28 Aralık 2012

Her Göktürk bir Uludere'dir

DİĞER YAZILARI
Yüzümüzün karası 16 Ağustos 2014
İnsan sevmek 12 Temmuz 2014
Kavel\'de miyiz hâlâ? 28 Haziran 2014
Camın sırrı 21 Haziran 2014
Yasak bölge 14 Haziran 2014
Organik O.C 31 Mayıs 2014
Bir nefes... 24 Mayıs 2014
Soma\'nın iyi insanı 15 Mayıs 2014
YAZI ARŞİVİ

Mesele Göktürk 2... İddiaya göre Türkiye’nin “ilk yerli” uydusu... Daha önce atılan bilimsel amaçlı uydu “Rasat”ı saymazsak; ithal malzemeleri, Çin’den fırlatılmasını umursamazsak; doğru sayılabilir.
Yerli olsa ne olcak? Türkiye halklarına tek faydası “üniversitenin yeniden ayakta olması”na vesile olması bu uydunun... Bir televizyon kanalının “öğrenciler uyduya karşı” diye haber yapmasının ardından, “yok artık, dünyanın dönmesine karşılar” diye geyikler döndü. Göktürk 2’ye karşı çıkmanın “insanlık suçu”; bu uyduyla gurur duymamanın “vatan hainliği” sayıldığı günlere geldik.
Ürkek olmaya; ağızda gevelemeye hiç gerek yok: Göktürk 2, bir askeri istihbarat uydusudur. Doğrudan “atış” yapmasa da; askeri bir silahtır!
Yapacağı iş de, neden olacakları da bellidir.
ODTÜ’de yapılan törende Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özel ve Meclis Başkanı Çiçek arasında geçen, “Kimsenin başına düşmez inşallah” şakalaşması, ironik olarak bir gerçeğe tekabül eder.
Evet, bu uydu başımıza düşecek!
TÜBİTAK’ın, ASELSAN’ın, Genelkurmay’ın, Hava Kuvvetleri’nin, “Uzay Kuvvetleri”nin, son bir iki yılda palazlandırılan “yerli silah sanayi”nin ve ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerin içinde olduğu bir “silahlanma hamlesi”dir yaşadığımız süreç. Şimdilik “montaj sanayi” de olsa, bir “yerli silah sanayi” oluşturma hamlesi...
“Ne zararı var? Silahlarımızı kendimiz üretsek fena mı olur?​” da denilebilir. İşe Neoosmanlıcı ya da ulusalcı bir kafayla bakarsak, ki bu konuda sorunsuz anlaşırlar, güzel gelişmeler bunlar. Ne diyor Erdoğan; “10 yıl önce hayali bile mümkün değilken bugün kendi insansız hava uçaklarımızı, hava araçlarımızı, kendi tanklarımızı, kendi gemilerimizi, kendi helikopterlerimizi tasarlayan üreten bir ülke konumuna yükseldik.”
Peki ya namlunun ucundakiler?
“Yurtta barış, cihanda barış” zihniyetinin çok uzağında bu ülke epeydir. İster içerde, ister dışarda kullanılsın; bütün silahların hedefinde insan var. Canıyla, kanıyla insan!
Nasıl sevinelim, nasıl gurur duyalım!
Uludere-Roboski Katliamı’nın üzerinden bir yıl geçti. Çoğu çocuk ve genç, 34 insanı bir hava bombardımanında kaybettik. İstihbarat İnsansız Hava Aracı’ndan mı geldi; bu araç “yerli” miydi, “yabancı” mıydı? ABD uydularının rolü ne? Ne önemi var? 34 Kürt köylüsünü öldüren emri, son tahlilde “siyaset”in verdiği kesin. Sorumlusunun kim olduğu da!
Peki ya, Göktürk 2 uydusunun sağlayacağı istihbaratlar, görüntüler ne için kullanılacak? Biz söylemiyoruz, askeri uydu projesini savunanlar anlatıyor zaten... Mülkiyetinin ve yer istasyonunun Türk Hava Kuvvetleri’ne ait olması da...
Çehov’un söylediği, Putin’in Ankara ziyaretinde hatırlattığı, “Sahnede silah varsa patlar” sözünü unutmayalım. “Yerli” tüfek gibi, “yerli” tank gibi, “yerli füze” gibi, “yerli savaş gemisi” gibi; Göktürk 2’de “bir yerlerde bir şeyler patlasın” diye yapılmıştır ve sahnede olduğu sürece, er geç patlayacaktır.
Göktürk 2’yi Göktürk’leri tarih sahnesinden silen Çinlilerin uzaya gönderdiği gerçeğini bir yana bırakalım; uyduyu taşıyan roketin adı da manidar: “Uzun Yürüyüş”... Çin devriminin lideri Mao’nun “Uzun Yürüyüş”ü...
Göktürk 2, günde 16 kez dünyanın çevresini turluyor. Bizim attığımız adımlar ise, daha yavaş ne yazık ki... Barışa doğru bu “Uzun Yürüyüş”te, kafa karışıklıklarıyla vakit kaybetme hakkımız da yok.
Başbakan’ın Göktürk’e dair konuşmasında atıf yaptığı Mehmet Akif şiiriyle bitirelim: “Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak, alçak bir ölüm varsa eminim budur ancak. (...) Feryadı bırak kendine gel. Çünkü zaman dar... Uğraş ki telafi edecek bunca zarar var.”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et