06 Şubat 2013 04:11

Bir madalyonun iki yüzü gibi!

Bir madalyonun iki yüzü gibi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Karayolları işçilerinin taşerona karşı mücadelesi pazartesi günü 81 ilde yaptıkları eylemle sürerken, Adıyaman Güçlü İplik işçilerinin mücadelesi de ilerliyor.

İki eylem de işçi sınıfının mücadelesi bakımından son derece önemli. Çünkü iki eylemin üstünden yükseldiği sorun sadece kendilerini ilgilendirmiyor, milyonlarca işçiyi ilgilendiriyor.

Gazetemizi izleyenler biliyor. Adıyaman Güçlü İplik fabrikasında sendikaya üye oldukları için 250 işçi işten çıkarıldı. İşçiler şimdi direnişte. İşçilerin direnişi, bir yandan emniyetin baskılarıyla öte yandan da işçileri sokağa atan patronun, el altından işçilere, “Sendikadan istifa edin gelin işinize başlayın” girişimleriyle sürüyor. Ancak Adıyaman’daki sendikalar işçilere sahip çıkmaya da başladı. Ancak Adıyaman gibi, nüfusuna nispeten oldukça yüksek bir işçi sayısına sahip kentte 250 işçinin işten çıkarılması çok önemlidir. Eğer sendikalar burada yeterince ciddi tavır alır, söyledikleri sözler günü kurtarmak için değil de mücadeleyi ilerletmek için gerekli tavrı alacaklarının ifadesiyse, şu açık ki, kısa sürede sadece Güçlü İplik’in değil Adıyaman’da binlerce işçinin sendikalaşmasının yolunu açar. Dahası Gaziantep başta olmak üzere Türkiye’deki sendikalaşma mücadelesi için yeni bir moral ve dayanak oluşturur.

Kaldı ki, sadece Güçlü İplik değil, Adıyaman’daki Karayolları işçileri de taşerona karşı mücadele içinde ve işçi taleplerine karşı duyarlılaşmıştır. Karayolları işçilerinin de mücadele içinde olması Güçlü İplik işçileri için bir dayanak mahiyetinde.
Dolayısıyla Adıyaman Güçlü İplik işçilerinin başarılı olması için her şart var.

Yeter ki Öz İplik İş’in yöneticileri Emniyet, Valilik, Belediye Başkanı derken işçileri bürokrasinin labirentine sokan bir uzlaşmaya yöneltmek yerine Adıyaman işçilerinin ve emekçilerin gücüne güvenen bir müdahale hattında yürüsünler!

Yeter ki, Adıyaman’daki sendikalar ve işçi-emekçi çevreleri Güçlü İplik işçilerinin mücadelesinin aslında milyonlarca sendikasız işçinin mücadelesi olduğu bilinciyle direnen işçileri yanında saf tutsun!

Ötesi gelecek; işçiler asla yenilmeyecektir.

Öte yandan Karayolları işçileri Zonguldak’ta yapılan “Taşeron çalışmasına karşı mücadele meşalesini” ellerine almış görünmektedir.

Ancak “taşeron çalışması” sorunu sadece yol işçilerinin sorunu değil. Dahası Zonguldak mitingine katılan birçok sendika başkanı sorunun önemine dikkat çekip ortak bir mücadele konusunda fikirler beyan ettiler. Ancak o günden beri de sendikalar ve konfederasyon yöneticileri cenahında herhangi bir kıpırdanma yok.

“Daha üstünden ne geçti ki hemen bir sonuç bekleniyor” denebilir. Eğer sorun başka bir sorun olsa “zaman tartışması” yapılabilir. Ancak taşeron çalışması gibi, mevcut yasalara bile aykırı olarak uygulanan ve milyonlarca işçiyi kapsayan bu vahşi çalışma yöntemine karşı sendikalar zaten yeterince geç kalmışlardır! Şimdi daha da geç kalmak demek, “Taşeron çalışmasının hükümet tarafından yasal bir güvenceye kavuşturulması”na çanak tutmak demek olacaktır. Çalışma Bakanı ilgili yasayı 31 Haziran 2013’e kadar çıkarmaya çalıştıklarını söyledi. Bu yüzden sendikalar, sendikacılar eğer gerçekten taşerona karşı mücadele diye bir kaygı taşıyorlarsa bunun için daha gecikmeden bir mücadele planı oluşturup ortaya çıkmak zorundadırlar. Aksi halde atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak. Ve sendikacılar bir kez daha çok önemli bir sorunun günahını sırtlamış olacaklar.

Yol işçilerin mücadelesi ile Güçlü İplik işçilerinin mücadelesi ayrı gibi ama aynı madalyonun iki yüzü gibi de birbiriyle sıkı bağlı eylemlerdir. Sınıfın ayağa kalkma gayretlerinin ifadesidir! Onun için de tüm sınıfı yakından ilgilendirmektedir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa