26 Temmuz 2013 16:36

Şimdi mücadeleyi sürdürme zamanı

Şimdi mücadeleyi sürdürme zamanı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün bu köşeden sendikal mücadelenin sorunlarına değinirken, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZELMAN ve İZENERJİ işçilerini greve zorlayan tutumunu da, “Yerel seçimlere altı ay kalmışken İzmir’in Büyükşehir Belediyesinin ne akla hizmeten işçiyi greve sürüklediğini anlamak için ancak sosyal demokrat bir dünya görüşüne sahip olmak gerekse de yine insan soruyu sormadan edemiyor” diye eleştirmiştik. Ama daha bu yazını mürekkebi kurumadan sosyal demokrat dünya görüşüne sahip olmanın nasıl bir şey olduğunun yanıtı bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı. Meğer İzmir Büyükşehir Belediyesi, Yüksek Hakem Kuruluna güveniyormuş; dahası onunla iş birliği içinde hareket ediyormuş!
Çünkü Yüksek Hakem Kurulu, Belediyenin başvurusunu hemen sonuca bağlayarak sözleşmeyi bitirmiş!
İZENERJİ işçilerinin sözleşmesi için de Yüksek Hakem Kurulu pazartesi günü karar verecekmiş!
Bir kere Yüksek Hakem Kurulu denen kurulun kendisi az çok demokratik, tarafların kendi güçleriyle masaya oturduğu bir sözleşme sisteminde yeri olamayacak bir kuruldur. Ancak 12 Eylül rejimi, sözleşmeleri her vesileyle bu kurula havale eden bir mekanizma oluşturarak, işçilerin güçlerini kullanarak sözleşmeye taraf olanların önün kesmiştir. Ve 31 yıldan beri de hükümetler her biri 12 Eylül ve onun hukukuna karşı olduklarını ilan ederek iktidara gelen sermaye partileri, her ne hikmetse Yüksek Hakem Kurulu sistemine dayanan TİS’i korumuş ve savunmuşlardır. Bugün de hükümet ve belediye yönetimleri bir yandan işçi dostu, haktan hukuktan yana görünürken öte yandan da sendika ve toplusözleşme ile ilgili yasalarda bu 12 Eylül hukukunun bazen arkasından dolanarak, bazen açıkça savunmaya devam etmişlerdir.
Burada elbette Yüksek Hakem Kurulu mekanizmasına bağlanmış TİS sistemi önemli bir sorundur ama yine de işin bir boyutudur. İşin diğer boyutu ise sosyal demokrat belediye yönetiminin, işçi talepleri karşısında uzlaşmaz tutumudur. Nitekim, sosyal demokrat belediye tıpkı öteki sermaye partilerin belediyecileri ve bir sermaye şirketinin patronları gibi işçileri Yüksek Hakem Kurulunun dişleri arasına atmakta bir sakınca görmemiştir. Bu da elbette bir yandan belediye işçileri öte yandan da tüm işçiler için durup düşünülmesi gereken çok önemli bir konudur.
Burada işçilerin yanıt vermesi gereken soru da şudur: “Peki de bizim belediye yönetimlerinde insanca yaşamaya dair taleplerimizi bile görmezden gelen bir zihniyet, sınıfın, emekçilerin haklarını savunan bir hükümet kurabilir mi?”
Dolayısıyla; “İşçiler ve sendikaları, bundan böyle sosyal demokrat belediyeleri ‘ehveni şer’ de olsa işçilerden yana olarak görebilir mi?” Yani “İşçi kendi gücünden, kendisinden başka kimseye güvenebilir mi; güvenirse haklarını savunabilir mi?”
Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi bu son tutumuyla açıkça; İSDEMİR patronunun Çaykur patronunun, THY patronunun sendika düşmanlığı safına düşmüştür. Çünkü böylece Büyükşehir Belediyesi, işçiye; “Sendikalı olabilirsin ve TİS hakkın da olabilir. Ama biz işimize gelmediğinde Yüksek Hakem Kuruluna başvurur bütün bu haklarını bir kalemde yok hale getirebiliriz” demiştir.
Şimdi İzmir’de saflar böyle belirginleştiğine göre, top Genel-İş Sendikası ve onun ilgili şubelerindedir.
Sendika ve işçiler, YHK ve Belediye yönetiminin dayatmasına boyun mu eğecekler yoksa örgütlenmeyi ilerleterek yeni mücadele biçimleri de geliştirerek hak mücadelesini sürdürecekler midir?
Sorun bu kadar net biçimde ortaya çıkmıştır.
Onlardan beklenen mücadeleyi sürdürmeleridir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...