21 Şubat 2014 00:11

Yerel seçimler emekçiler için bir fırsat-2 Emekçilerin siyasete müdahale imkanı

Yerel seçimler emekçiler için bir fırsat-2 Emekçilerin siyasete müdahale imkanı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu köşede çarşamba günü çıkan yazı şöyle bitiyordu: “…bu sistemde ulaşım, barınma, temizlik, aydınlama, asfaltlama, parklar, tarih ve kültür hizmetleri,… akla gelen her tür yerel yönetim faaliyetinde amaç, bu hizmetleri “yapan” siyasi kliğin (partinin) siyasi rantına dönüştürülürken, aynı zamanda bu siyasi kliğe yakın firmalarda ekonomik rantı paylaşmaktadır.
- Peki bu tablo bir “kader mi”dir; buna karşı mücadele edilemez mi?
- Peki öyleyse; “İşçiler ve emekçiler için bugün bir yandan yerel yönetim bütçelerinin yağmalanmasını önlemek öte yandan da emekçilerin örgütlenmesi bakımından bu yerel seçimlerin anlamı nedir?”

‘OYUNU BANA VER GERİSİNE KARIŞIMA!’

Önce ilk soruya yanıt verelim.
Elbette ki yerel seçim; gelenek ve yasalar açısından yerel sermaye kesimleri arasında ekonomik rant, sermaye partilerinin arısında da siyasi rant bölüşüm olması biçiminde örgütlendiği bir gerçektir. Bunun için de sermaye partileri, işçilere, emekçilere, “Oyunuzu bize verin gerisine karışmayın. Biz size hizmet etmek için gece gündüz çalışırız” demagojisi etrafında amaçlarına varmaya çalışmaktadırlar.
Emekçiler elbette buna inanırsa, ki bugüne kadar büyük ölçüde buna inanmışlardır, siyaset alanı sermaye partileri için bir“kapalı av alanına” dönüşmektedir.
Alan böyle olunca oy verdikleri partiye inançları kalmayan “seçmen”, diğer sermaye partisine oy vermeye yönelerek, sanki bir değişiklik yapmış olduğunu sanmaktadır. Ama gerçekte aynı “av alanında av olmaya” devam etmektedir. Çünkü sadece oy vererek, dört-beş yılda bir siyasete katılmanın alanı sermaye partilerinin alanıdır.
Dolayısıyla bugüne kadar siyasi mücadelenin deneyimleri gösteriyor ki; eğer emekçiler, ülke yönetimine ya da kentlerin yönetimine katılmayı (siyasi mücadeleyi) sadece oy vermekle sınırlı görmeye devam ederse, seçimlerin; egemenler arasında yağmacılık, rant paylaşımı sırasını belirleme ötesinde bir işleve sahip olması beklenemez.

ADAY OLAN, OY VEREN, DENETLEYEN VE TALEPLERİ İÇİN MÜCAEDELE EDEN BİR SİYASET TARZI

Demek ki, yağmayı, rüşveti, “hizmet götürüyoruz” adı altında bütçenin yağmalanmasını önlemek istiyorsak öncelikle seçimlerde oy kullanma sınırlı siyasete katılma tarzını terk etmemiz gerekir. Sadece oy vermeyi aşarak; aday olan, oy kullanan, yönetime gelenler denetleyen, taleplerinin ve yönetimdekilerin vaatlerinin yerine getirmesi için mücadele eden, bir siyaset anlayışı etrafında birleşerek mücadele ettiğimiz ölçüde egemenlerin bizi esir eden oy vermeyle sınırlı siyaset tarzını aşabiliriz.
Peki 2014 30 Mart’ındaki yerel seçimlerde böyle, oy vermeyi aşan siyaset tarzı için bir imkan var mıdır?
Bu sorunun yanıtı “Evet”tir.

HDP BU SİYASET TARZINA AÇIK BİR PARTİDİR
Halkların Demokratik Partisi (HDP); bu yerel seçimde, halkın mahalleler, semtler, ilçeler ve iller düzeyinde meclisler olarak örgütlenerek, adayların tespit edilmesi, halkın talepleri doğrultusunda bir mücadele örgütleyerek, yönetimlere bu talepleri hayata geçirmek isteyen adayların seçilmesi, seçimden sonra da bu meclisler aracılığı ile seçilenlerin denetimi, halkın taleplerin takipçisi olan bir mücadele tarzını esas alan bir çizgide seçimlere gitmektedir.
Kuşkusuz ki, gerek aday belirleme gerekse meclislerin örgütlenmesinde yukarıda ifade edilmeye çalışılan yaklaşım; bu seçimlerde kısmen ve şeklen uygulanabilmektedir. Bu mücadelenin önündeki başka olumsuz etkenlerden de söz edilebilir. Ancak şu açıktır ki, HDP tarafından niyet böyle ifade edilmekte, bu niyet partinin programı ve seçim bildirgesinde de açıkça ilan edilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla HDP; işçiler, emekçiler, geniş halk kesimleri için, oy vermeyi aşan ve siyasete yığınların doğrudan ve talepleriyle katılmasına imkan veren bir mücadele alanı açılmıştır. Ve bu yaklaşımın hayata geçmesinde en önemli eksik de emekçiler ileri kesimlerinin inisiyatif alarak mücadeleye katılmada geri durmaları; bunun için çeşitli bahaneler öne sürmeleridir.

EMEKÇİLERİN İLERİ KESİMLERİNİN İNİSİYATİFİ BELİRLEYİCİ ÖNEMDE!

Bu yüzden de işçilerin, emekçilerin ileri kesimleri, sendikaları, emek örgütleri, çeşitli türden örgütleri, geleneksel “siyasetin dışında kalma”, “sermaye partilerinin eteklerine tutunarak politika yapma”… gibi yığınları siyaset dışına iten tutumu terk ederek, meclislerde yer alma, meclisler üstünden emekçileri kendi talepleri etrafında birleştirerek yerel ve merkezi siyasete müdahale eden bir mücadele hattına girmek yükümlüğündedirler. Çünkü ortada işçilerin, emekçilerin ileri kesimlerinin doğrudan siyasete katılabilecekleri, kendi talepleriyle siyasete müdahale ederken, seçilenleri denetleme ve taleplerin takipte ısrar edecekleri, bu mücadeleyi süreklileştirebilecekleri bir imkan vardır. Bunun gerçekleşebilmesi ise, emekçilerin, onların çeşitli türden örgütlerinin meclislere bir biçimde katılımına, mücadelede inisiyatif almalarına sıkı bir biçimde bağlıdır.
Burada pek çok okurumuzun, “Bu sendikalar mı bunu yapacak?” diye sorabilirler.
Evet, var olan sendikaların durumuna bakılırsa toplu olarak böyle bir girişim yapmaların bekleyemeyiz. Ama, bu genel anlayış içinde sınıfın, emekçilerin ileri kesimlerinin ve her düzeyden (işyeri temsilcisi, şube yöneticisi ya da merkez yöneticisi) mücadeleden yana sendikacıların, emek örgütü yöneticilerinin, meclislerin üstünden geniş yığınların talepleri etrafında birleştirilerek siyasete çekilmesinde “bir adım atmak” için inisiyatif alması önemli olacaktır.
Bu aynı zamanda işçilerin, emekçilerin sermaye partilerinin oy deposu olmaktan çıkması için bir fırsattır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...