14 Ocak 2014 07:49

Yolsuzlukla mücadele

Yolsuzlukla mücadele

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da binlerce emekçi yolsuzluklara karşı Halk Demokrasisi şiarıyla bir araya geldi. Böylesi puslu havaların hakim olduğu dönemlerde pusu, kiri, pası temizleyecek işçi ve emekçilerdir. Bu açıdan bakıldığında miting önemliydi. Önemliydi ama keşke katılımcı sayısını binler yerine yüz binlerle ifade edebiliyor olsaydık.
Bütçenin kontrol alanı dışına çıkartıldığı, son on yılda halka ait neredeyse tüm varlıkların özelleştirme adı altında sermaye gruplarına sunulduğu, doğanın talan edildiği, çalışma koşullarının gün geçtikçe ağırlaştırıldığı, sosyal hakların büyük ölçüde ortadan kaldırıldığı bir ortamda işçi ve emekçilerin çok daha örgütlü ve direngen olması gerekir.
İşçi ve emekçilerin günlük politikaya doğrudan müdahalesini güçleştiren zorluklar bulunuyor. Hem iktidar partisi hem de burjuva mühalefeti gündelik politikayı kutuplaştırıcı bir soyutlama üzerinden yürütüyor. Şerefliler-şerefsizler, mağdurlar-zalimler, çalanlar-dürüstler gibi indirgemeler işçi ve emekçilerin zihnine işlendikçe burjuva siyaseti kendisini yeniden-üretecek alanlar bulabiliyor. Oysa ki, işçi ve emekçilerin siyasete müdahalesi, fillerin tepişmesini konuşmak değil, doğrudan –en basitinden başlayarak- sınıf olarak ortak çıkarlarını her düzey ve alanda ısrarla savunmalarından geçiyor.
Hareketi iki konfederasyon, bir kaç meslek örgütü ve -eğer varsa- sendika bürokratlarının “çağrılarına” bırakmak işçi ve emekçilerin”kendiliğindenciliğe” düşmesine neden oluyor.
İşçi ve emekçilerin gündelik politika üretebilecekleri esas alan yine gündelik yaşam alanlarıdır. Fabrikalar, atölyeler, işyerleri, okullar, mahalleler gibi.
Örneğin, hafta sonu Ankara’da düzenlenen miting konfederasyonların ve birkaç siyasi partinin çağrısıyla sınırlı kalmayıp, konfederasyonlara bağlı sendikaların şube şube toplantılar yaptığı, işyeri ve ev ziyaretlerinin düzenlendiği ve halkın hem yolsuzluklara karşı mücadeleye çağırıldığı hem de mitinge davet edildiği bir yöntem ile düzenlenseydi mutlaka sonuç çok daha farklı olurdu.
İşçi ve emekçilerin yolsuzlukla mücadelesi sadece burjuva siyasetine karşı söz söyleme hakkının kullanılması değil, aynı zamanda, mücadele dinamiklerini törpüleyen sendika bürokrasisine, seçime ayarlı konfederasyon yönetimlerine karşı mücadeleyi de gerekli kılıyor.
Gazetemizin dünkü baskısında Çorlu’dan Tekstil İşçisi Sıdıka Şen’in mektubu vardı. Sıdıka Şen, geçirdiği iş kazası sonrası bir yandan patronun oyunlarıyla boğuşurken bir yandan da sendikanın ihanetini yaşamış. Buradan çıkacak sonuç “kahrolsun sendikalar” değildir. Çıkarılması gereken sonuç; işçilerin doğal örgütleri olan sendikaları “sendikacılıktan” beslenen “profesyonellerin” elinden alması ve kendi sendikalarını kendilerinin yönetmeleridir.
Pazar günü Emek Partisinin yolsuzluklar ile ilgili düzenlediği halk toplantısına katıldım. Toplantıda son dönem direnişleriyle öne çıkan nakış işçileri, liman işçileri ve deri işçileri vardı. Nakış işçileri, binlerce arkadaşlarının -eskiye göre- daha iyi koşullarda çalışmalarını olanaklı kılan mücadelelerini nasıl ilmek ilmek örgütlediklerini anlattılar. Tek tek işyerlerini dolaşarak, işçi kahvelerinde gezerek yani birebir temas ederek sınıf kardeşleriyle çok önemli bir mücadeleyi ördüler. Şunu biliyorlar ki, tüm haklar için gerekli olan örgütlülük. Ama bu örgütlülük basit anlamda bir sendikaya üye olmak değil, doğrudan gündelik hayatın yeniden-örgütlenmesi.
Yolsuzlukla gerçekten mücadelenin yolu da işçi ve emekçilerin yerel yönetimlerden başlayarak, ülkenin tüm siyaset ve yönetim alanlarına kendi örgütlülüklerini taşımaları, günlük mücadelelerini yolsuzlukların, rant ekonomisinin ve sömürü koşullarının teşhiri üzerine kurmaları ve belki de en önemlisi yaşadıklarını, düşündüklerini, soru işaretlerini işçi gazetesini de araç olarak kullanarak birbirleriyle paylaşmalarından geçiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...