30 Temmuz 2013 16:51

Başarılı bir TİS dönemi için

Başarılı bir TİS dönemi için

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kamu emekçilerinin sendikalarıyla Hükümet arasında toplusözleşme görüşmeleri 1 Ağustos’ta (yarın) başlıyor.
Kamu-Sen maaşlara yüzde 10+10 Memur-Sen ise yüzde 6+6 zam istedi.
KESK ise önceki gün, TİS masasına taşıyacağı taleplerini ayrıntılı bir biçimde açıkladı. Buna göre KESK, maaşlara seyyanen 453 TL zam istedi. Diğer taleplerin ise neler olduğunu dün gazetemizde gördük.
Görüşmeler boyunca diğer konfederasyonların nasıl bir eylem çizgisi izleyeceğine dair bir açıklama yok. Ancak KESK’in, 01-25 Ağustos günleri arasında kurum içi ve önünde çeşitli etkinliklerden (bildiri dağıtımı, basın açıklaması…) “İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve Trabzon’dan Ankara’ya yürüme”ye kadar çeşitli eylemler yapacağını da açıkladı.
Kuşkusuz diğer sendikaların da çeşitli eylemler yapabilir. Ya da görüşmelerin seyrine göre açıklananlardan farklı eylem ve etkinlikler de gündeme gelebilir. Ne var ki, bu süreçte eylem ve etkiliklerinin kendisinden çok kamu emekçilerinin hangi genişlikte ve etkinlikte mücadeleye çekileceğidir. Çünkü; kamu emekçilerin TİS süreci, yasayla belirlenmiştir ve 1-31 Ağustos arasında ya “uzlaşmayla” ya da “uzlaşmazlıkla” “bitmek zorunda”dır. Uzlaşmayla bitmediği koşullarda Hakem Kurulu sözleşmeyi sonlandırmaktadır. Bu kurulda da doğrudan ve dolaylı olarak hükümetin seçtiği üyeler büyük çoğunluk oluşturduğundan TİS, eğer bu yasal prosedüre sıkıştırılırsa, hükümetin istediği gibi bitecektir.
 Geçen yılki TİS ve ondan önceki toplu görüşmelerde açıkça görüldüğü gibi, bu bürokratik süreci ancak kamu emekçilerinin ciddi bir mücadele yürütmesi kamu emekçilerinin lehine evrilmesine yol açacak bir seyre sokabilir. Bunun birinci koşulu da kamu emekçilerinin en geniş kesimlerinin en yakıcı talepleri etrafında birleşip, ortak taleplerde geri adım atmayan ama hükümete geri adım attıran bir mücadele hattına girilmesidir.
Kamu-Sen ve Memur-Sen’in maaşlara zam talebinden de anlaşılacağı gibi, kamu emekçileri için bu TİS döneminde en önemli handikap sendikal bölünmüşlüğü, hatta daha masaya oturmadan “talep kırmaya” başlamasıdır.  
 Bu yüzden de bu süreçte en önemli şey; kamu emekçilerinin sendika, iş kolu, konfederasyon farkı gözetmeden bu en yakıcı (insanca yaşamaya yetecek bir maaş, performans başta olmak üzere esnek çalışma dayatmalarına hayır demek, 657 Devlet Personel Yasası’ndaki değişikliklerle kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasını kabul etmemek, bunun TİS’e konması; grev hakkının tanınması için Hükümetin direnmekten vazgeçmesi… gibi) taleplerde ısrardır. Bu bir yandan hükümetin ne kadar kamu emekçilerinden yana olduğunun göstereceği gibi sendika ve konfederasyon yönetimleri için de bir turnusol kağıdı mahiyetinde olacaktır. En önemlisi de bu talepler, kamu emekçilerinin aralarındaki birliğin sağlanması, şu sendika bu sendika, meslek, iş kolu vb. gibi suni ayrımları aşan bir birlik ve ortak mücadele hattı oluşturulması için zemin oluşturacaktır.
Ancak eğer mücadele kazanılacak ve hükümete bütçeye koyduğu rakamlardan daha yüksek rakamlarla razı etme ve esnek çalıştırmayı yaygınlaştırma ve iş güvencesini ortadan kaldırma planlarından geri adım attıracaksa, bu talepler etrafında geniş yığınların mücadeleye girmesi de gerekecektir. Bu ise ancak işyerinde örgütlenerek (eylemi işyerine çekerek), mücadeleyi en geniş kesimleri katarak, gerekli bütün mücadele araçlarını tereddütsüz kullanarak olabilirdir.
Eğer kamu emekçisi sendikaları (konfederasyonları) birbiriyle rekabete girmek yerine hükümetin karşısında ortaklaşacakları bir hatta girebilirlerse, devri iktidarının en zayıf dönemini yaşayan hükümete geri adım attırmak için koşullar çok uygundur.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa