04 Haziran 2013 12:05

Gezi Direnişi'nin kahramanı: Erdoğan

Gezi Direnişi'nin kahramanı: Erdoğan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gezi Parkı Direnişi her ne kadar Sırrı Süreyya Önder’in dozerlerin önüne geçmesiyle kamuoyunun gündemine geldi ise de hakkını vermek gerekir ki bu direnişin asıl kahramanı bizzat Başbakan Erdoğan’ın kendisidir.
Daha önceki yazılarımdan birinde Erdoğan’ın yatıp kalkıp CHP’ye dua etmesini istemiştim. Eğer Türkiye’de CHP gibi statükocu bir ana muhalefet partisi olmasaydı, Erdoğan hükümet olmayı ancak rüyasında görürdü.
Başbakan iktidarının ilk iki döneminde, özellikle askeri vesayeti geriletme sürecinde toplumun geniş bir kesiminden destek aldı. Askerin vesayetine sığınan CHP ise bu dönemde belki de tarihinin en gerici profilini çizdi.
Başbakan ‘ustalık dönemi’ adını verdiği 3. hükümet döneminde ise Allah var, tam da ‘ustaca’ davranmaya başladı.
3. dönemin en belirgin özelliği, Başbakanın yüzde ellinin ardına sığınıp her şeyi yapma hakkını kendinde görmesiydi.
Başbakan her toplumsal/siyasal gelişmede tek belirleyenin kendisi olduğu yaklaşımını ısrar ve inatla sürdürdü/sürdürüyor.
Birilerinin dediği gibi etrafını sarmış ve onu yanlış maniple eden bir danışmanlar ordusu var mı yok mu bilmiyorum ama bildiğim Başbakanın kimsenin aklına ihtiyaç duymayacak kadar engin bir öz güvenle ardındaki yüzde elliye sığınarak politika yaptığı gerçeğidir.
Başbakan çoğunluk ile çoğulculuğu bilerek veya bilmeyerek karıştırdı ve giderek toplumu oluşturan kesimlerin hem sosyal hem de siyasal yaşamını belirlemeye dönük adımlar attı.
Yasa mı değişecek, Anayasa ile ilgili adımlar mı atılacak, eğitimle ilgili düzenlemeler mi yapılacak, kentsel dönüşüm mü gerçekleştirilecek, her ne olacaksa olsun hükümet sadece bireysel/partisel kararlar alarak kendi dikine yürümeyi benimsedi.
Başbakan ve hükümetin bu tutumu Kürt sorununun çözümü gibi en ciddi konulardan alkol satışının düzenlemesi gibi en sıradan konulara kadar değişmedi.
Hükümet, özellikle de Başbakan partnerlerinin, partneri olması gerekenlerin hiçbirini ciddiye almadı, tüm yapılması gerekenleri sadece kendi keyfiyeti içinde belirledi.
Müdahaleciliği bunca güçlü bir biçimde esas alan, çoğunluk olmayı tek belirleyen olmakla karıştıran Başbakan, gelinen sürecin mimarı değil de nedir?
***
Bu dediklerim elbet kısa sürede Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın geniş bir kesimine yayılan Gezi Parkı Direnişinin önemsenmemesi gerektiği anlamına gelmez. Önemsenmeli ve hem de öyle bir önemsenmeli ki bundan sonra Türkiye’de milat olarak söz edilecek birkaç tarihsel olgu var ise bu direnişin de o olgulardan biri olduğu/olacağı bilinerek önemsenmeli.
Gezi Direnişi önemlidir, Türkiye’nin kaderini kökten değiştiren/değiştirecek tarihsel özelliklere sahiptir. Buna rağmen direniş, ne yazık ki harcının yoğrulmasında zerre emeği olmayan Ergenekonistlerin kendilerini öne çıkarmalarına da fırsat sunmuştur.
Türkiye’de sol renklidir, farklı ideolojik yaklaşımlara ev sahipliği yapan -en azından manen- güçlü sol/sosyalist yapılardan da söz edebiliriz. Ama bu renkli sol -madden- güçsüzlüğünden mi, zamansız yakalanmadan mı bilinmez, gelinen aşamada öfkesi sokaklara taşan insanları örgütlemekte ve yönlendirmekte sıkıntı yaşıyor.
Hükümetin ve Başbakanın agresif tutumu devam ettikçe, Türkiye’nin 60-70 vilayetine yayılan bu eylem ve etkinliklerin de durulmayacağını söyleyebiliriz. Bu sürece önderlik etmesi gereken sol, ilerici, demokrat, yurtsever kesimler, Aleviler, Müslümanlar, farklı aidiyetlerden ve kimliklerden insanlar Kürtlerin niçin bu direnişe destek vermediği yalanını gündemleştirmek yerine bu eylemlerin öne çıkan onuncu yıl marşı güruhunu nasıl ıslah edeceğini düşünür, bir vesayetten kurtulmaya çalışırken yeniden nasıl Kemalist vesayetin kanatları altına girmeyeceğimizi planlar ise çok daha iyi eder.
Birileri tersini iddia etse de biliyoruz ki Kürtler her halükarda özgürlükçü ve barışçıl değişimin, demokrasinin en dinamik ve en örgütlü gücüdür. Esas olan, statükocu Kemalizm’in CHP, MHP, İP ya da benzeri diğer yapılanmalar marifetiyle yeniden ipleri nasıl ele alamayacağının programını oluşturmaktır.
Bu program oluşur ise emin olun Kürtler ikircikli değil, canı gönülden var olurlar...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...