25 Aralık 2012 13:06

2013'e girerken (1)

2013'e girerken (1)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yılın sonu gelirken, mücadelenin her alanında bir “yıl değerlendirilmesi” yapmak neredeyse bir gelenektir. Hele de “Dünyayı anlamak önemlidir ama asıl önemlisi de dünyayı değiştirmektir” diye yola çıkanlar için yeni yıla ne devredildiği ve bu devredilen olanakları hareketin ilerlemesi için nasıl değerlendirilebileceği elbette çok daha önemlidir.
Söz konusu olan sendikal hareketi gibi, çok geniş yığınları kapsayan bir hareket olunca, “eskiyen yılda şunlar oldu, şunlar iyiydi şunlar kötüydü demek” bile bir köşe yazısının sınırları içinde göz korkutucudur. Ama 2012’deki sendikalar ne yaptı dendiğinde, ne yazık ki, lehte söylenecek şey çok azdır.
Oysa 2012, hem işçi sendikaları hem de kamu emekçileri sendikaları hareketi için yasal düzenlemeler açısından son derece önemli değişiklerin olduğu bir yıl olmuştur.
İşçi sendikalarında son 30 yıldır değiştirilmesi istenen “sendikalar, TİS ve grev yasaları” değiştirilmiş, işçilerin değil sermayenin beklentilerine yanıt verecek yasal düzenleme Meclis’ten geçirilirken sendikalar kelimenin geçek anlamıyla hiçbir ciddi tepki gösterememişlerdir. Dahası hükümet, küçük ayak oyunlarıyla konfederasyon ve sendika yöneticilerini de birbirine düşürerek, aradan sıyrılmıştır. Bu birbirine düşme, Türk-İş’te, bir “olağanüstü genel kurula” kadar gidecek görünmektedir. Tabi, eğer yönetim mecal bulursa!
Kamu emekçileri sendikaları toplusözleşme hakkını yasalaştırılmasında da kamu emekçileri sendikaları yöneticileri, sadece bir günlük çok geniş katılımlı, ama bir greve sıkıştırılmış bir eylem olarak tasarlandığı için de son derece etkisiz bir grevle ”namus kurtarılmaya” çalışmış, düzenlemeyi hükmet de istediği gibi yapmıştır.
Yine hükümetin havacılık iş kolunda “grev yasağı” getirmesine Hava-İş üyesi emekçiler dışında sendikalardan, konfederasyonlardan laf ötesinde bir destek sağlanamamıştır. Dahası sendikaların TİS yetkisi ve TİS görüşmeleri 9 ay boyunca, yasadışı bir biçimde hükmet tarafından askıya alınması karşısında da sendikalar ve konfederasyonlar bir tutum almamışlardır.
Burada açık ki, konfederasyonlar ve sendikaların sendikal mücadeledeki aktiviteleri bakımından tablo karanlıktır. Ancak genel olarak, sendikal harekete sendikaların hareketi değil de işçilerin, emekçilerinin sendikal hakları için mücadelesi olarak gördüğümüzde, bu karanlık tablonun bir tarafından güçlü bir ışık huzmesinin tabloyu yavaş da olsa aydınlatmaya başladığını görüyoruz.
Şunu söyleyebiliriz ki, 2012’de sendikal hareket adına olumlu sayacağımız ne varsa işçilerin kendi inisiyatifleriyle ve yerel sendika (şubeler ve yerel platformlar) örgütlerinin, gayretleriyle (Elbette bazı sendika merkezlerinin de katkısıyla) gerçekleşmiştir. Hey Tekstil, Savranoğlu, Kampana Deri, TOGO Ayakkabı, DESA, CEHA, Bolu deri ve Adana saya işçilerinin direnişleri ve Antep’te altı fabrikayı kapsayan tekstil işçilerinin büyük grevlerini yılın en önemli sendikal eylemleri olarak sayabiliriz.
Ve yine metal işçilerinin TİS’lerle ilgili, sendikanın hazırladığın taleplerini ifade etmediği için reddetmek üzere harekete geçmelerini de bu önemli işkolundaki önemli eylemini de 2012’nin 2013’e devreden olumlu mirası olarak görebiliriz.
Sendikal Kurultaylar ve “Kurultay Komiteleri”nin girişimleri, ilden ile farklıklar gösterse de sendikal harekete yeni bir yol çizme ve işçi inisiyatifinin ifadesi olarak 2012’de iz bırakan sendikal hareketi yeniden inşasının dayanakları olarak 2013’e devredilen miras oldular.
Peki 2013’te sendikal hareketin dayanakları ve bu dayanaklar üstünden nasıl bir mevziye girilmesi gerektiğini ise gelecek hafta, yılın ikinci günü çıkacak yazıda ele alacağız.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...