08 Nisan 2014 00:07

Bireysel iyi, toplumsal kötü

Bireysel iyi, toplumsal kötü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Üçüncü köprünün ayak fotoğrafı gösterilerek oy istenen kitleler için o ayağın yapımında öldürülen üç işçi ne ifade ediyor?
Bu sorudan AKP’ye oy verenleri “az akıllı” olarak suçlayacak bir sonuç çıkmaz.
Aksine, toplumun neredeyse tamamı tarafından üçüncü köprünün esasen “ranta köprü” olduğu, doğanın bu uğurda katledildiği bilinmektedir. Dahası geçmişten günümüze, yolsuzluk ekonomisinin nasıl işlediği de büyük ölçüde bilinmektedir. Bu bilinirlik hali, AKP seçmeni açısından yerel seçimleri, “yola devamın” aracına dönüştürdü.
***
Yerel seçim sonuçları toplumun büyük kesiminde –geçmişte olduğu gibi- hayal kırıklıkları yarattı. Hatta belki toplumsal bir travmadan bile söz edilebilir. Öyle ya, onlarca tape saçılmıştı ortalığa ve iddialara(!) göre her yer yolsuzluk ve ranttı. Devlet “herkesin” devleti olmaktan çıkmış ve adeta bir gruba ekonomik çıkar sağlayan bir araca dönüşmüştü!
Yerel seçimlerde bunun cezası kesilmeliydi!
***
“Kapitalist sınıf kendisini politik olarak örgütleyebildiğinde ve diğer sınıflardan, kendisiyle eşit güçte bir muhalefetle karşılaşmadığında, devlet bu sınıfın bir aracı olacaktır” diyordu Marx.
Daha ne kadar sürer bilinmez ama yerel seçimlerin rant düzenini değiştirecek radikal bir sonuç ortaya koymadığı aşikar.
Süreç ile sonuç arasındaki tutarsızlığın temel nedeni, toplumsal olan ile bireysel olanın büyük ölçüde ayrışmasından kaynaklanıyor.
Burjuva parlamentarizmi seçmeni “birey”e indirgeyen bir sistemdir. Bu sistem, temsili bir demokrasi tahayyülü üzerinden kapitalist devlet yapısını güvence altına alır. Bireyin seçme hakkı(!) vardır. Bu seçme hakkı sağ-liberal iktisat yazınında seçmen oyunu satın alma aracı olarak yorumlar. Toplumdan ayrı bir politika alanı vardır. Politikacılar çeşitli vaatlerle birey-seçmenin oyunu almaya çalışır. Oyu geniş anlamda para olarak düşünürsek, birey-seçmen kendisine en çok getiriyi sağlayacağını düşündüğü politikacıya ya da politikacıları temsil eden siyasi partiye oyunu verir.
Bu sağ-liberal açıklama burjuva parlamentarizminin bir yönünü açıklasa da işçi sınıfı ve emekçilerin ve onların örgütlü güçlerinin davranışlarına açıklama getirmez. Sağ-liberal açıklama aslında olanı değil olması gerektiğini düşündüğünü anlatır. Kör ideolojiktir!
***
Geçen hafta AKP’nin yeniden seçilen belediye başkanlarından biri TV kanalında “Bizim 125.000 oy almamız çok doğal, çünkü ilçemizde zaten 100.000 AKP üyemiz var” diyordu. Bu itiraf(!) seçimlerin sadece “yola devam” aracı olduğu esas seçimin gündelik hayatta sürdüğünü göstermesi açısından önemliydi.
Yüz bin kişi neden AKP’ye gidip üye olma ihtiyacı hissetmişti?  
Tek bir cevabı yok bu sorunun ama üç şey söylenebilir: Bir kısmı, bu partiyi siyasal/ideolojik olarak kendisine yakın hissediyor olabilir, diğer bir kısım bu partinin “toplumsal çıkarlara” hizmet ettiğine inanabilir ve bir kısmı da kendi bireysel çıkarlarının artışı için bu partiyle ilişki kurmanın gerekliliğinin farkında olabilir.
Son grubun diğer üç grup içindeki payı arttıkça siyaset sandıktan çıkıp en saf haliyle ticari bir ağa dönüşür.
Bu noktadan sonra üç işçinin köprü ayağında öldürülmesi, toplumsal olarak tepki gösterilmesi gereken bir olgu iken bireysel olarak üstü örtülmesi gereken bir hal alır.
Çıkarın toplumsal olanı ile bireysel olanının birbirinden bu kadar koptuğu bir dönemde toplum için kötü olan birey-seçmen için “iyi” olabilir.
Bu durum gerçeği gölgelese de onu değiştirmez.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...