26 Mart 2013 05:16

Ezilen halklar ve halkların ezilenleri

Ezilen halklar ve halkların ezilenleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Abdullah Öcalan’ın tarihsel nitelikteki çağrısı ve Murat Karayılan’ın “eylemsizlik” ilanı ile birlikte Kürt sorununun çözümünde yeni bir döneme girildi. Yeni dönemin kalıcı çatışmazlık sağlaması geniş halk kesimlerinin ortak beklentisidir.
***
En basit haliyle bu “insani” beklentiye bile sahip olmayanlar ya da Kürt sorununun barışçıl yollardan çözümüne “kuşkuyla” bakanlar da var.

Sürece cepheden karşı çıkanların kurduğu dil, zaten 30 yıllık savaşı da var eden egemen aklı simgelemektedir. Bu dil; çözümsüzlüğün, inkârın ve asimilasyonun dilidir.

Kuşkucuların büyük bölümü ise “ulusalcılardan” oluşmakla birlikte “Türk Solu”ndan da bu grupta yer alanlar bulunmaktadır.
Sürece cepheden karşı çıkanlar –olumlu olmamakla birlikte- içsel tutarlılık göstermektedirler. Çünkü mevcut erk bu çevreler için uzun yıllar boyunca birikim kanallarını seferber etmiş ve –bir kesinti yaşanmakla birlikte- yeniden böylesi bir hegemonik iktidar düşünün de saklı tutulmasını olanaklı kılmıştır.

Şüpheciler ise esasen bir samimiyet testinden geçmektedirler. Bir yanda her türden baskı ve şiddete maruz bırakılmış bir halkın yanında olma sorumluluğu ama öte yanda burjuva aydınlanmacılığı hastalığının pençesinde kalıp, yıllar içerisinde sınıfsal bağlarındaki zayıflama ve atalete bağlı olarak da devrimci köklerinden koparak hızla “solculaşma”nın getirdiği kaçkıncılık!
***
Süreci destekleyenler içinde de burjuva demokrasisi ve kapitalist birikim sistemine yüzünü sürenler az değildir. Her türden liberal, muhafazakâr ve iktidardan parsalanan çevreler de samimiyetsiz bir destek sunmaktadırlar sürece. Sürecin sembolleriyle ve hükümetin “başarısıyla” ilgilenen bu kesimler, Kürt sorununa karşı -en iyi haliyle- “hümanist” bir çerçeveden yaklaşıp Jön Türkçülük oynamaktadırlar.
***
Şunu yeniden ifade etmek gerekir ki; Kürt sorununun çatışmazlık ortamında çözümüne ilişkin atılan adımlar; tüm eksikliği, ideolojik savrukluğu, iç hesapları, düşük samimiyet düzeyi ve sürecin her an akamete uğrama (Oslo sürecinde olduğu gibi) ihtimaline karşın saygıyla karşılanmalıdır. Netice itibarıyla Kürt halkının halk olmaktan kaynaklı sorununun (Kürt olarak özgürce ve onurlu bir biçimde yaşama sorunu) çözümü ihtimali üzerine atılan adımlara Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı çerçevesinde saygı duymak ve çözüm için ihtiyaç duyulduğunda katkı sunmak gerekmektedir.
***
Ezilen bir halkın ezilmediği bir ülkenin birlikte oluşturulmasının tartışmasız önemi ile birlikte hakların tümünün (Türk, Kürt, Çerkez, Rum, Ermeni gibi) ezilenleri için; tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye yaratılması adına mücadele ihtiyacı artmıştır. Çünkü, Türkler, Kürtler ve diğer halklar için gerçek anlamda bir barış ortamının tesisi ancak ve ancak sınıf mücadelesinin seyrine ve bu seyir içinde oluşacak ittifak ve çatışmaların yön ve şiddetine bağlıdır.
***
Nasıl ki, “biz önce iktidar olalım sonra nasıl olsa Kürtlere de haklarını veririz” yaklaşımı –en basit nitelemeyle- körlük ise, ezilen halkların halk olmaktan kaynaklı haklarına kavuşma ihtimali de sınıfsal çelişkileri ortadan kaldıracak ve mevcut sermaye birikim rejimini ters-yüz edecek değildir. Bu en çok da Kürtler için böyle değildir. Son otuz yılını, yarı-feodal tarımsal üretimdeki mülksüzlükten, zorunlu göçe tabi kalıp ülkenin batısında, kuzeyinde ve güneyinde “Kürt İşçi” olarak sürdürmek zorunda kalan Kürt işçi ve emekçiler için bölgedeki olası yeni sermaye içi ittifaklar da işçileşmeden kaynaklı sınıfsal boyunduruğun ağırlığını artırabilir. Elbette bu ihtimalin ne şiddette gerçeğe dönüşeceğini hem Kürt sermaye gruplarının alacağı tavır hem Türk sermayedarlarının bölgeye “yatırım hevesi” ama daha önemlisi, Kürt işçi, emekçi ve yoksul kesimlerinin mücadele dinamizmi belirleyecektir.

Konuya ilerleyen haftalarda tekrar değinme sözüyle birlikte; Abdullah Öcalan’ın mesajı sonrasında sermaye temsilcilerinin açıklamalarını okumanızı tavsiye ederim. Tamamı, Kürt sorununun çözüm ihtimali ile yeni yatırım alanlarının (sermaye birikim alanları) ortaya çıkma ihtimali arasında dolaysız bir bağ kurmaktadır. Bu da bölgenin yakın gelecekteki olası yeni çehresi ve hükümetin süreçteki “kararlılığının” nedenleri hakkında ipuçları sunmaktadır.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...