17 Ocak 2014 00:12

Rüşvet ve yolsuzluğu işçiler nasıl tartışıyor?

Rüşvet ve yolsuzluğu  işçiler nasıl tartışıyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ortaya çıkan evlere, “ayakkabı kutularına” stoklanmış milyon dolarlar, bakan çocuklarının, banka yöneticilerinin, büyük sermaye sahiplerinin, rüşvet ve yolsuzluk batağında yüzdüklerinin ortaya çıkması, elbette toplumun her kesiminde tartışılıyor. Ama bu tartışmaların, özellikle AKP propagandasının rüşvet ve yolsuzluk iddialarının asılsız olduğu, asıl amacın hükümete yönelik darbe olduğu tezine bağlayarak, kendi yandaşlarını hükümetin arkasında saf tutmaya girişmesiyle işçiler ve emekçiler arasında tartışmaların sertleştiği haberleri geliyor. Özellikle bugüne kadar farklı siyasi partilere oy verseler de aralarında da rahatça tartışan işçilerin son günlerde birbirini AKP yandaşı ya da karşıtı olarak “suçlayarak” bölündüğü, dahası bu bölünmenin giderek sertleştiğine dair haberler geliyor.

ANKETLER ‘GERÇEĞİ SÖYLEME YALANA DEVAM’ DİYORMUŞ!
Öte yandan Başbakan durmadan anket yaptırıyor. Yakın dönemlerde yaptırdığı anketlerin konusu ise, hangi söylediğinin vatandaşı çok etkilediği ve taraftarı partisinin etrafında kenetlediği ile ilgili.
Bu sefer de Başbakan Erdoğan, ortalığı kasıp kavuran “rüşvet ve yolsuzlukla ilgili operasyonun Hükümete yönelik bir komplo, bir darbe girişimi olduğuna” dair tezin vatandaş tarafından benimsenip benimsenmediği konusunda bir anket yaptırmış. Anketin sonucu vatandaşların bu yalanı yuttuğu, dolayısıyla taraftarı parti etrafında kenetlediği biçiminde çıkmış!
Bu anketin sonucuna göre şunlar artık besbelli:
1-) Hükümet ve Başbakan, “Şu rüşvet ve yolsuzluk iddiaları doğru mudur, doğruysa içinde kimler vardır”la değil hangi iddianın taraftarı parti etrafında kenetleyeceği ile ilgileniyor.
2-) AKP propagandası ve Başbakanın, rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili gerçeklerin açığa çıkmasını istemeyeceği, çünkü bu yapılırsa “rüşvet ve yolsuzluk iddialarının arkasında iç ve dış karanlık odaklar ve onların tetikçileri, taşeronları var” yalanına kimse inanmaz. Bu yüzden de önümüzdeki dönemlerde Başbakanın, bu rüşvet ve yolsuzluk iddialarının “yargı ve emniyet içindeki çete”nin, “paralel devletin marifetleri olduğu”nu öne çıkararak, yoluna devam etmek isteyeceği anlaşılmaktadır.

İŞÇİLER TUTTUKLARI PARTİLERİN YÜZ KIZARTICI SUÇLARININ SAVUNUCUSU OLAMAZ!
Elbette ki bugün farklı sermaye partileri arasında bölünmüş işçilerin kendi savundukları partilerin görüşlerini savunarak birbiriyle tartışmaları kadar doğal bir şey yoktur. Ancak bu tartışmayı aralarında konuşmaya, kendi mensubu oldukları partilerin yolsuzluk ve rüşvet gibi hiçbir toplum, hiçbir düzen, hiçbir vicdanlı insan tarafından savunulmayacak yolsuzluk, rüşvet, kara para gibi yüz kızartıcı suçları, işçiler tuttukları parti bunu yaptığı için savunmamalıdır. Dahası, böylesi ağır bir suçun işlendiğine dair pek çok belirti ortaya çıkmışken, “hükümete komplo” gibi yalanlarla bu gerçeğin üstünün örtülmesine, “Benim tuttuğum parti bunu yapmışsa onu savunmalıyım” ya da “Rüşvet ve yolsuzluğu hangi hükümet yapmıyor ki?” diyerek rüşvetçileri savunmak elbette, alınteri ile geçimini sağlayan işçilere yakışmayan bir tutumdur.
Kaldı ki sermaye partilerini hırsızlıkları, haydutlukları, AKP’li mi değil mi demeden tüm işçilerden emekçilerden alınan vergilerle oluşan devlet imkanlarının yandaş sermaye çevreleri arasında yağmalanmasıdır. Ve bu hiçbir işçinin çıkarına değildir.

