14 Haziran 2013 08:29

15-16 Haziranın 43. yılında

15-16 Haziranın 43. yılında

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu yıl, 1970 yılının 15-16 Haziran günlerinde, İstanbul ve Kocaeli merkezli olarak gerçekleşen işçi sınıfının büyük başkaldırısının 43. yılını, Türkiye Gezi Parkı’nda başlayan büyük direnişin sıcak mücadele günlerinde karşılıyoruz.

Bunun bir anlamı ise sendikaların, işçi sınıfının ileri kesiminin bugün bir kez daha 1970 Haziranına dönüp bakmalarını gerektirmektedir. Sendikalar (sendikacılar) elbette bu büyük işçi direnişinin nasıl mümkün olduğu üstünde düşünmekle kalmamalı, bugün o büyük eylemin mirasçısı olarak ona yakışan bir mücadele çizgisine geçme sorumluluğunun gereğini de yapmalıdırlar. Aksi halde 15-16 Hazirandan söz etmek istismarcılık, geçmişi sömürerek bugünün büyük sorunlarının üstünü örtmenin ötesine geçmez. Hem de milyonların sokağa çıktığı, işçisinden ev kadınına, öğrencisinden sanatçısına, aydınlarına kadar toplumun emeği ile geçinen tüm kesimlerin bir biçimde içinde yer aldığı bu eyleme işçi sınıfı mücadelesi açısından anlamını değerlendirmek son derece önemli hale gelmiştir.

Eğer Gezi Parkı’yla başlayan eylemlerin hangi mücadele geleneği üstünde yükseldiğine bakarsak, bu mücadelenin bağlandığı gelenek içinde 15-16 Haziran kuşkusuz en yakın ve önemli mücadeledir.

Ancak, “Bugün bu eylemler karşısında sendikal hareket bu geleneğe uygun davranmış mıdır, davranmakta mıdır?” denirse, ne yazık ki bu soruya olumlu bir yanıt vermek olanaklı değildir. Dahası, “Bugün bu hareket içinde olumlu anlamda yer alan kesimler içinde sendikaların ve sendikalarda örgütlü işçilerin rolü nedir?” denirse, belki de “En az role sahip olan sendikalardır” dersek sadece acı bir gerçeği ifade etmiş oluruz.

İki haftayı aşan direniş sırasında gerçi KESK’e bağlı sendikalar ve DİSK’e bağlı Genel-İş ve Sosyal İş’in bir-iki günlük grevle direnişe bir ucundan katıldıklarını biliyoruz. Ancak şu da bir gerçek ki bu son derece yetersiz ve mücadeleye ayrı bir güç ve enerji sağlayacak bir katılım değildi.

15-16 Haziranın 43. yıl dönümü nedeniyle ayrıca bertmeliyiz ki, şu günler sendikal hareket içinde süren ve daha da süreceği apaçık olan direnişle birleşme için bir vesile olabilir ve bunun için “sınıftan yanayım” diyen mücadeleci sendikaların sendika yönetimlerinin, ileri işçi kesimlerinin öne çıkarak, 15-16 Haziranın temsil ettiği mücadele değerleriyle direnişi birleştirecek adımı atmasıdır.

Öte yandan son birkaç gündür 15-16 Haziran vesilesiyle, bir genel eylem günü çağrısı için girişimler yapılmaktadır. Bazı sendika şubelerinin de bu doğrultuda girişimleri vardır. KESK, DİSK, SGBP’den bazı sendikalar girişim yaparsa, böyle bir çağrının hayat bulması olanaklıdır. Dahası bu çağrının işçi hareketi içinde yeni yönelimlere yol vermesi de olanaklıdır.

Elbette ki, böyle günlerde sendika hareketinin içinde yer alan ileri işçi kesimlerinin, mücadeleci sendikacıların, “merkezden karar beklemeleri” de zorunlu olmadığı gibi doğru da değildir. Ve “yukarıdan karar gelmedi” diyerek mücadelenin dışında beklemek, onları kurtaracak bir mazeret olamaz. Tersine herkesin kendi alanından mücadeleye katılarak eylemlerin genişlemesi için üstüne düşeni yapması hem daha gerçekçi hem de sınıfın mücadele geleneğine daha uygundur.

Bu yüzden de 15-16 Haziran yıl dönümlerinde yapılan, rutinleşen geleneksel “ders çıkarma” toplantılarını aşarak her sanayi havzasında her işyerinde, temsilcilikler, şubeler, yerel platformlar, İşçi Kurultay Komiteleri olarak, harekete geçmek, bir yandan acil talepleri için mücadele azimlerini yenilerken öte yandan direnişin taleplerini savunmak, halkın direnişiyle birleşen, onun yeni bir renk ve yeni güçler katan bir mücadele hattına girmek, 15-16 Haziran direnişinin 43. yılında bu direnişi gerçekleştiren işçi kuşağına saygının ve gelecek kuşaklara mücadele bayrağını taşımanın tek doğru yoludur.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...