08 Ekim 2013 21:25

İşçi önder

İşçi önder

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ortaköy’de durup da sırtınızı denize verirseniz göreceğiniz beton yığınından başka bir şey olmaz. Nereye baktığınızı belirleyen şey bir anlamda nereye sırtınızı döndüğünüz ile de ilgilidir. Tersi de mümkün; sırtınızı Ortaköy’ün betonlarına verirseniz boğazın maviliğine dalıp gidersiniz. Sırtını sınıfa dönenlerin ise ilk gördükleri; aslında “işçi sınıfı” diye bir şeyin kalmadığı, ama herkesin işçi olduğu(!) ve yeni tip sendikacılık (toplumsal hareket sendikacılığı gibi) yapmak gerektiği oluyor. Bu sendikacılıkta işçilerin sadece hizmet emeğinde yer alan kesimleri “beyaz yakalılar” kategorisinde incelenip; sınıf  “kafa ve kol emeği” üzerinden yeniden dizayn ediliyor. Bu dört başı mamur teorinin yaslandığı “popüler” söylem, hamama girmeden terlemeyi şiar edinenlere eğlenceli ezberler sunuyor. Bir de gerçekler var! Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Temmuz 2013 verilerine göre sektörlerdeki işçi (hem kafa hem kol) sayıları şöyle: Avcılık, Balıkçılık ve Ormancılık 127.037; Gıda Sanayii 527.153; Madencilik ve Taş Ocakları 199.699; Petrol, Kimya, Lastik, Plastik ve İlaç 470.178; Dokuma, Hazır Giyim ve Deri 1.012.556; Ağaç ve Kağıt 232.954; İletişim 68.307; Basın, Yayın ve Gazetecilik 95.145; Banka, Finans ve Sigorta 267.312; Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar 2.331.306; Çimento, Toprak ve Cam 179.888; Metal 1.396.755; İnşaat 1.660.842; Enerji 227.950; Taşımacılık 693.664; Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye ve Antrepoculuk 147.244; Sağlık ve Sosyal Hizmetler 280.841; Konaklama ve Eğlence İşleri 772.689; Savunma ve Güvenlik 189.217; Genel İşler 748.069. Toplam 11 milyon 628 bin 806 işçi! Bir de taşeronlaşmaya bağlı kayıt dışı dikkate alındığında sayı (resmi makamlar bile  kayıt dışının yarı yarıya olduğunu söylediğine göre vardır bir bildikleri!) 20 milyonu aşıyor. Resmi rakamla 11 milyon 628 bin 806 işçiden yalnızca 1 milyon 32 bin 166’sı sendikalı. Sendikaların kayıtlı işçileri temsil oranı yüzde 8 civarında! Gerçek işçi sayısının 20 milyonu aştığı düşünüldüğünde mevcut sendikaların işçi sınıfını kucaklamaktan uzak olduğu çok net biçimde görünüyor. Gerçek temsiliyet yüzde 3’e kadar düşüyor. İşçi sınıfının yüzde onunu bile temsil etmeyen sendikaların, sendika bürokrasinin yönetiminde olduğu ve kendilerini var eden işçilerin çıkarlarını yeterince savunmadıkları ve hatta zaman zaman işveren temsilcisi gibi çalıştıkları düşünülünce problemin büyüklüğü çok daha belirgin hale geliyor. İşçi gazetesine (Evrensel) gündelik problemlerini mektupla yazan işçi temsilcilerinin özellikle son süreçte vurgu yaptıkları üç problem var; sendikal bürokrasi, taşeronlaşma ve yasal hakların işverenler tarafından fiili gasbı. Bu üç problemin çözümü yine işçilerin gerektiğinde mevcut sendika bürokrasisini de alaşağı edecek biçimde aşağıdan yukarıya yeniden örgütlenmesinden geçiyor. Bunun biçim ve araçları elbette günlük mücadele içerisinde şekillenebilir. Ancak unutmamak gerekir ki, “toplumsal hareket sendikacılığı”, “yeni emperyalizm kuramları”, “güvencesizler hareketi” gibi her türden sınıf dışı ideolojik saldırının gerek ideolojik karşı çıkışla gerekse de pratik çalışma ile aşılması gerekir. Sınıfın düne göre daha da ağırlaşan çalışma koşulları ve kazanılmış haklarının gasbına yönelik atılan tüm adımların geri püskürtülmesi ile ülkede demokrasi mücadelesinin kararlılıkla sürdürülmesi önündeki engellerin bertaraf edilmesi  -dün olduğu gibi bugün de- sınıfın dışında veya “önünde(!)” yer alan küçük burjuva aydınları ile o aydınların üç beşinin bir araya gelmesinden müteşekkül örgütler eliyle değil bizzat sınıfın kendi önderleri aracılığıyla olacaktır. Sınıfın ihtiyacı işçi önderleri değil “işçi önder”lerdir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...