AKP HALKA DÜN YALAN SÖYLEDİ BUGÜN DE SÖYLÜYOR!
Bu yüzden işçilerin aralarında gerçekleri bulmak, hangi partinin yanlış yaptığına bakmadan gerçeklerde birleşmek üzere aralarında tartıştıkları ölçüde sermaye partilerinin rezillikleri, emek düşmanlıkları karşısında aralarında birleşebilecektir.
Başbakan ve yandaş basının söylediklerine inanmak için her zamankinden daha çok nedenimizin olduğu bir dönemden geçiyoruz. Çünkü, 12 yıldan beri ortak olan ve birbirine “Biz ortak değil kardeşiz. Aramızda hiçbir ayrılık gayrılık yoktur olamaz da. Bizim aramızda ayrılık olduğunu söyleyenler aramıza nifak sokmak isteyen düşmanlarımızdır” diyen Cemaat ve AKP’nin şimdi birbirini koploculuk, “devlet içinde çete oluşturmak”, “Rüşvetçi ve yolsuzluk yapan hükümet”, … gibi suçlamalarla birbiriyle kıyasıya bir mücadeleye girmişlerdir.
Dolayısıyla 12 yıldır söyledikleri son bir aydan beri tamamen tersine dönmüştür.
Demek ki 12 yıl boyunca halka yalan söylenmiştir.
Öyleyse bugün neden Hükümetin her dediğinin arkasında duralım ki?

İŞÇİYE YAKIŞAN BİR MÜCADELE HATTINDA BİRLEŞMEK İÇİN MÜCADELE ETMELİ
Bu da açıkça gösteriyor ki sermaye partilerine böyle taraftar olarak peşinen inanmak, onların marifetlerine savunmak, bu düzenin böyle sürmesinde hiçbir çıkarı olmayan işçilerin işi olamaz, olmamalıdır da. Tersine işçilere yakışan alınterini, insan haklarını, özgür ve demokratik, daha yaşanır bir Türkiye için mücadele edenlerle birleşmek, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya mücadelesine omuzu vermektir.
Bu, elbette “olmalı”, “yapılmalı” ile demek kadar kolay bir iş değildir. İşçiler arasında bu birliği sağlamak ciddi, ileri işçi kesimlerinin, sınıftan yana sendikacıların, sınıf partisinin,… içinde olduğu çok yönlü bir mücadele gerektirir. Ve bugün ileri işçi kesimleri, açılan rüşvet ve yolsuzluk tartışmalarını da işçileri, emekçileri sınıf çizgisinde birleştirme mücadelesinin dayanağı yapmak, AKP propagandasının etkisindeki işçi kesimleriyle sabırla tartışmak, gerçekleri onların anlamasına yardımcı olmakla yükümlüdürler. Çünkü AKP, çeşitli işçi kesimlerinin birbiriyle tartışarak gerçekleri bulmasını önlemek, kendi taraftarı olan işçileri AKP etrafında kenetleme amaçlı bir strateji oluşturmuştur. Bu stratejinin boşa çıkarılmasının şartı ise AKP’li işçi kesimleri içinde gerçeğin bulunması için her yolla mücadeleye devam edilmesidir.
Kendini AKP’li olarak gören işçilerin büyük çoğunluğunu “AKP militanı” olarak görmeden, ama onların gerçeği öğrendiklerinde tutumlarını da değiştireceklerine inanarak bu çalışmaya hız vermek bugün belirleyici önemdedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...