27 Mart 2014 00:08

Picasso’nun hırsızı

Picasso’nun hırsızı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Evimize hırsız girince “Hırsız var!” diye bağıramayacağız artık. Es kaza duyup da polis gelirse hırsızı değil ev sahibini götürüyor çünkü.
İsnat ne?
Başbakana hakaret!
Hırsız denince Başbakan geliyor nedense akla.
Her gün bir dava, her gün bir niza!
Siz siz olun, hırsıza hırsız demeyin bundan böyle!
Picasso’nun evine bir gece yarısı pencereden bir hırsız sızar. Yükte hafif, pahada ağır ne varsa üfürür. Pencereden atlayacağı sırada ressam, ay aydınlığında eline geçirdiği füzenle, bir parça kağıda hırsızın eşkalini çizer. Mal mülk değil de ışıkla gölge çekmiştir sanatçıyı.
Birinin derdi para
Birinin derdi hayal.
Kim nereden bakarsa öyle görür hayatı.
Neyse, ertesi gün elindeki eşkalle polis merkezine uğrar Picasso. Resmi verir. Polis müdürü, “Tamam efendim.” der. “Size bilgi verilecektir.”
Sonraki hafta Picasso, karakola yeniden gider. Polis müdürü, resmi çekmeceden çıkarır ve sanatçıya uzatır. “Efendim” der yeniden. “Verdiğiniz eşkale göre bir tencere, bir tava, üç at bir keçi bir de çalar saat tutuklanmıştır.”
Picasso’nun ebük Kübik resimlerini bilirsiniz. Barış, Avignonlu Kızlar, Guernica, Dans, Ağlayan Kadın tablolarını… Kareler, üçgenler, koniler, silindirler…
Bir kare hırsızın kafatası, bir koni hırsızın burnu, bir silindir hırsızın kolu bacağı… Polis müdürü, anlamamış resimden. Sizin de anlamanız gerekmez. Ama Picasso’nun sembolleri önemlidir. Hırsızı görünce “Hırsızzz! diye bağırmayın yeter.
Tava deyin tencere deyin, at deyin keçi deyin aman hırsız demeyin.
Gerçi tencere tava dediğinizde de davalık olabilirsiniz ama kısmet artık! Çalmanıza gerek yok. Çalan tavayla tencereyle değil, kutularla çalıyor. Ancak adalet aynı makama aynı cezayı vermiyor,
Tencere tavayla çalarsanız beş yıl, kutuyla kasayla çalarsanız üç beş ay…
Saba, sultanı yegâh, yürük semai, nihavent olursa on yıl, dört kol çengi, kolbastı, köçek havası olursa bir iki ay.  Kendi çalıp kendi oynarsa ceza yok. Bu yüzden Başbakan ve Bilal oğlan kendi çalıyor, kendi söylüyor.
Nasıldı o Ankara türküsü “Aman Şeker Oğlan, ustan Şeker Oğlan, anasına darılmış, damda yatan oğlan.” Emine Hanım’ın günahı ne! Usta babasına kızıp darılamayınca garip anasına kızıyor. Ona da kızamıyorsa gazete patronlarına, savcılara, şirket müdürlerine… O Rumeli türküsü de şöyle miydi? “Pencere açıldı Bilal Oğlan, piştov patladı / Varın bakın kanlı da Bilal yine hakladı” Bilal Oğlan da haklayıp paylıyor artık kaşığına kim çıkarsa.
Babasının oğlu! Teşbihte hata olmaz. Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olurmuş! Tapeler, kasetler saçılıyor ortalığa.  Çocuk bu, ne görürse onu yapıyor.
Çocukluğumda Eminönü kasetçileri vardı. Akşamdan sabaha seyyar tezgahların üstü altı Orhan Baba’nın, Ferdi Abi’nin kasetleriyle dolup taşardı. Her gün yeni kaset.
Aksaray-Taşlıtarla minibüs şoförleri Orhancılar-Ferdiciler diye de bölünmüştü. Kafaları attı mı arabaları sotalayıp levyeleri, krikoları, tornavidaları kapıp Allah ne verdiyse birbirlerine girerler, ortalık şenlik şıkırdım olurdu!
Şimdi kasetlerin teyplerin yerini CD’ler tapeler aldı. Yeni seslerse Hatip Erdoğan’la Hoca Fettullah… Aksaray-Taşlıtarla şoförlerinin bugün dinlediği müzik, Hatip’le Hoca’nın Ankara-Pensilvanya hattında dinledikleri kasetlere göre klasik sayılır. Arabeskin adı beddua, salya sümük hakaret; aranjmanın adı, kriptolu düet oldu.
Bu toz duman içinde AKP’nin üçüncü, dördüncü dönem tartışması da yapılmıyor mu? Yeni sulu komedi de bu herhalde. Recep İvedik 4’ten sonra, Recep Erdoğan 4. Çekilecek gibi değil.
Bu filmi yeni baharda bize izletemeyecekler.
Hırsızlıkları ise halkın parasıyla dört dönem dönen değirmen olamayacak. Hoş, benim evime girseler bulacakları bir şey yok ama yine de söyleyeyim.
Hani fukaraya evine hırsız girdi demişler de kapıyı üzerine kilitleyin, açlıktan ölsün demiş ya, benden çalacakları bir şey bulamazlar. Şiir, öykü, roman, birkaç tablo, birkaç biblo… Onlar da hırsızın işine yaramaz. Öyleyse gönül rahatlığıyla “Hırsız var!” diye bağırabilirim. Ata, keçiye, tencere tavaya lüzum yok!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...