22 Nisan 2014 00:38

İşçiler öğretiyor!

İşçiler öğretiyor!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kumport işçileri,
Greif işçileri,
Punto Deri işçileri,
Karaca Tekstil işçileri,
Dedaş işçileri,
Luna Elektronik işçileri,
Çelikler Seyitömer işçileri
ve daha niceleri… Daha niceleri, işten atmalara karşı işçi sınıfının direniş örneklerini oluşturdu geçtiğimiz bir yıl içerisinde.
İşçi sınıfının 2014 1 Mayıs’ı için gündemi: Taşeronlaştırmaya, iş cinayetlerine, işten atmalara karşı birlik, dayanışma ve mücadeledir.
Yolsuzluğu, baskıyı, saldırıyı, sendikal bürokrasinin ayak oyunlarını, işsizliği ve ölümü en somut haliyle yaşadı işçi sınıfı.
Tüm bunları yaşarken de “sınıf mücadelesi”nin statik bir tespit ya da soyutlama olmadığını, aksine içine girdikleri tekil direniş alanlarının mücadelenin kendisi olduğunu deneyimlediler.
Nakış nakış dokurken nakış işçileri örgütlülüklerini, tek başına değil ancak birlikte kurtuluş olduğunu hem görüp hem gösterdiler.
***
İşten atılan Luna Elektronik işçisi Ünsal Akça, gazetemize yazdığı mektupla, çalıştığı süreçte karşı karşıya kaldığı iki temel boyunduruğa vurgu yapıyor: Birincisi zaman boyunduruğu…
“İşe girerken ve işten dönerken hep oğlumu uyurken görüyordum. Yani geriye dönüp baktığımda oğlumla geçirdiğim hiçbir özel zaman olmadığını anladım. Çünkü hep çalışmak zorunda olduğum için oğlumla ne oyun oynayabilmiş ne de onun derslerine yardımcı olmuştum. Ve bu 7 sene böyle geçti. Şimdi düşünüyorum da oğlumun nasıl büyüdüğünü görememek bana koyuyor. Kaybettiğim bu zamanı geri alamıyorum o yüzden en azından bu yaşından sonraki hayatımda oğlumun nasıl büyüdüğünü görmek istiyorum. Benim hayatım iki şey üzerine kurulu. Çok çalışmak ve uyku. İşte ben örgütlü olmayı bu yüzden istedim. Yani 8 saat iş günü, 8 saat uyku 8 saatimi de ailemle geçirmek istiyorum. Acaba çok mu şey istiyorum...”
İşçi Akça’nın ikinci vurgusu ücret boyunduruğu üzerine: “Bunca yıl uzun saatler çalışmak zorunda kaldığım halde hâlâ büyük borç içindeyim. Tabii ki bunun nedeni sermayenin işçiye yani bana verdiği değerdir. Hem çok çalışacaksın hem ücret bakımından ezileceksin. Yani çok iş az para (asgari ücret ) artık asgari ücretle çalışmak istemiyorum. Çünkü ortada bir pasta var ve ben artık o pastadan kendime düşen payı istiyorum. Alın terimin karşılığını istiyorum. Eşit iş eşit ücret felsefesiyle bunu hak ettiğimi düşünüyorum. Acaba çok mu şey istiyorum…”
İşçi Akça, her iki boyunduruğun da farkında olarak çalışma hayatını sürdürmüş. Onun sadece emek-gücünü yenileme alanı olarak da “aile hayatı”nı sürdürmüş.
İki boyunduruk alanıyla ilgili olarak şunu soruyor: “Çok şey mi istiyorum?”
İşçi Akça ve direnişteki binlerce işçi kardeşi “çok şey” değil, -onun da belirttiği gibi- pastadan kendilerine düşen payı istiyorlar.
Bu nedenle mevcut işçi direnişlerinin tamamı “hak mücadelesi” örnekleridir: Çalışma hakkı, insanca bir gelirle yaşama hakkı, boş zaman hakkı, sendikal örgütlenme hakkı, işçi sağlığı hakkı ve sosyal haklar…
***
Günlük burjuva politikasının dolambaçlı ve kirli yollarından sıkılanlara, yolsuzluğun temel beslenme alanını merak edenlere, iş cinayetlerinin sebeplerini öğrenmek isteyenlere, ekonomik yaşamın milyonlarca emekçiyi ilgilendiren yüzünü görmek isteyenlere işçi direnişleri öğretiyor…
İşçi direnişleri, bir şey daha öğretiyor: Bir şeye karşı olmak, o şeyi kendiliğinden değiştirme gücü vermez kimseye. Mevcudu değiştirecek olan, yegâne şey birleşik sınıf mücadelesidir…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...