29 Ekim 2013 07:35

Kendiliğinden stand-by -2

Kendiliğinden stand-by -2

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Orta Vadeli Program (OVP) 5018 sayılı Kanun gereği üçer yıllık periyotlar için hazırlanıyor. Hazırlanıyor hazırlanmasına da pek öyle uygulanmıyor. 2006-2008 dönemini kapsayan OVP’yi sırasıyla şunlar izledi;
OVP (2007 - 2009)
OVP (2008 - 2010)
OVP (2009 – 2011)
OVP (2010 – 2012)
OVP (2011 – 2013)
OVP (2012 – 2014)
OVP (2013 – 2015)
OVP (2014 – 2016)
Gördüğünüz gibi, OVP üç yıllık hedefler doğrultusunda hazırlanıp, daha ilk yıl hedefler tutmayınca da “revize” edilen bir program. Örneğin, 2014 yılı son üç OVP’nin de kapsamında. Artık hangi program tutarsa!
***
Elbette mesele, OVP hedeflerinin düzenli ve kararlı biçimde tutturulamaması ve her yıl bir önceki OVP’nin ortadan kaldırılıp yenisinin getirilmesi değil. Tahminler ve öngörülerin tamamı; bir yandan IMF ve diğer emperyalist düzenlemeci kurumlara “selam” niteliği taşırken, diğer yandan da ülke içerisinde geniş halk kesimlerinin gündelik ekonomik kararlarını etkileme amaçlıdır.
Bu etkilemenin görünümü değil fakat içeriği hepimizi ilgilendirir. Son OVP’de temel amaçlar arasında yer alan “yurt içi tasarrufların artırılması” hedefi esasen iktidarın kararlı biçimde uyguladığı eşitsiz gelişim stratejisinin yoğunlaştırılacağı anlamını taşıyor.
Nasıl mı?
Tasarrufların artırılması demek; daha fazla vergi, daha az kamu harcaması, az hizmet bol bedel demek.
Aslında tasarruf konusu basit bir modelden hareketle gerekçelendiriliyor: Harrod-Domar Modeli. Bu modele göre yurt içi tasarruflar arttıkça, yatırım için gerekli fon artmış olur. Yatırımlarda ortaya çıkan artış da sermaye birikimini artırır. Artan sermaye birikimi eşitsiz kapitalist gelişmenin de anahtarını sunar. Yani, ülke ekonomisi büyür ama geniş halk kesimleri daha fazla yoksullaşır. Çünkü Harrod-Domar modelindeki öngörü tamamen sermaye birikimi için tasarruf edilmesi fikrine dayalıdır. Bu sebeple tasarrufların kapitalistler tarafından kolayca ele geçirilebilmesi gerekmektedir. Örneğin iki yıldır uygulanması için ekonomi kurmaylarının ter döktüğü Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) halkın tasarrufunun kapitalistlerin eline geçmesine olanak sunacak bir yöntemdir.
Yoksa OVP’de ve diğer politika metinlerinde dillendirilen “tasarruf” bizim bildiğimiz “Ak akçe kara gün içindir” deyişi ile ilgili değildir. Öyle olsa yine bankacılık sistemi aracılığıyla son birkaç yıldır “altın hesapları” üzerinden yeni bir spekülasyon alanı yaratılır mıydı?
Veyahut üç yıldır temcit pilavı gibi “kıdem tazminatının fona devri” masalları anlatılır mıydı?
Gördüğümüz örneklerin tamamı halkın elinde avucunda ne varsa bir şekilde ondan alınması esasına dayanıyor!
Çünkü KİT ve mülk satışına dayalı vurgun ekonomisi için deniz bitti.
Sonuç olarak, bırakalım OVP’nin hangi tahmini tutuyor lotaryacılığını ve onun biricik sınıfsal karakterine bakalım. OVP’nin tasarrufçu (!) özü şudur: “Sermaye için çalışın, geleceğiniz için biriktirin, onu nasılsa bir şekilde elinizden alıp sermaye birikimine akıtırız (bkz. İşsizlik Fonu)”.

Bitti

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...