01 Ağustos 2013 17:06

7 bin işçinin grevi, 'sol' basın ve siyasetler

7 bin işçinin grevi, 'sol' basın ve siyasetler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hak-İş’e bağlı Çelik-İş Sendikası, İskenderun’da beş binden fazla İSDEMİR işçisinin ve 2 bine yakın MMK Metalurji işçisinin katıldığı bir grev yürütüyor.
Grev 20. gününde.
Çelik-İş’in Genel Başkanı Cengiz Gül ve yöneticileri de Evrensel ve Hayat Televizyonu’na konuşan işçiler de çalışma koşullarının iyileştirilmesi, esnek çalışma dayatmalarına son verilmesi, iş güvencesi, ücret konusundaki kayıpların karşılanması ve patronların işçilere yönelik sendikasızlaştırma girişimlerine son verilmesi,... gibi son derece önemli talepleri için mücadele ettiklerinin farkında. Ve bu bilinçle birleşmiş olarak patron cenahından gelen oyunlara karşı direniyorlar.
Bu grevin bölgedeki on binlerce metal işçisi ve Türkiye işçi sınıfı için hatta kamu emekçilerinin dün başlayan TİS görüşmeleri için önemini Eğitim Sen Hatay Şube Yöneticisi Gürbüz Şahin önceki gün gazetemizde çıkan yazısında derli toplu ifade etmişti.
Gazetemizde bu grev mücadelesi çeşitli haberlerde, röportajlarda, işçi mektupları üstünden mümkün olduğunca geniş bir biçimde yer alıyor.
Beklendiği gibi sermaye basını bu greve itibar etmiyor. Çünkü onlar için 7-8 bin işçinin grev yapıyor olmasının bir haber değeri yok!
Sermaye basını açısından bunun anlaşılmayacak bir yanı yoktur. Ama yeri geldiğinde emekten yana olduğunu, işçi davasının takipçisi olduğunu söylerken kendilerine solcu, komünist, ulusalcı,… diyen gazete ve TV kanalları da İSDEMİR grevine kör ve sağır olmaya devam ediyor. Tabii bu basının arkasındaki siyasi çevreler de. Şu anda bu grevle dayanışan tek siyasi çevrenin de Emek Partisi olduğunu biliyoruz.
Bu çevreler ve basın organları, gerekçelerini söylemeseler de artık biliyoruz! Çünkü grevi Çelik-İş yürütüyor. Çelik İş ise Hak-İş’e bağlı; o zaman “bu grevi haber yapmak, grevin başarısı için çaba harcamak Hak-İş’e, Çelik-İş’e, yani solcu olmayan, hatta sağcı sendikalara destek vermek olur!”
Bu çocukça görünen tutum, bir yandan bu çevrelerin emek mücadelesi dendiğinde, işçi sınıfı dendiğinde nasıl sefil bir noktada olduğunu, öte yandan da mücadeleyi nasıl daraltıp, bir avuç “sol çevreye” indirgemek için özel bir gayret içinde olduklarını göstermektedir.
Bu sadece “solcu” basın ve çevreler açısından değil sendikalar açısından da böyle, bu önemli grev için kabul edilemez bir ilgisizlik vardır. Sendikal Güçbirlği, DİSK ve bağlı bazı sendikaların bir basın açıklaması üstünden “destek açıklamaları” bir yana bırakılırsa, İSDEMİR merkezli grev için sendikalarda da aynı duyarsızlık söz konusudur.
Söylenenler yanlış anlaşılmasın diye bir de şöyle soralım soruyu: Emek mücadelesinin böylesi sıkışmışlığı koşullarında 7 bin işçi greve çıkıyor; eğer bu 7 bin işçi örneğin DİSK’in bir sendikasına üye olsalardı, bu sözünü ettiğimiz solcu basın, sendikaların ve siyasi çevrelerin tutumu böyle mi olurdu?
Olmazdı herhalde!
Basın açıklamaları, destek ziyaretleri, gazetelerinde çarşaf çarşaf haberler, bütün emek mücadelesi ve demokrasi güçlerinin grevle dayanışması vb çağrıları birbirini izlerdi. Doğrusu da bu olurdu. Ama grevi Çelik-İş yürütüyor diye bu “işçiden yana” basın, “solcu” siyasi ve sendikal çevreler bu önemli grevi önemsemiyor.
Çok daha önemli işleri mi var?
Hayır!
Eğer öyle olsa grevi de bu mücadelelerine dayanak yapmaya çalışırlardı. Burada asıl sorun ideolojik-siyasi olarak bu çevrelerin işçi sınıfı ve onun davasına karşı duyarsızlıklarıdır, işçi sınıfı karşısında girdikleri mevzi ile ilgilidir.
Ha diyeceksiniz ki Hak-İş bu greve gerektiği gibi sahip çıkıyor mu?
Bu da ayrı bir tartışma konusudur.
Çelik-İş’le diğer Hak-İş’e bağlı sendikalar nasıl bir dayanışma içindedir bilmiyoruz. Ama Hak-İş’in ve bağlı sendikaların da bu önemli grevin ülke gündeminde önemine uygun bir yer alması için bir gayret içinde olduğunu ya da böyle bir grevin konfederasyonu olmaktan mutlu olduğunu gösteren işaretler yoktur.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa