22 Ocak 2013 12:06

Bu bir ilk adım olsun!

Bu bir ilk adım olsun!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Zonguldak’ta maden ocaklarında örgütlü Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) 27 Ocak günü Zonguldak’ta “taşeron çalıştırmaya” karşı miting yapacak.
Kozlu’da TTK’nin maden ocağında 8 taşeron işçisinin metan gazı patlaması sonucu hayatını kaybetmesinin ardından GMİS, maden ocaklarında “taşeron çalışmanın yasaklanması” için bir miting yapma kararı almıştı.
GMİS’nin kararı sonrası DİSK ve bağlı sendikalardan, Türk Metal’e Sendikal Güçbirliği Platformundan (SGBP) kimi emek örgütlerine kadar birçok sendika ve örgütten taşeron çalışmanın yasaklanmasını istediklerini ve bu amaçla “Mitinge kitlesel olarak katılacaklarını” duyuran açıklamalar geldi.
Bu herhalde, sendikalar cenahından taşeron çalışmasına karşı ilk ciddi ve ortak eylem girişimidir.
Geçtiğimiz 20 yıl içinde açıkça görüldü ki, taşeron çalıştırma sistemi; işçi, emek düşmanı olduğu gibi sendika düşmanı da bir çalışma biçimidir. Hükümetler, patronlarla iş birliği içinde “Çalışma yasalarının esnekleştirilmesi” içinde taşeron sistemini iğneden ipliğe her alana bu öldürücü virüsü yaydı. AKP Hükümeti de haziran sonuna kadar çıkaracağını ilan ettiği “taşeron çalışması yasası”yla, bu alanı düzenlemeyi ve işçiler arasında lanetli bir çalışma biçimi olarak nam salan bu çalışma biçimine yasallık ve meşruiyet kazandırmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla bu yasa çıktığında, bugün taşeronun kapsamına girmeyen üretim alanları da taşeronlaştırmaya açılacaktır. Belki sadece kimi iş cinayetlerinin ayyuka çıktığı birkaç iş alanı dışında taşeronlaştırma, kiralık işçilikle de desteklenerek yaygınlaştırılacaktır.
Bu yüzden de sendikaların “taşeronlaştırmaya karşı mücadele” için alana çıkmaları konusunda pek çok haklı neden vardır ama öncelikle de sendikacılığın savunulması, sendikalara son darbenin de vurulmasını engellemek için taşeron çalışmasına karşı tavır almak kaçınılmaz hale gelmiştir.
Elbette neden ve nasıl bu hale geldiği, sendikaların buradaki rolü elbette tartışılmalıdır. Ama öncelikle sendikaların Zonguldak-Kozlu’daki iş cinayeti etrafında bu birliklerini ilerletmeleri gerekir. Çünkü, eğer sendikalar birleşmezlerse, bırakalım işçilerin iş güvenliği ve iş güvencesini, sendikaların kendisi çığ gibi büyüyen taşeronlaştırmanın altında kalacaktır.
Bu yüzden de Zonguldak’ta sendikaların az çok birlik içinde çıkacakları miting bir son, bir protesto çığlığı değil, ortaklaşmış ilk adım olmalıdır. Dahası, eğer sendikalar ciddiyse, sadece Zonguldak’a gitme ötesinde Zonguldak’a gitmeyen işçiler de bulundukları kentlerde Zonguldak’taki çıkışa destek veren ve taleplerini haykıran eylemler düzenleyebilirler.
Ve elbette ki, taşeronlaştırma sadece maden ocaklarında değil bütün iş kollarını kapsamış durumdadır. Bunun içindir ki, taşeron çalışmaya karşı mücadelenin, tüm iş kollarını kapsayan bir mücadele olarak ele alınması, taşeronlaştırmaya karşı mücadelenin başarısı için bir ön koşuldur. Nitekim önceki gün gazetemize bir demeç veren Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, “Taşerona karşı çıkmanın maden ile sınırlı olmaması gerekiyor. Bütün sendikalar ve konfederasyonlar diğer sektörlerdeki taşeronları da hedefe alan bir çalışmaya dönüştürmeli” diyerek çıkış yolunu göstermiştir.
Geriye bunun hayata geçirilmesi kalmaktadır.
Ve elbette ki, bu mücadelede de önce bazı sendikalar öne çıkacak, sonra diğer sendikaların hatta emek örgütlerinin ve sendikasız taşeron işçilerinin katılımıyla mücadele genişleyecektir.
Bu gerçek de dikkate alındığında, mücadelenin burada kalmayıp ilerlemesinin sorumluluğu bu mücadelenin gereğine inanan, bunu çeşitli vesilelerle ifade eden Serdaroğlu gibi sendikacılara düşmektedir.
Çünkü mücadelenin bundan sonra nasıl seyredeceğini de bu sendikacıların tutumu belirleyecektir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa