin, biz burayı silip süpüreceğiz, dediler. Ancak ne gelen var ne giden. Heykelin çevresi yine şantiye alanı, yine moloz mıcır. Ipıssız, vandallar bile terk etmiş alanı.
O çöplüğün temizlenmesi yeter mi? Vicdanlarını temizlemeliler önce. Bir ülkenin kültür değerlerine saygısızlık, vandallık değilse nedir ki?
Bugünlerde iktidarın başka bir hızarı da yine Yazarlar Sendikasının Edebiyat Müze-Belgeliği için işliyor. Polis karakoluna dönüşen Atatürk Kültür Merkezinden, viran olan Emek Sineması’ndan sonra, sendikanın on iki yıllık emeğini de çalmak, Müze Belgeliği boşaltmak istiyorlar. Ne için? Yıldız Sarayı’nın eser deposu yapmak için.
Tam Aziz Nesinlik değil mi? Bir müzenin eserlerini boşaltacaksın, oraya sadece saklamak için başka eserler koyacaksın. İroni bu olmalı!
Sevgili TYS Başkanlarımızdan Cengiz Bektaş’ın “Yaşama Kültürü” köşesinde Belgeliğin kuruluş serüvenini, başına gelenleri okumuşsunuzdur. Çocuğu gibi özenle koruyup büyüttüğü müzeyi, bir bavul cinayetiyle ortadan kaldırmak istiyorlar. Bektaş’ın emeği unutulacak gibi değil.  
Geldik bugüne… İki beş yılda Kültür Bakanlığı ile yapılan protokollerle kullanımı süren müzede kimler yok ki? Kırk kuşağının Barikat Arif’i (Arif Damar), sözcüklerin simyacısı Melih Cevdet Anday, şiirin sonsuz göçebesi Cemal Süreya, edebiyatın kırk ayaklı karıncası Asım Bezirci, Halil İbrahim Bahar, Güngör Gençay, Mehmet Seyda, Sendikanın Kurucu Başkanı Aziz Nesin, Şükran Kurdakul, Enver Gökçe, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Nâzım Hikmet…
Alın yazarlarınızın ilk baskı kitaplarını, yazı gereçlerini, el yazısı taslaklarını, düşlerini, anılarını, emeklerini burayı depo yapacağız, diyorlar. İskenderiye Kütüphanesini yakan Bizanslı, Romalı ya da Arap vandallar, Sultanahmet hamamlarında kitapları ateşe atan Osmanlı külhanları… Onlar da böyle yapmadı mı? İstenen, halkın çağdaş okuma kültürünü, kaynaklarını daraltmak, silip süpürmek değil mi?
Ece Ayhan’ın “Çanakkaleli Melahat”i yazdığı daktilosu, Melih Cevdet’in “Rahatı Kaçan Ağaç”ı, Cemal Süreya’nın diviti, yazı lambası, Bezirci’nin ucu yanık kalemleri, Enver Gökçe’nin “Eğin Türküleri”, Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım’a mektupları, Orhan Kemal’in Zihni Anadol’a imzaladığı anı fotoğrafı…Şimdi her şey kutularda, çuvallarda.
Belgeliğe öğrenciler, memurlar, işçiler geliyordu. Yazarların nesnelere sinmiş ruhlarına dokunmak, onlarla soluk almak için. Gelmesinler, dediler. Nereye gitsinler? Medreseye, camiye, tarikata, mollaya…
TYS,  40. doğum gününde bu vandallıkla da boğuşuyor. Yazarların özlük ve telif hakları, özgürlükleri gibi daha yaşamsal sorunlar için savaşım vermek varken böyle bir haksızlıkla uğraşmak da böylesine vandal yöneticilerin ülkesinde olur ancak. Kültür denince gölge oyununu, sanat denince yazmacılığı, edebiyat denince peygamber kıssalarını, pehlivan tefrikalarını anlayan iktidarlarla kıyamette de uğraşacağız anlaşılan..
TYS de bu cehaletle, ceberutlukla cebelleşiyor iki yıldır. İhtarlar, davalar, temyizler derken sorun pek çözülecek gibi de görünmüyor. Bakanlık, sendikaya Belgeliği boşaltmaları için bir aylık süre vermiş, gün bugün doluyor. Siz bu yazıyı okurken o değerli yapıtlar, sokağa saçılacak belki de. Sendikanın isteğiyse yalnızca yeni bir yer. Bunun için görüşmek de istediler Kültür Bakanlarıyla. Önce Ertuğrul Günay’la, sonra da Ömer Çelik’le. Kapı duvar.
Artık bakanlıktan da umudu kesmiş görünüyorlar. Bunun için bu vandallık, yazarlarını vurmasın diye bugün bir basın toplantısı yapacak yazarlar. Sizi de bekliyorlar. Öyküleriyle, romanlarıyla güldüğünüz, öfkelendiğiniz; şiirleriyle hüzünlenip içlendiğiniz yazarlarınızla, şairlerinizle tanışın, onları bu “kültür suikastı”ndan koruyun diye.    
Ne diyordu sözlük vandallar için? “Eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan; bunların değerini bilmeyen kimse ya da halk.”
Ben sözlüğün yalancısıyım. Vandal kim, siz söyleyin artık!
TYS Basın Toplantısı: Bugün saat 10.00’da Beşiktaş Barbaros Bulvarı,Yıldız Sarayı Dışkarakol Binası Sendika Merkezinde.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...