01 Nisan 2013 10:50

Alçaklara kar yağıyor!

Alçaklara kar yağıyor!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün Cumhuriyet tarihinin en düşük büyüme oranlarından biri açıklandı. TÜİK’in hesabına göre; 2012 yılında ekonomi yüzde 2.2 büyüdü. Böylelikle hükümetin ve kahinliğe soyunan iktisatçılarının yüzde 4’ü bulan tahminleri de suya düşmüş oldu. Gaz-fren, yumuşak-sert tartışmalarıyla geçmişti geçen yıl. 2011 yılındaki yüzde 8.8’lik büyümeden sonra gerçekleşen 2.2’lik büyüme tam anlamıyla bir “çakılmaya” işaret ediyor.
Bunları söylerken şunu da unutmamak gerekir ki; bu büyüme oranlarının hesaplanışı tartışmalıdır. Özellikle 2008 yılında milli gelir hesap yönteminde yapılan değişiklik ile birlikte görüntüde de olsa daha yüksek büyüme oranları hesaplanıyor. Ayrıca, hala aydınlatılmayan İran ile altın-doğalgaz takası da bu oranları yaklaşık bir puan yüksek gösteriyor.
***
Ne olursa olsun değişmeyen bir gerçeklik var ki; o da Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP) ile birlikte hayata geçirilen “verimliliğe dayalı büyüme” yönelişi çıkmaza girmiştir. Daha evvel bir kaç kez yazdım, Türkiye’nin krizi 2011 yılında başlamıştır. Bir yandan GEGP ile yaratılan eşitsiz gelişme ortamı gelir dağılımını geniş halk kesimleri aleyhine bozarken, çarkları “yağlayacak” özelleştirme adı altındaki mülksüzleştirme süreci, müteahhitcilik ve yeni rant alanları yaratımı ile ilgili atılan adımlar da kendi sınırına dayanmıştır.
Her ne kadar; tiyatro ve sinema salonlarından Alışveriş Merkezi (AVM) yapılıyor, Çamlıca’ya Camii dikiliyor, boğaza üçüncü köprü geriliyor, kentsel dönüşüm adı altında inşaatçılığa dayalı bir büyüme hedefleniyor, sosyal harcamalar tırpanlanıyor ise de bunların tamamı hızla büyüyen deliği eldeki paçavralarla yamama çabasının ötesine geçmez, geçmiyor.
***
Tüm erken-kapitalist ülkelerde devletler harcamaları teşvik edici politikalar izlerken, geç-kapitalist ülkelere reva görülen sosyal harcamaların kısıtlanması, doğal kaynakların rant alanlarına dönüştürülmesi, ikili ve çoklu anlaşmalarla dış ticarette bağımlılık yaratacak adımların atılması esasen hep dillendirdiğimiz; erken kapitalist ülkelerin kendi krizlerini ancak geç kapitalist ülke emekçilerinin sırtına yıktıklarında düze çıkabilirleri gerçeğini yeniden hatırlamamızı zorunlu kılıyor.
***
Biz mevcut birikim sisteminin bu haliyle işleyişinin mümkün olmayacağını ve daha eşitlikçi, daha adil bir ekonomik iklimin mümkün olabileceğini söylüyoruz ama “kahincilik” oynayanlar, Davos zirvesinde hızını alamayıp, onun küçük ölçekteki kopyasını Uludağ’da gerçekleştirme konusundaki heveslerini sürdürüyorlar. Bu yıl ikincisi düzenlenen “geleneksel” zirveciğin baş konuğu kahin başı Nouriel Roubini idi. Roubini, bir yandan ülke potansiyeline vurgu yaparken bir yandan da daha fazla “reform” öngörüsünde buldu. Medya’da Roubini’nin tespitlerini “kehanet” olarak açıklayarak rant sisteminin devamına olan sarsılmaz inancını beyan etti. Roubini’nin önerdiği reform, küresel kapitalist sistemin yoksul halklara kestiği faturanın beyanıydı. Daha önce Derviş’in soyunduğu “iyi polis” rolünü bu kez kendisi üstlenmeye aday; tabii belli bir ücret mukabilinde.
***
Şimdi bırakalım kahini, kehaneti, şişirilmiş büyüme rakamlarını, replika ekonomi zirvelerini ve bilimum zırvayı da şuna bakalım; bu ülkede üniversite mezunu gençlerin dörtte biri iş bulamıyor, iş bulanların büyük çoğunluğu güvencesiz yarı-zamanlı işlerde vakit geçiriyor, halkın yarısından fazlası asgari ücretle geçinmeye çalışıyor, ekonomik yoksunluğa bağlı cinnet ve cinayetler her geçen gün artıyor, esnaf elindeki çekini döndüremiyor, iş cinayetleri sistematik hale geliyor.
İşte, bunlar değişmedikçe ne Uludağ’ın zirvesi ne Roubini’nin devşirmesi kimseyi kurtarmaz!
Çünkü kar, yükseklere değil alçaklara yağıyor: üşümediniz mi?

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...