04 Haziran 2013 12:05

Büyük protesto ve sendikalar

Büyük protesto ve sendikalar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

KESK, üç hafta kadar önce, bugün başlamak üzere bir günlük grev kararı almıştı ama; Taksim-Gezi Parkı protestoları üzerine, grevini dün başlayan ve bugün de sürecek iki günlük bir eyleme dönüştürdü.
TTB ve DİSK’e bağlı Soysal-İş ve Genel-İş gibi sendikaların da greve katılacağı duyurulurken, bugün daha başka sendikaların da greve çıkması, en azından greve katılan emekçilere ve Gezi Parkı protestolarına destek vermek üzere eylemlere katılması bekleniyor.
Hiç kuşkusuz ki bu gelişmeler de küçümsenmemelidir. Ancak şu da çok açık ki bu gün sendikal hareketin birikimi de bundan ibaret değildir.
Evet, bir haftaya yakın bir zamandan beri, Türkiye’nin başlıca illerinde ve sayısız ilçe ve semtlerinde milyonlarca insan sokağa döküldü!
Sokağa dökülenler içinde öğrencisinden işçisine, emeklisinden ev kadınına, aydın ve sanatçısından gazetecisine her toplumsal tabaka ve meslekten kalabalıklar var. Ancak konfederasyon ve sendikaların büyük bir çoğunluğu, bu olanlar sanki onların yaşadığı ülkede olmuyormuş, sanki bu eylemlere katılanlar üyeleri ve üyelerinin eşleri, çocukları, yakınları değilmiş, sanki bu ülkenin sorunları sendikaları hiç ilgilendirmiyormuş aymazlığı ile olanları seyrediyorlar. Hatta seyir bile etmiyor, “üç maymunu” oynuyorlar. Bir bölümü ise Hükümetle, “Bu olayları nasıl saptırırız da bastırırız” planları içindeler.
Yetmiyor, Türk Metal, onca patırtı edip, işçinin iradesi ve taleplerinin arkasında durma yemin billah etmesine karşın protesto gösterilerinin gürültüsünden yaralanıp, kapalı kapılar arkasında MESS’le sözleşmeyi bağıtlıyor!
Kuşkusuz bu umursamazlık içindeki sendikal konfederasyonların ve sendikaların yöneticileri, üyelerin ve konu komşularının karşısına hangi yüzle çıkıyorlar bunu açıklamak doğrusu kolay değil. Ancak şu bir gerçek ki; Gezi Parkı vesilesiyle ortaya çıkan büyük halk tepkisinin en zayıf yanı sınıfın ve emekçilerin örgütlerinin, en başta da sendikaların yeterli ağırlıkta ve kendi temsil ettikleri sınıfın değerleriyle alanlardaki ve mücadeledeki yerlerini almaması, bu protestolara katabilecekleri olumlu özellikleri katmaktan uzak olmalarıdır.
Elbette buradan çıkarılması gereken ders, “Ne yapalım bu sendika bürokrasi böyle işte!” deyip olana teslim olmak değildir. Tersine, bu durumu değiştirmek üzere sınıfın ileri kesiminin ve sınıftan yana sendikacıların daha ileriden harekete müdahalesi için Bu büyük patlamanın yarattığı dinamizmi de değerlendirerek kolları sıvamaktır. Bu sadece bu gün olanlara bir ucundan katılmak için değil, bundan daha da fazla işçi sınıfı ve emekçilerin içindeki büyük patlamalara işaret eden gelişmelerin yüklediği görevin yerine getirilmesi içindir. Çünkü sermaye ve hükümetinin saldırıları karşısında sınıf içinde hoşnutsuzluğun hızla büyüdüğü ve bu son toplumsal patlamanın da bu alandaki patlamaları tetiklemesi sürpriz olmaz. Bu yüzden de emek cephesinden gündeme gelecek yeni bir kabarışın Taksim Gezi Parkı protestolarının bayrağını devralıp ileriye taşıması için ise pek çok neden vardır. Dahası Birleşik Metal MESS’le henüz sözleşmeye imza atamamıştır. Ve Türk Metal üyesi işçilerin gözü şimdi Birleşik Metal’dedir.
Öte yandan İzmir ve Gebze Sendikalar Birliğinin sürece işçi ve sendikaları cephesinden katılmak için girişimleri olduğu haberleri gelmektedir. Yine pek çok başka işçi merkezlerinde küçük girişimlerle yerel sendikal platformların oluşturulmasının mümkünlüğü dikkate alındığında sendikacıların, işyeri temsilcilerini ve pek çok yerdeki Kurultay Komitelerinin bu eğilimin yaygınlaşmasına dayanak olacağı da ortadadır. Bu sadece bugünkü hareketin ihtiyacı bakımından değil bu kuşağın siyasal eğitimi bakımından da son derece önemlidir. Burada görev sınıftan yana sendikacılara ve elbette sınıf partisine düşmektedir. 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa