04 Şubat 2013 10:36

Beklentileri yönetmek

Beklentileri yönetmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün ocak ayı enflasyon oranları açıklandı. TÜİK’in verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ocak ayında yüzde 1.65 oranında arttı. Yıllık bazda ise artış yüzde 7.31 oldu. İki oran da beklentileri bir hayli aşıyor.
Ocak ayı enflasyon beklentisi ortalama yüzde 1.12 düzeyindeyken, yıllık enflasyon beklentisi yüzde 6 civarındaydı.
Acaba beklentiler mi normalden düşüktü yoksa gerçekleşen mi “normal”i aşıyor?
Toplam harcamalarımızın yaklaşık yüzde 60’ını gıda ve alkolsüz içecek harcamalarımız oluşturuyor. Ocak ayında sebze-meyve fiyatlarında ortalama yüzde 40 düzeyinde artış oldu. TÜİK verisiyle bir kaç örnek: Domates fiyatı yüzde 51.26, patlıcan fiyatı yüzde 47.72, kabak fiyatı yüzde 45.85 arttı. Toplam harcamalarımızın yüzde 60’ını oluşturan gıda ürünlerinin fiyatı yüzde 40 düzeyinde artarken aylık enflasyon oranı 1.65.
***
TÜİK geçen hafta veri setlerinde ve hesap yöntemlerinde bir takım “iyileştirmelere” gideceğini açıkladı. Örneğin bundan böyle cari açığın daha düşük gözükeceğini(!) müjdelediler. Daha evvel büyüme rakamlarını yüksek, işsizlik oranlarını düşük gösterecek düzenlemeler de yapılmıştı. Bu çalışmalara devam edileceğini anlıyoruz.
Enflasyon oranı hesaplanırken “sepet” adı verilen bir veri seti oluşturulur. Bu sepet içerisinde tüketilen mallar ve tüketim ağırlıkları yer alır. Örneğin benzin fiyatındaki değişim ile ayna fiyatındaki değişim enflasyonu aynı oranda etkilemez. Malların enflasyon üzerindeki etkisi tüketim ağırlıklarıyla orantılıdır. Problem burada başlıyor. Sepet içinde yer alan malların tüketim ağırlıklarıyla oynadığınızda rahatlıkla enflasyon oranını “beklentiler”e uydurabilirsiniz!
Toplam harcamalarımızın yüzde 60’ını oluşturan gıda ve alkolsüz içeceklerin sepet içerisindeki tüketim ağırlığı TÜİK’in yeni hamlesiyle yüzde 24’e indiriliyor.
Faklı gelir gruplarının tüketim ağırlıkları da farklıdır. Örneğin en zengin yüzde 5’lik nüfusun harcama yaptığı mallar ile geniş halk kesimlerinin harcama kalemleri farklıdır. Dolayısıyla aslında enflasyon gelir gruplarına göre farklılık gösterir. Gelire dayalı veya bölge esasına dayalı enflasyon hesapları yapılıyor dünyada. Bizde şimdilik beklentiler yönetiliyor!
***
Herhalde ekonomik gerçeği ucundan köşesinden görüp anlayan ve birazcık vicdan sahibi hiç kimse açıklanan; büyüme, işsizlik, enflasyon, gelir bölüşümü, dış ticaret verilerinin gerçeği yansıtmadığını rahatlıkla söyleyebilir. Bu gerçeği de en çok piyasa tahmincileri bilir! Ülke ekonomisinin hali ortadayken yıllık yüzde 6 enflasyon bekleyenler aslında başka bir bekleyişin içerisindeler. Onlar geleceğe dönük beklentilerden rant elde etme gayesindedirler. Bir şeylerin gerçekten “iyi” ya da “kötü” olmasından ziyade nasıl gösterildiği önemli hale gelmektedir. Eğer gerçek beklentilerle uyumlu değilse gerçeğin görüntüsüyle oynanır, olur biter.
***
Üretim alanlarına ve piyasaya gittiğinizde gırtlağına kadar borca batmış ve çekleri ödenmeyen küçük üretici ve esnafla rahatlıkla karşılaşırsınız. Acaba neden “iyimserlerin” sesi, kötü durumu bizzat yaşayan geniş kesimlerden daha çok çıkar? Çünkü, iyimserler “yalan da olsa” olumlu beklentiler yaratır. Aslında ölüyorsunuzdur hızla ve bunu biliyorsunuzdur ama hızla sağlığınıza kavuştuğunuzu birisi söylediğinde hoşunuza gider, öyle sanırsınız! Ama sonra ölürsünüz, iyi şeyler beklerken ölen biri olursunuz o kadar!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...