19 Haziran 2013 10:48

Ya öp ya ısır

Ya öp ya ısır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Zağarın biri bir tavşan yakalamış, sağına çevirip öpüyor, soluna çevirip ısırıyormuş hayvanı. Öyle böyle derken zağarın keyfi yerinde ancak tavşancık inim inim inliyormuş. Sonunda bir oraya bir buraya devrilmekten bizar tavşan, dayanamamış ve belalısı avcı uşağına seslenmiş: “Yahu, ya öp ya ısır da dost musun, düşman mısın anlayayım!”
On altı gündür  bir öyle bir böyle sözleriyle bir öpüp bir ısırarak, bir sarıp bir kötekleyerek tavşanın canını çıkardılar ve olan oldu. Şimdi tüm tavşanlar sokakta.
Onlar yine de tavşana kaç tazıya tut, diyorlar. Kendi seçmenini yüreklendirmek için yaptığı Sincan ve Kazlıçeşme mitinglerinden anlaşıldı ki AKP oyun bozmayı seviyor. Gezi Parkı’nda güzel güzel oynayan çocukların oyunlarının yarım kalacağı iktidarın iki şehre astığı afişlerden anlaşılıyordu. Ne diyordu afişler, pankartlar:”Milli İradeye Saygı. Büyük oyunu bozalım.”
Mahallenin hoyrat, kaba, kavgacı, ağzı bozuk ağabeylerini bilirsiniz. Onlar güçlerinin yettiği çocukların oyunlarını bozmayı, güçlerini bu savunmasız, romantik çocuklarda sınamayı severler. Onların derdi oyun oynamak değil, oyun bozmaktır. Öyle de oldu. Oyun bozuldu. Tavşan avı, cadı avına dönüştü.  Genç doktorlar, genç gazeteciler, avukatlar, işçiler gözaltında. Kurdukları düş ülke, zulümle darmadağın. Ülke, iç savaşa yürüyor.
Yalan söylüyorlar. Oysa  ”Gençlere yalan söylemek yanlıştır.” demiyor muydu Yevgeni Yevtuşenko? Ona kulak verelim biraz. ”Gençlere yalan söylemek yanlıştır./Yalanların doğru olduğunu göstermek yanlıştır./Tanrı’nın gökyüzünde oturduğunu ve yeryüzünde/işlerin yolunda gittiğini söylemek yanlıştır./Gençler anlar ne demek istediğimizi. Gençler halktır. /Güçlüklerin sayısız olduğunu söyleyin onlara,/yalnız gelecek günleri değil, bırakın da/yaşadıkları günleri de açıkça görsünler/Engeller vardır deyin, kötülükler vardır./Varsa var, ne yapalım. Mutlu olmazlar ki değerini bilmeyenler mutluluğun./Rastladığınız kusurları bağışlamayın,/tekrarlanır sonra, çoğalırlar/ve ilerde çocuklarımız, öğrencilerimiz / bağışladık diye o kusurları bizi bağışlamazlar.”
Şimdi ne olacak? Oyunları bozulan, yalanla oyalanan çocuklar, başka mahalleye mi gidecekler? Belki sokak değiştirecekler ama mahallerinden kim çıkarabilir ki onları? Bu sokaklar, bu parklar, bu bulvarlar, bu kentler onların çünkü. Şimdi belleklerine daha da çok sinecek bu kentin sokakları. Her gündüzünde her gecesinde anıları birikti günlerdir.
Parklarında yattılar, bulvarlarında yürüdüler, duvarlarına bir karşı duruşun günlüğünü tuttular. Yakın tarih onları sokaklara bir nakış gibi işledikleri sözlerle anacak. Bu haylaz çocukların kamu günlüklerini derlemek istedim yazımın sonunda.
Özgürlüklerini isteyen bu gençleri en iyi anlatan sözler, birazdan okuyacağınız özdeyişler olacak belki de. Yazıyı ve sözü şimdi orantısız devlet şiddetine karşı “orantısız zeka” kullanan gençlere  bırakıyorum. Oynarken düşünmeyi, düşünerek oynamayı ne güzel becerdiler! Aşk olsun! İşte, Gezi Duvar Günlüğü’nden bir güldeste:
“Şiddete karşıyım çünkü sağladığı düşünülen iyilikler geçici, getirdiği kötülükler ise kalıcıdır.”(Gandhi)
“Olan bitenler toplulukların evrimi değil, bireylerin devrimidir.”
“Bir şeyler yazmalıyım/Bir şeyler yazmalıyım/Yüzde yüz yalansız/Bir şeyler yazmalıyım/Hiçbir şeyi önceden düşünmeden.”
“Sosyal medya gençliği; özgürlükçü, katılımcı, paylaşımcı, sınıfsız yeni dünyayı ve vatandaşını oluşturdu. Kapitalizme, emperyalizme, devletlerin şiddetine direnen iletişim çağının yeni demokrasisini kuruyor. İşte devrim!”
“ Eylem de bir aşk direnişi!”
 ”Her şey üstüne gelip de seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme. İşte orası kaderin değişeceği yerdir.”
“Bu çelik, aldığı suyu unutmayacak.”
“Bütün renkler bir araya gelmeden gökkuşağı oluşmaz.”
     ”Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser.” (Karl Marks)
“Biz ezilenleri yeryüzüne önder kılmak istiyoruz.” (Kasas Suresi, 5. Ayet)
“Bir insanı öldüren, bütün insanları öldürmüş gibidir.” (Maide Suresi, 32. Ayet / Devrimci Müslümanlar)
“Hem Tanrı’ya hem paraya kulluk edemezsiniz.” (İncil)
“Uçmayı öğretemediğinize düşmeyi öğretin.” (Nietzsche)
“Kuşlar uçmak istediği için değil, kanatları olduğu için uçar.”
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”
Doğru söze ne denir!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...